23 Ekim 2015 - 06:30
Savrulduğum günlerdi. Elimi attığım ne varsa birer birer kırıp yok ediyordum. Üstelik özenle korumaya çalıştığım benliğim de aldığı darbelere karşı koyamaz hale gelmiş, yorgunluğun ötesinde artık yıpranmıştı. Geçimimi sağlayabilmek, hayatta kalabilmek, birlikte çalıştığım insanları mağdur etmemek adına çırpındıkça batağa çekildiğimi hissediyordum. O günlerde rast geldiğimiz güzel bir yürek, durup soluklanmaya yetecek dinginliği sağladığında geleceğe dair kaygılarımdan sıyrıldım. Orhan Veli’nin öğütlediği gibi düşünmeden arzu ettim, sade. Sonra ben yine korku ve endişeye esir düşünce vademiz doldu...
İçimin uçurumlarıyla yüzleştiğim yılların ardından bir şükran, bir helallik ve bir yâd olarak yeni bir kitabın başına oturma vakti geldi.
Bir süredir üzerinde çalıştığım romana yoğunlaşabilmek için seçim sonrasına dek izninizi istiyorum. Bu köşede buluşamadığımız günlerde şarkılar dinleyin. Tanımadıklarınızla selamlaşıp güzel sabahlar arzu edin. Yalnızlık hissedecek olduğunuzda herkes gibi yaralı ve incinmiş yüreğinizi herkes kadar yaralı ve incinmiş dostlarınızla iyileştirin, olur mu?
3 Kasım’da yeniden buluşmak üzere.