AKP eski milletvekili Ersönmez Yarbay, AKP'yi eleştirdi.
“Terörist” kavramının içinin boşaltıldığını söyleyen Ersöznmez Yarbay, “28 Şubat’ta da AK Parti yöneticilerine terörist gözüyle bakılıyordu. 12 Eylül’ün teröristi, 28 Şubat’ın teröristi, AK Parti’nin teröristi olmaz” tepkisini gösterdi.
AKP 22. Dönem Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay, muhalif seslerin “Terörle Mücadele Yasası”ndan kaynaklanan avantajlardan yararlanarak “terörist” ilan edilip susturulmaya çalışılmasını eleştirdi.
İNTİKAM DUYGUSUYLA HAREKET EDİLMEMELİ
Son 2 yıl içinde paralel devlet yapılanması adı altında yapılan operasyonları da değerlendiren Ersönmez Yarbay, gelinen noktada “terör örgütü”, “terörist” ve “terör örgütüne yardım yataklık” kavramlarının içinin boşaltıldığını söyledi. Terörle mücadelenin hukuk devletlerinde hukuk çerçevesi içinde yapılması gerektiğini ifade eden Yarbay söyle konuştu: “Terörle Mücadele Kanunu’nun avantajlarından yararlanmak için her önüne gelen terörist ilan edilip rencide ediliyor. Böylece hukuk dışına da çıkılıyor. İntikam duygusuyla bir grubu tamamen imha etmek için hareket edilmemeli. Suçlular varsa ortaya çıkarılmalı. Ama her şehirde terör örgütüne yardım ve yataklık gibi muğlak bir ifade ile operasyon yapılıyor.
İKTİDARA GÖRE TERÖRİST DEĞİŞİYOR
Terör örgütü ve terörist ifadeleri de tartışmalı. Çünkü savcı ve hakim ‘terörist’ diyebilir. Ancak Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’nin bunu kesinleştirmesi lazım. Yönetimler bir grubu terör örgütü ilan edemez. Kızdığınız her insanı terör örgütü üyesi ilan edemezsiniz. 28 Şubat’ta da AK Parti yöneticilerine terörist gözüyle bakılıyordu. 12 Eylül’ün teröristi, 28 Şubat’ın teröristi, AK Parti’nin teröristi olmaz. Ancak her grup kendi başına gelinceye kadar terör ile ilgili düzenlemelere destek veriyor. İktidara göre terörist değişiyor. Ayrıca bu kadar çok teröristi olan ülkenin çok sağlıklı bir ülke olduğuna da inanmıyorum.”
12 Eylül darbesinden sonra kendisinin de “terörist” olarak yargılandığını hatırlatan Yarbay, o günler hakkında şu anekdotları verdi:
"12 EYLÜL’DE TERÖRİST OLARAK YARGILANDIM “
Ankara Mamak’ta 1. Sıkıyönetim Mahkemesi’nde Akıncılar Davası’nda silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçlarından yargılandım. Akıncılar Derneği Genel İdare Kurulu üyesi idim. 105 sanıktık. 105 sanık için mahkemeye 7,65 çapında 5 tane tabanca getirdiler. Şimdi Kızılay veya Taksim’de 100 kişiyi çevirseniz üzerlerinde 5 tane bu tabanca çıkar. Terörist ilan edilince paçayı kurtarıncaya kadar 10 sene geçiyor. Biz 1981’de yargılanmaya başladık. 163. maddeden 20 ay ceza verdiler. 1990’da 163. madde kaldırılınca bizim cezalar düştü. Ama ömrümüz gitti. Ben de hep kaçtım. Bunu şunun için anlatıyorum. Aslında bütün insanlar iyidir. ‘Her insan suçludur’ şeklinde olaya yaklaşamazsınız. İyi insanlar içinde suç işleyenler olabilir. Onları da topluma kazandırmayı hedeflemeliyiz. Nefret, dışlama, muhalifleri susturma işin içine girerse hukuk devleti olamazsınız.
'NEDEN MUHALİF GAZETECİLER TUTUKLANIYOR'
Son dönemde medyaya yönelik baskılara da değinen Ersönmez Yarbay, “gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklanmıyorlar” söylemini de gerçekçi bulmadığını söyledi. Basının özgür olmadığı ülkelerde ekonominin de sorunlu olacağına işaret eden Yarbay şöyle konuştu: “1. dünya ülkesi olmak istiyorsak basının üzerindeki baskılar kaldırılmalı, soruşturmalar gözaltı yapılmadan yürütülmeli. Bütün muhalif gazeteciler tutuklanıyor. İktidara mensup gazeteciler tutuklansa bunu anlayabilirim. Ama 31 gazeteci içeride, hepsi hükümete muhalif. Ortada bir problem var. Neden muhalif gazeteciler tutuklanıyor? Bu kadar tesadüf olamaz. İçeri al iddianamesini 8 ay sonra yaz. Böyle hukuksuzluk olmaz. Aldığında iddianamen hazır olacak.
