Hükümete yakın gazetelerin yazarları bugünkü köşe yazılarıyla
Elif Çakır ve
Kabataş yalanına sahip çıktı. Yazarların Kabataş yalanını görmezden gelerek tekrar mağduriyet üretmeye çalışması
"Hükümet Kabataş yalanı için düğmeye bastı" yorumlarını akla getirdi.
Gezi direnişi sırasında Kabataş'ta saldırıya uğradığını iddia eden
Zehra Develioğlu'nun en büyük destekçilerinden gazeteci Elif Çakır'ın, iddiaların gerçek dışı çıkmasının ardından yargılanması gündeme geldi.
Çakır'ın eski avukatı Fidel Okan'ın Çakır hakkındaki
"Kabataş Yalancısı' olarak ömrünün sonuna kadar o gelinle beraber anılacak" sözleri tartışmaları alevlendirdi.
İktidara yakın gazetelerin köşe yazarları bugün Kabataş Olayı ile ilgili bir protestoya imza attı.
Sabah gazetesinden Mahmut Övür, Yeni Şafak'tan Abdülkadir Selvi, Kemal Öztürk, Yasin Aktay, Merve Şebnem Oruç, Star'dan Ahmet Kekeç, Ardan Zentürk, Halime Kökçe, Saadet Oruç, Murat Çiçek, Türkiye'den Fuat Uğur, Yeni Akit'ten Ersoy Dede ve Kenan Alpay bugünkü köşe yazılarında
"Diliniz KABA vicdanınız TAŞ" başlığını kullandı.
Köşelerini Kabataş olayına ayıran yazarlar Elif Çakır, Halime Kökçe, Nihal Bengüsu Karaca, Hilal Kaplan gibi 'başörtülü yazarların' linç edildiklerini ileri sürdüler ve Zehra Develioğlu'na destek verdiler.
İşte, o yazılardan birkaçı:
Mahmut Övür / Sabah: Diliniz KABA, vicdanınız TAŞ
Bırakın tek parti, tek şef dönemini, geriye dönüp bakın, Türkiye'nin çok partili sisteme geçişinden bu yana, eski Türkiye'yi biçimlendiren egemen ideoloji toplumun önemli kesimlerini hep yok saydı, aşağıladı...
Dindarı, Kürdü, Alevi'si, azınlıkları hatta sol ve liberal düşünce sahipleri bile ötekileştirilip dışlandı. Sadece onlar da değil, bu farklı kesimlerin biraz olsun nefes almasını sağlayan Menderes'ten Özal'a, Erbakan'dan Erdoğan'a, başbakan veya cumhurbaşkanı olanlar bile o egemen ideolojinin saldırısından, aşağılamasından kurtulamadı.
Kemal Öztürk / Yeni Şafak: Diliniz KABA, vicdanınız TAŞ
Seçim yaklaştıkça olacakları artık biliyoruz. Sandıkta kazanamayanlar, kumarda kazanmanın peşinde. Sokakları, gençleri, toplumun sinir uçlarını tahrik ederek iktidarı, gücü ele geçirmek için siyasi kumar oynuyorlar.
İflas etmiş ve kaybetmiş tüccar gibi, eski defterleri açmışlar, tarihin çöplüğünden malzeme çıkarmak için uğraşıyorlar. Gezi’nin karanlık ekibi yine aktive oldu. Bir yandan ‘Haziran Hareketi’ diye, Ulusalcı Perinçek ekibi seçim öncesi ortamı karıştırmak için hazırlık yaparken, bir yandan da Kabataş olayını yeniden ısıtan karanlık bir ekip gündemde yer bulmaya çalışıyor.
Abdülkadir Sevli / Yeni Şafak: Diliniz KABA Yüreğiniz TAŞ
“Kadının Adı yok” Duygu Asena’nın romanıydı.
Ülkede henüz 12 Eylül’ün izleri silinmediği bir dönemde yazmıştı.
Başörtüsü zulmünün devam ettiği yıllarda sadece kadının adı olmadığını öğrendim. Başörtülüyse “Kadının hakkı da yok”tu.
Hitler’in, ”Gaz odaları”ndan mülhem, “İkna Odaları” icat edildiğinde, kızlarımızın okullarından atıldığında, Meclise sokulmadıklarında bu gerçek bir kamçı gibi yüzümüzde patladı durdu.
Halime Kökçe / Star: Diliniz KABA vicdanınız TAŞ
Dünyanın en barışçıl eylemi diyorlar “Gezi kalkışması”na. Az daha ‘devrim’ yapacaklardı o “barışçıl eylemle” ama Kabataş’ta bir genç kadına yapılan taciz haberi devrimin ellerinde patlamasına sebep oldu!
Herhalde bu yüzden, yani ‘devrimlerinin’ akim kalmasına sebep olduğu için devrimin çocukları bugün hala yapamadıkları devrimi küfür seanslarıyla anıyorlar. Sosyal medyada küfür ayinleri yapıyorlar. Bunların okumuş yazmış, profesör, gazeteci-yazar, tv yorumcusu olmuşları ise yapamadıkları devrimin acısını çıkartıyorlar; tv ekranlarından ve köşelerinden tehdit ve hakaret yağdırarak.
Fuat Uğur / Türkiye: Diliniz KABA, vicdanınız TAŞ
Gazeteci Elif Çakır için “Kabataş nedeniyle özür dilesin” diye bir kampanya açmışlar. Ne yapmış Elif Çakır?
Gezi vandalizmi sırasında Kabataş’ta saldırıya uğradığını, en ince detaylarına kadar anlatan bir kadınla röportaj yapmış ve bunu yayınlamış.
Kadın yalan mı söylemiş?
Hayır.
Görüntü yok diyorlar.
Evet, Türkiye’de zaten 100 yıldır tecavüzler, saldırılar ve tacizlerin hep görüntüleri vardı ve öyle ispat ediliyordu.
Görüntü olmayınca, taciz ve saldırı da olmuyor demek. Kafaya bakın.