17 Mart 2015 - 6:30
Osmanlı tebaandan Abdullah Efendi ve genç Muhammet (bazı kaynaklara göre Mehmet, Kul, Gül ya da Gool), Avustralya’da deve terbiyesiyle meşgul iki göçmendi. Adadaki Müslümanlar tarafından Abdullah’a molla lakabı yakıştırıldığında bu iki deveci, âlimler gibi geziyor; kasaplıktan müezzinliğe pek çok alanda uğraş vererek yaşıyordu.
Aralık 1914’te Silver City uzaklarındaki açıklıkta ölü bulunan Abdullah Efendi ve genç Muhammet için gazetelerde “İki Osmanlı Asi Öldürüldü” diye manşet atıldı. Haberlerde, kolluk güçlerine silah çekip cihat ilan eden iki Türk’ün etkisiz hale getirildiği yazıyordu.
Cihat ilanının yayıldığı adadaki Müslümanlar 1 Ocak 1915’te ayaklandı. Broken Hill’de pusuya yatıp bir trene ateş açtılar. Altı cihatçı öldü, yedisi yaralandı. Trende de kayıplar vardı!
Avustralya şehirleri kulaktan kulağa isyancılarla meşgul olmaya başladı. Gazetelerdeki haberler, İngiltere’den gelip refahıyla ünlü bir düzen kurma hayalinde olanların haklı tepkisini çekti.
Çok geçmedi...
Birkaç ay içinde İtilaf Devletleri, adalardan gönüllü askerler temin etti. Avustralya-Yeni Zelanda Kolordusu kurulup ANZAK diye adlandırıldı. Anadolululara karşı kin dolan gencecik askerler Mısır ve Çanakkale’ye gönderildi. Üstelik bu kuvvete mensup askerler ayda 8,5 pound aldıkları için gönüllü bile sayılmadı.
Çanakkale’de 200 binden fazla ANZAK genciyle bir o kadar Anadolu genci can verdi. Bırakın galeyana getirilen “düşman” ANZAK’ları; aynı cephede savaşılan “birkaç” Ermeni, “üç beş” Kürt, “bir avuç” Çepni’nin bile değeri var mı?
Savaştan birkaç yıl sonra yolgeçen kapısına dönen Çanakkale’ye olur olmadık yerde “geçilmez” dendikçe yüreğim sızlıyor. Geçilmezliği savaşmanın asaletinden değil, aralarındaki binlerce kilometreye rağmen düşmanlık tohumu ekilen gencecik insanların kanının rengindendir.
Abdullah Efendi’yle Muhammet’e gelince... İkisini de tanımam. Sahiden cihat ilan ettilerse adadaki Müslümanları ayaklandırmayı başarmışlar. Etmedilerse birbirine kırdırılan 500 bin can + iki !