CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu, dine en büyük zararı AKP’nin verdiğini söyledi.
CHP’nin din politikasını Cumhuriyet’e anlatan Genel Başkan Yardımcısı Bekaroğlu, dine en büyük zararı AKP’nin verdiğini söyledi. Bekaroğlu, “Rüşvet için fetva çıkardılar. Bunlar Cahiliye dönemi Arapları gibi” dedi.
ERDOĞAN'A SERT ÇIKTI
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun seçim meydanlarında muhalefeti din üzerinden eleştiren söylemlerine CHP sert çıktı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu, dine en büyük zararın AKP döneminde verildiğini, AKP’nin dini zenginleşme aracı haline getirdiğini söyledi. Bekaroğlu, “çalıyorlar ama çalışıyorlar” sözünün AKP’nin “Müslüman güvenilir kanaatini yıktığının” göstergesi olduğunu, “rüşvet için fetva çıkarıldığını” vurguladı ve AKP için, “Bunlar Cahiliye dönemi Arapları gibi” nitelemesi yaptı.
CHP İstanbul milletvekili adayı Bekaroğlu, AKP’nin Diyanet’in de desteğiyle özellikle CHP ve HDP’yi hedef alan din söylemli seçim kampanyasını Cumhuriyet’e değerlendirdi. Bekaroğlu, AKP’yi şöyle yanıtladı:
Dine AKP kadar zarar veren olmadı: Geçmişte sert laiklik uygulaması olmuş, dindar insanlar zarar görmüş, mağdur edilmiş ama dine bugünkü kadar zarar verildiği hiçbir dönem olmamıştır. Maalesef AKP bu konuda çok kötü sınav verdi. “Müslüman güvenilir insandır; elinden ve dilinden insanlara zarar gelmez” kanaatini yerle bir ettiler. AKP’nin Müslümanlığa, İslami değerlere verdiği en büyük zarar “Çalıyor ama çalışıyor” sözüdür.
Zenginleşme aracı: Dini sembolleri sosyal sermaye haline getirerek zenginleşmenin aracı olarak kullandılar. İslami yapıları, cemaat ve tarikatları zenginlik ve güç yarışının içine sokarak bunların geleneksel işlevleri olan tebliği ikinci plana ittiler. Cemaat ve tarikatları ihaleler ve statü dağıtma yoluyla manipüle ederek bağımlı hale getirdiler; böylece kendilerine içeriden gelecek eleştirilerin önünü aldılar. Bu durum, aydınlar için de geçerlidir. Yalan, iftira, karakter katliamını, yani “psikolojik harbi” siyasetin gereğidir diye meşrulaştırdılar.
RÜŞVETİ AKLADILAR
Rüşvet için fetva: Size bu konuda onlarca örnek verebilirim. Mesela; vakıflar ve vakıf anlayışı, medeniyetimizin en önemli değerlerindendir. AKP iktidarında vakıflar rüşvetin aklandığı yerler haline getirildi. Maalesef AKP’nin ilahiyatçıları rüşvet paralarının vakıflarda kullanılmasına fetva verdiler. Bu ülkede ne zaman rüşvet için fetva çıkartılmıştır?
Oy devşirmek için: “Sağ elin verdiğini sol elin görmesin” öğüdüne uymadılar; yardımı gösteriş ve oy devşirmenin aracı haline getirdiler.
ŞEKLEN DİNDARLIK
Hacca gitmek tamam da yetim hakkı ne olacak: (AKP döneminde) Toplumun daha çok dindarlaştığını sanmıyorum. Sonra dindarlık nedir; daha çok namaz kılmak, her yıl hacca gitmek, yılda birkaç kez umreye gitmek, başörtüsü dindar olmak anlamına mı geliyor?
Elbette bunlar şeklen dindarlıkla ilgilidir ama bana göre din, İslam dini bunların yanında dürüstlük, yetim hakkı yememek, tevazu, merhamet, adalet gibi hasletler ister. Bu açıdan bakılınca bir dindarlaşma yok, aksine uzaklaşma var. Bakın bu ülkede öyle şeyler oluyor ki dindarlardan bir tek söz duymuyoruz. Bence dindarlığın içi boşaltıldı, sadece şekiller koruyor. En kötüsü, bu şekiller siyasette, ticarette, çıkar elde etmede araç olarak kullanılıyor.
Taptıkları putu yiyenler: (Kuran’dan pasta, Kâbe maketi) Dahası var; “Bakara makara...”, “Başbakan Allah’ın tüm vasıflarını üzerinde toplayan bir lider”, “Bizim rahmetimiz gazabımızı aşacak”, “İkinci Peygamber gibidir”, “Başbakan’a dokunmak bile bence ibadettir”, “Erdoğan’ın sünneti” Bütün bu laflar bu dönemde söylendi. Biliyorum çok kızacaklar ama söyleyeceğim; bunlar, Cahiliye dönemi Arapları gibi. Hani yolculuğa çıkarlarken taptıkları putların hamurdan, pasta gibi heykelini yaparlar sonra acıkınca da onu yerlermiş.
Elbette bunu bir benzetme amacıyla kullanıyorum. Bunlar için din bir araç, daha doğrusu dinin içini boşaltarak araçsallaştırdılar.
AKP din istismarı yapıyor: Hâlâ maalesef başörtüsü hâlâ siyasette bir araç olarak kullanılıyor. Bilindiği gibi, Sayın Kılıçdaroğlu genel başkan olduktan sonra başörtüsünün serbest olması için çok sayıda düzenleme yapıldı ve CHP bunlara karşı çıkmadı, bunları sorun yapmadı.
Bu iş bitmiştir; bu ülkede kim hangi kıyafeti istiyorsa onu kullanıyor, isteyen istediği gibi giyiniyor, mağduriyetler kalmamıştır. CHP, açıkça ifade ediyor; CHP iktidarında asla böyle sorunlar olmayacak, haklar konusunda geri adım atılmayacak. Şimdi bu konuyu siyasi reklam filmi yapıyorlar, bu, din istismarıdır ve ayıptır.
ÇOCUKLARI KOLEJDE
İmam hatip diyorlar çocuklarını koleje gönderiyorlar: Genel Başkanımız çok açık konuştu, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nı, imam hatip okullarını biz kurduk, niçin kapatalım?” dedi. İmam hatip okulları bir ihtiyaçtır ve olmaya devam edecektir. İsteyen çocuğunu imam hatiplere gönderecek, bunda hiç kimsenin şüphesi olmasın. Ne var ki kimsenin çocuğunu imam hatibe göndermesini zorlayamazsınız. Tuhaftır; imam hatip okulları der dururlar ama çocuklarını kolejlere, iyi okullara gönderirler.
ALEVİLERE HAKSIZLIK
Siyaset Alevilerin de hakkı: Eğer Aleviler cemevlerini ibadethane olarak görüyorsa, burada devletin başka bir şey söylemesi abestir, hak ihlalidir. Önseçimde Alevi adayların daha çok çıkmasından hareketle CHP’ye Alevi partisi demek haksızlık olur. Ama Aleviler daha çok CHP’de siyaset yapıyorlarsa, bunun nedeni CHP’nin Alevi partisi olması değil, Alevilerin diğer partilerde siyaset yapma imkânı bulamamasıdır.
Dindarım ve CHP’deyim: Ben dindar kimliğimle CHP’de siyaset yapıyorum, bunu herkesin görmesini, bilmesini istiyorum. Bunu önemsiyorum.