Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şili, Peru, Ekvador, Senegal programı dönüş yolunda gazetecilerin sorularını yanıtladı.Erdoğan, Rusya’nın “TSK Suriye’ye müdahale için hazırlık içerisindedir” iddiasına “Senin ne işin var Suriye’de? Adeta işgalcisin, sen devlet terörü estiren, 400 bin kişinin katiliyle beraber hareket ediyorsun. Sivilleri öldürmeye devam ediyorsun.. Türkiye, 911 kilometrelik sınırıyla tehdit altında, elbette tedbirini alacak.. Kendimizi savunma noktasında her an hazırlıklı olmak mecburiyetindeyiz. Kaldı ki orada soydaşlarımız var” karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı, 1 Mart tezkere döneminde yaşananları anımsatarak “Irak’ta düşülen hataya Suriye’de düşmek istemiyordum. Ben 1 Mart tezkeresinin yanındaydım. 1 Mart tezkeresinde Türkiye Irak’ta olsaydı, Irak’ın durumu böyle olmazdı. Çıkacak netice Türkiye’yi masaya getirecekti” diye konuştu. Cumhurbaşkanı’nın gündemde ilişkin görüşleri şöyle:
Irak'taki hataya Suriye'de düşmek istemiyorum
(Suriye’de bir fiili durum oluşturulur mu? Olursa Türkiye ne yapabilir?) Yakın mesai arkadaşlarıma da söyledim. Döner dönmez, dar kapsamlı bir güvenlik toplantısı yapılmalı. Hassas konularımızı orada değerlendireceğiz. Irak’ta düşülen hataya Suriye’de düşmek istemiyordum. Ben 1 Mart tezkeresinin yanındaydım, karşı olanlar bunu söylemediler. Birileri de gizli kulisler attılar. O insanların kimler olduğunu sizler araştırır bulursunuz. 1 Mart tezkeresinde Türkiye Irak’ta olsaydı Irak’ın durum böyle olmazdı. Çıkacak netice Türkiye’yi masaya getirecekti. O zaman Bush, benle yaptığı görüşmelerde bir ricada bulundu. Ama maalesef biz kendi arkadaşlarımızın yanlışıyla baş başa kaldık. Sonra başbakan oldum, tekrar ricada bulundu ve tezkere geçti. O zaman da Kuzey Irak’taki Kürt kardeşlerimiz oraya girmemizi istemediler. Biz de dedik ki istenmediğimiz yere girmeyiz. Ufku görmek çok önemli. Şimdi Suriye’de de, bu iş ancak bir yere kadar böyle gider. Hassasiyetlerimizi Türkiye olarak korumak zorundayız. Bu hava sahası, aynı zamanda NATO hava sahasıdır. Onlar da gerekli adımları atmak durumundadır. Bunlar aynı zamanda herkes için bir test niteliği taşıyor.
Gereken neyse yapılır
(Türkiye ani bir hareketle karşı karşıya kalabilir mi; böyle bir fiili duruma karşı neler yapılabilir?) Bu tür şeyler konuşulmaz, gerektiğinde gereken neyse yapılır. Şu anda biz bütün güvenlik güçlerimizle, her şeyimizle tüm ihtimallere karşı hazır durumdayız. Kimsenin endişesi olmasın.
Tsk her türlü yetkiye sahip
(Bir Suriye tezkeresi gündeme gelir mi?) Ülkemize yönelik tehditlere karşı Silahlı Kuvvetlerimiz her türlü yetkiye zaten sahip durumda. Ulusal güvenliğimiz açısından bir sıkıntı yok. (Suriye’de çözüm için tarih vermek mümkün mü?) Bu işlerin tarihi olmaz. Nitekim Suriye krizinde de çok farklı şeyler düşünülüyordu, ama olay halihazırda beş yılı aşmış vaziyette.
Ben miyim ortağın, Kobani'deki teröristler mi
(Batı kamuoyunda PYD’ye bakışta bir farklılık oluşabileceğini düşünüyor musunuz?) PYD, YPG terör örgütüdür. PKK ne ise PYD odur. Bunu bütün uluslararası örgütlere taşıyacağız. Taşımadığımız her an bizim için kayıptır. Terör örgütü olarak ilan edilmesi için adımlar atılmazsa, geç kalırız. Ve bakın, Biden yanında bir yardımcısı ile geldi. Obama’nın yanında da adı geçen bir ulusal güvenlik temsilcisi. Cenevre temsilcilerinin olduğu dönemde PYD gelemiyor, o kalkıyor Kobani’ye gidiyor. Kobani’de sözde bir generalden plaket alıyor. Biz nasıl güveneceğiz. Ben miyim senin ortağın yoksa Kobani’deki teröristler mi?
