Gazeteci Cüneyt Özdemir'e, kırmızı fularlı kızla yaptığı röportajdan dolayı "terör propagandası" yapmak suçundan soruşturma açıldı
Gazeteci Cüneyt Özdemir, iki yıl önce kamuoyunda ‘kırmızı fularlı kız’ olarak anılan 20 yaşındaki Ayşe Deniz Karacagil ile röportaj yapmıştı. Ayşe Deniz Karacagil Gezi Parkı protestolarının sürdüğü haziran 2013’te Antalya’daki bir gösteriye katılmış; bu eylemden 4 ay sonra gözaltına alınmış; boynundaki kırmızı fular ‘örgüt sembolü’ kabul edilerek tutuklanmış ve 4 ay hapis yattıktan sonra şubat 2014’te tahliye edilmişti. Tüm Türkiye ‘kırmızı fularlı kız’ olarak bilinen Ayşe Deniz Karacagil’i konuşurken, 12 Şubat 2014’te Cüneyt Özdemir 5N1K programında onunla bir röportaj yaptı. Bu röportajdan 4 ay sonra ise Ayşe Deniz Karacagil’in “PKK’ya katıldığı” öğrenildi.
Gazeteci Cüneyt Özdemir’e, iki yıl önce yaptığı röportajdan sonra “terör propagandası suçlaması” ile soruşturma açıldı.
Radikal’de yer alan habere göre; Bakırköy Başsavcıvekili İdris Kurt dün basın tarihine geçecek bir soruşturma başlattığın duyurdu. Savcı Kurt, tarafından soruşturmaya konu edilen iddialardan biri de gazeteci Cüneyt Özdemir ile ilgiliydi. Özdemir’in, CNN Türk televizyonunda yayınlanan 5N1K programında yayınlanan bir röportajında ‘terör örgütü propagandası yaptığı’ iddia ediliyordu.
Hakkında soruşturma açıldığı haberinin üstünden Özdemir, “Ben bu ülkede her şeyi bekliyorum artık. İnsan gerçekten bazen hayret ediyor” dedi.
Özdemir sözlerine şöyle devam etti:
“Her gün yaklaşık 4 konukla konuşuyorum ve haftada 4 gün bazen 5 gün program yapıyorum. Ayda 80 yılda yaklaşık 800 kişiyle röportaj yaptığım anlamına geliyor bu. Yani 15 yıl boyunca yaklaşık 12 bin konuk almışım ben bu programa. Bu 12 bin konuktan biri, benim programıma katıldıktan 4,5 ay sonra PKK’ya katılmış ve ben terör propagandasıyla suçlanıyorum!
Kandil’de, Avrupa’da PKK yöneticileriyle röportaj yapmayan bir ben kaldım herhalde ama bana ‘örgüt üyeleriyle röportaj yapma’ ithamında bulunuluyor. Sakın yanlış anlaşılmasın, Kandil’e giden, PKK yöneticileriyle konuşan yandaş ya da karşıt herkes gazetecilik yapmıştır, bunda hiçbir sıkıntı yok. Ama bana açılan soruşturmanın saçmalığını pekiştiren bir durum bu.
Fular taktığı için tutuklanan genç bir öğrenci ülkenin gündemine giriyor, bu nedenle bizim programımıza konuk oluyor ve bizim programdan aylar sonra da böyle bir olay yaşanıyor… Biz de PKK’ya katıldığını duyduğumuzda çok şaşırmıştık. Üstelik annesinin, ‘kızının cezaevinde PKK mensuplarıyla aynı koğuşa konduğu ve örgüte katılmasında bunun etkili olduğu’ yönünde demeçleri var o dönem, hatırlarsınız.
İki sene sonra bir trol bunun kurgusunu yapıyor, İMC TV’nin görüntüleriyle bizim röportajımızdan görüntüleri harmanlıyor ve bu iddia ortaya atılıyor. İlk anda ciddiye alıp cevap verme gereği bile duymamıştık. Ama savcı ciddiye aldı! İnanılır gibi değil. Traji-komik bir durum…Burada hedef alınan öncelikle Doğan Grubu ve Aydın Doğan’dır. Grubun bağımsız gazetecilik yapmasına engel olma çabası vardır.”