4 Eylül 2015 - 06:30
Babam art arda beş-altı gece eve gelmeyince ağabeyim de silahını alıp çıkmıştı. Gece yarısı geldiğinde annemle bir şeyler konuştular. İkisi de ağladı. Annem yalnızca birkaç parça eşya alabileceğimizi söylemişti. İran’a geçtikten sonra orada yenilerine sahip olacaktık. Babamı bir daha göremeyeceğimi anlattı.
Annem, ağabeyim ve ben İran’a geçmek için bazı yerlerde saklandık. Bizimle birlikte gidenlerin arasında benden küçükler de vardı. Onlarla saklambaç oynuyorduk. Bazıları çok iyi saklandılar, hiç sobeleyemedim.
Annemin söylediği kadar güzel bir yer değildi. Çok yürümemiz gerekti, çok yoruldum. Ağabeyim de yoruluyordu; ama annemi ya da beni kucağına aldığında onun çok güçlü olduğunu hissediyordum. O on yedi yaşında ve pilot olmak isterdi. Babam, bizim için biriktirdiğini paranın çoğunu kaybetmiş; annem de nerede unuttuklarını hatırlamıyor. Bana vermediler, ben saklamadım.
İran’da yiyeceklerin çok olduğu bir pazarın içinde yattık. Sıcak olduğu için hiçbirimiz üşümüyorduk; ama sabah ben ağabeyimle dolaşmaya çıktığımda annemin üzerindeki elbiseler yırtılmış. Ne olduğunu sordum, anlatmadı. Üşüyor gibi titriyordu. Ağabeyime anlatmış olabilir, onlar büyüklerin konularında konuşmayı severdi. Ağabeyim sinirlendi, koşturmaya başladı.
Birkaç gece pazara dönmedi. Onu özlemeye başlamıştım. Sonra annemle beni Muhafız denen adamlar alıp bir yere götürdü. Bana bir şey yapmadılar; ama annemi ağlattılar. Çıkınca pazar yerine dönmedik. Muhafızlar ağabeyime iş bulmuş, onu Suriye’ye götüreceklermiş. Annem gitmesini istemediği için ağlamış. Suriye’de de savaş varmış. Ağabeyim de gitmek istememiş; ama buldukları işe girmezse eve, Afganistan’a dönmesi gerekecekmiş.
Ağabeyimi bir daha görmedim.
Annemle birlikte Türkiye’ye geldik. Bura İran’dan daha güzel. Bazı adamlar hakkında şaka yapmak burada da yasak; ama evden tanıdığım bazı çocuklar da burada ve oyun oynayabiliyoruz.
Buraya geldiğimizde annem bana “içeride sorarlarsa babanın öldüğünü söyleyebilirsin; beni sorduklarında seni bırakıp İran’a döndüğümü söyle” dedi. Kapıda bekliyordu... Sanırım gitmiş. Teyzemin yanına gitmek istiyorum. Beni ona götürün, ne olur. Buradan daha uzakta yaşıyor o; ama yürümek istemiyorum. Annem, beni teyzem dışında kimseye bırakmazdı. Size bıraktığına göre teyzemi tanıyorsunuz. Beni ona götürecek misiniz?
*Sığınmacıların gerçek anlatılarına dayalı kurgusal bir mektuptur.