5 Haziran 2015 - 6:30
İlkini iki ay önce yazdığım bu yazıyla bu kez kehanetlerimi paylaşmak istiyorum. Seçime iki gün kala iki alternatif üzerine odaklanacağım. (1) Tek başına iktidarın devamıyla (2) koalisyon olasılığı...
Muhalif bir seçmen olarak mevcut iktidar partisinin yeniden iktidara gelmesini dilemeyeceğim sanırım açıktır. Ne ki okumalarım beni isteklerimden farklı bir pencereye itiyor.
8 Haziran sabahı için AKP’nin 280 milletvekiliyle (hatta gönül ister ki 276 olsun) iktidarda tek başına devam etmesini daha hayırlı görüyorum.
Bıçak sırtında, uzlaşma ortamı arayışına daima muhtaç kalacak, parti içindeki fraksiyonları bile ikna etme kaygısına düşecek, meclisteki diğer partilere ve diğer parti seçmenlerine karşı takındığı “dediğim dedik” duruşundan ödün verme mecburiyetini hissedecek bir AKP iktidarı, koalisyon alternatiflerinden daha sağlıklı geliyor.
Bu okumam, koalisyon korkusu kaynaklı değil. AKP-X koalisyonunda ikinci partinin selametine ilişkin kaygımdan beslenen bir çıkarım.
Zira birinci parti olarak çıkması beklenen AKP’nin 275 sandalye bile kazansa koalisyona girişeceği kanaatindeyim. Kendimi AKP’nin yerine koyup düşünüyorum. Koalisyon ortağı olarak en güçlü ve hatta tek adayım CHP oluyor.
MHP’nin oyları artıyorsa, zaten geçmişte AKP’ye oy vermiş ve kimlik onarımını tamamlayıp yuvaya dönen seçmenin tercihiyle artacak. Yani MHP’ye (yeniden) katılacak seçmen AKP’nin siyasal faaliyetlerine yabancı değil.
HDP ise çözüm süreci kozuyla masaya çekilebilen, “biz olmazsak süreç de yoktur” diye tehdit edilebilen bir oluşum. Hele de milliyetçi seçmen MHP’ye, muhafazakâr seçmense Millî İttifak’a dönüş yapıyorken HDP ile koalisyon kurmak kısa vadede AKP’nin elini zayıflatacaktır.
Geriye kalan CHP ihtimaliyse bir taşla birkaç kuş vurma imkânı doğurabilecek bir iktidar ortağı adayı. İçeriğini ve simgesel önemini beğendiğimi daha önce yazdığım Merkez Türkiye projesi, Muhteremsiz AKP’nin orta vadeli Türkiye projeksiyonuyla paralellik taşıyor. Öte yandan Suriye ve Irak’taki istikrarsızlık, AKP’nin boyunu aşar noktaya geldi. Ortadoğu, Suriye’ye birkaç sene içinde yapılacak fiili bir harekâtla şekillendirilecekse, seküler ve sosyal demokrat seçmenin de suç ortaklığına ihtiyaç duyulacaktır. Kılıçdaroğlu da aslında koalisyon istemediğini söylerken kapalı bir dille ikrar etti: “İçinde bulunduğumuz dönem, CHP’nin iktidara gelmesini gerektiriyor.”
***
İki seneden önce erken seçim ihtimalleri de yok sayılamayacağına göre, AKP ile koalisyon kuracak olan parti, bir sonraki seçimde ne yazık ki baraj altı kalmaya adaydır. Siyasal adımların ötesinde ekonomik meselelerde de istikrarsızlık yaşanırsa fatura AKP’ye değil, iktidar ortağına kesilebilir.
Bu nedenle AKP’nin tek başına iktidar olmasını daha “hayırlı” yorumluyorum. Dokunan yanmasın diye...
***
Söz verdiğim üzere mecliste şekillenmesini beklediğim sandalye dağılımını güncelleyerek bitiriyorum:
AKP: 273 (42)
CHP: 143 (27)
MHP: 69 (14)
HDP: 63 (11)
Toplamı yine 550 etmiyor. İki de bağımsız vekil çıkabileceğine ihtimal veriyorum. Meclis dışından da Hazine yardımına yalnızca Millî İttifak’ın hak kazanabileceğini düşünüyorum.