16 Ekim 2015 - 06:30
Ey insan! Yaradılışın sana verdiği vicdanının sesini dillendirmen yegâne vazifendir. Dilin bağlanmış, gözlerin dağlanmış, ellerin ağlanmış olsa bile yüreğinin söylediklerini tanı.
Bugün sana, belirsizlik içinde yaşamayı diretirlerken çaresizlik ve umutsuzluğa kapılmış olabilirsin. Yüz yıllardır sahip olduğun güven, adım adım kuşatılmış sokaklarında bozguna uğramış ve hatta senin en zayıf noktan haline gelmiş olabilir; ama hafızası yerle bir edilen, kurumları ayartılan, talanla zorbalık edilen, mahremiyeti ayaklar altına alınmış ve bağları temellerinden sarsılmış yurdunda yalnız değilsin. Duyduğun güven istismar edildiğinde, aklının gösterdiği istikamette rehavete kapılmış olsan dahi cesaretini koru!
Kimliğin nasıl anlamlandırılmış olursa olsun... Ey Anadolu’nun evladı, muhtaç olduğun inanç, damarlarını besleyen asil ve yaralı yüreğinde saklıdır. İplikleri kopararak ilmek dokunamayacağını hatırla. Senin bağın, hanendeki eşin, kapındaki komşun, barış uğruna yoldaşın kadar yakın! Aldanmışların gafletine merhamet et ve ellerinden tut! Geçmişte aldanmış, sükûnete bürünmüş ya da cehalete yenik düşmüşsen, zulüm görenlerden af dile. Sık saflarda yan yana ve bir arada olmazsan bertaraf olursun.
Ey toprağının kadim sakini! Kendi toprağına ve dünyanın dört bir yanına barışı getirebilmek ancak ve ancak senin iradende yatıyor. Yarın, hatta daha evvelinde, sana ve yanı başındaki kader yoldaşına, senden iz taşımayan illerde sonsuz topraklar, tükenmez servetler ve abartılı huzur vaat edenler olursa aldanma. Yurdu olmayanın geleceği olmaz! Bereketli topraklarından sağdığın suyun, biçtiğin buğdayın ve korunduğun çatının hatırını gör.
Ey gazi halkların mensubu! Varlığın ve geleceğin, her zerresi tüm insanoğluna yetecek kudrete sahip bu cihanda bir arada yaşama arzuna muhtaçtır. Sen yedieminsin! Yetim kalmış hissetsen de emanetini kardeşlerinle kol kola koru. Silaha uzanan eller hilafına vicdan ve aklıselim yegâne siperindir. Uyandır!