Türkiye Suriye'ye girer mi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la altı gün süren Latin Amerika ziyareti boyunca yaptığımız konuşmalardan çıkardığım sonucu şöyle özetleyebilirim:
“Türkiye, Kuzey Irak gibi bir ‘Kuzey Suriye’ oluşturulmasına engel olmaya kararlı. Böyle bir gelişmeye seyirci kalmayacak. Askeri seçenek de dahil her türlü önlemi alacak.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’deki gelişmeleri, özellikle sınırımızda yaşananları Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdit olarak görüyor. Seyahatin başında Suriye konusunda “Mülteci akınının yanı sıra ciddi tehdit altındayız. Tehdit hesapları yapan ülke konumundayız.PYD terör örgütünün koridor oluşturmasına müsaade etmeyiz” demesi Ankara’nın bu konudaki hassasiyetini ve kararlılığını gösteriyor.
1 Mart hatırlatması
Erdoğan seyahatin sonunda 1 Mart tezkeresine atıf yaparak Türkiye’nin alacağı tutumu daha da netleştirdi.
Türkiye’nin ABD öncülüğündeki koalisyon güçleriyle birlikte kuzeyden Irak’a girmesini öngören 1 Mart tezkeresinin Meclis’te reddedilmesiyle büyük hata yapıldığını vurguladı. “1 Mart tezkeresi geçseydi ve Türkiye Irak’ta olsaydı, Irak böyle olmazdı” yorumunu yaptıktan sonra, “Irak’ta düşülen hataya Suriye’de düşmek istemiyorum” diyerek, tehdidin büyümesi halinde Ankara’nın alacağı tutumla ilgili çok önemli bir mesaj verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözlerinin altı çizilmeli:
“Ben 1 Mart tezkeresinin yanındaydım. Karşı olanlar bunu söylemediler. O zaman Bushbenden bir ricada bulundu. Ama maalesef kendi arkadaşlarımızın yanlışıyla baş başa kaldık. 1 Mart tezkeresi geçseydi bu Türkiye’yi masaya getirecekti. Ufku görmek çok önemli. Şimdi Suriye’de de bu iş ancak bir yere kadar böyle gider. Türkiye olarak hassasiyetlerimizi korumak zorundayız. Bu hava sahası aynı zamanda NATO hava sahasıdır. Onlar da gerekli adımları atmak durumundalar. Bunlar aynı zamanda herkes için test niteliği taşıyor. Her türlü ihtimale karşı hazır durumdayız. Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemize yönelik tehditlere karşı her türlü yetkiye sahiptir.”
ABD’ye eleştiri
Bu sözlerden anlaşılıyor ki Ankara, Rusya’nın da işin içine girmesinden sonra Suriye’den Türkiye’ye yönelen tehdit karşısında, ABD’nin öncülük ettiği koalisyon ve NATO çerçevesinde cevap verilmesini önceliyor. Ancak bu konuda beklentileri karşılanmış değil. Hatta endişeler taşıyor. ABD’nin ve NATO’nun tutumundan memnun değil.
PYD’nin Suriye’nin kuzeyinde bir koridor oluşturma gayretleri, Suriye rejiminin Rusya’yla birlikte batıdan doğuya doğru hat açarak, Halep’in kuzeyiyle Türkiye arasında hattı keserek aynı amaca hizmet etmesi, ABD’nin bu gelişmelere seyirci kalması, Obama’nın danışmanının Kobani’de PYD’den plaket alması, Türkiye’nin terörden arındırılmış ve uçuşa yasaklanmış alan oluşturulması fikrine hâlâ ayak sürümesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vurgu yaptığı gelişmelerdi.
Ortaya çıkan tablo şunu gösteriyor ki bir yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan muhtemel gelişmelere karşı koalisyonu uyarmaya, başta ABD olmak üzere NATO ve Batı’yı Türkiye ile ortak hareket etmeye davet ederken, bir yandan da Ankara, “beka sorunu” olarak gördüğü bu konuda kendi hazırlıklarını yapıyor.
“Türkiye, Suriye’ye girer mi” sorusunun gündeme gelmesinin nedeni bu gelişmeler.
Kaynak: yurtgazetesi.com