” UZUN SÜRELİ SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI HALKI DEVLETTEN SOĞUTUR
Yarbay, ülke gündeminin ana maddelerinden biri olan Güneydoğu’daki sokağa çıkma yasağı ve beraberindeki operasyonlarla ilgili önemli uyarılarda bulundu. Güneydoğu sorununun Kürt ve Türk tartışmaları üzerinden değil İslami temelli çözümle biteceğine inandığını belirten Yarbay, “Bunun için de insan haklarına saygılı bir söylem geliştirilmesi gerekiyor. Bir-iki gün neyse de 30-40 günlük sokağa çıkma yasakları insani değil. Halkı devletten soğutursunuz” uyarısında bulundu.
Güneydoğu’daki sorunun güvenlikçi politikalarla çözülemeyeceğini kaydeden Yarbay şöyle devam etti:
SURİYE’DEKİ GÖRÜNTÜLER GİBİ
“Bu yöntemle ancak kısa süreli bir sessizlik sağlanır. Oradaki yerleşim yerlerinin görüntüleri, Suriye gibi. Öldürerek bir yere varamayız. Öldürülenlerin bazılarının terörist olup olmadığı tartışmalı. Öldürdükçe zafer kazanmaz, düşmanınızı çoğaltırsınız. Bu işin başka yöntemlerin bulunmalı. 10 yıl sonra sokağa çıkma yasaklarının yaşandığı bu bir-iki aylık dönemin politikalarını eleştiren yüzlerce kitap yazılacak. Yaşananlar kamuoyu ile iyi paylaşılmıyor. İyi paylaşılmadığı için de yaşananlar çeşitli adlar altında eleştirilere konu olacaktır. Dikkatli olmak lazım.
TAHİR ELÇİ'NİN FAHİLLERİ BULUNMAZSA YENİ CİNAYETLERE ZEMİN HAZIRLAR
TBMM Uğur Mumcu Cinayeti Araştırma Komisyonu Başkanlığı dönemindeki tecrübelerinden hareket ederek son 15 yıl içerisinde yaşanan faili meçhul cina- yetlerin aydınlatılmamasını değerlendiren Yarbay, şu açıklamalarda bulundu: “Bir faili meçhul cinayeti eğer istihbarat örgütleri işlediyse failleri bulunmaz. Şimdi de aynı görüşteyim. Ben şu grup yaptı bu grup yaptıdan çok devleti hükümeti sorumlu tutarım. Örneğin Necip Hablemitoğlu cinayeti işlendiğinde ‘AK Parti’ye karşı bir hareket mi? Cinayetlerin arkası gelecek mi?’ diye endişeye kapıldım.
DEVLET TÖHMET ALTINDA KALIR
Hablemitoğlu cinayeti de çözümlenemedi tabii ki. Olması gereken devlet failleri bulup ‘budur’ demesidir. Ancak bugün geldiğimiz noktada kim fazla propaganda yapıyorsa suçu istediği kişiye yıkıyor. Cinayet, propagandayı az yapanın üzerine yıkılıyor. Karaborsaya düşmüş durumda. Örneğin Hrant Dink cinayeti. O soruşturmada tutuklanan kamu görevlileri, göz yumma, bilgileri paylaşmamakla suçlanıyor. Ama tetikçilerle bu polislerin irtibatına dair bir şey yok. İhmal ve göz yummadan çok, işbirliğinin ortaya çıkarılması lazım. Yoksa sadece kuru bir ihmal yeterli değil. Son olarak Tahir Elçi cinayetinin de failleri ortaya çıkarılmadı. Fail bulunmayınca bu tür cinayetlerde devlet töhmet altında kalır. Devletin yapmış olup olmadığı önemli değil. Devletten beklenen bu tür cinayette failleri ortaya çıkarması. Böyle olmaz ise yeni cinayetlere zemin hazırlanır. Hem de cinayette devletin eli var söylemlerine haklılık payı verenler olur
DEĞERLER POLİTİKASI YERİNİ PRAGMATİZME BIRAKTI
AKP’nin İsrail konusunda söylem değişikliğini de sorduğumuz Yarbay bu konuda şu yorumda bulundu: “Başlangıçtaki sıfır sorun politikası iyiydi. Ama bugün Rusya, İran, Suriye, Irak’la sorunlar var. Irak, İran ve Rusya ile ara bozulunca Batı’ya yaklaşılıyor. Batı da İsrail ile ilişkilerinizin düzeltilmesini istedi. Türkiye’nin Doğu ve Güney’i kuşatılmış durumda. Artık daha önceki değerler politikasından öte yeni bir pragmatist bir dış politika geliştiriliyor. Şartlar zorluyor. Şartlar zorlayınca değerler ikinci planda kalıyor.”
Kaynak: Özgür Düşünce / Serkan Acar