Kötülerin Kavgası Bölüm 2

14 Aralık 2014 - 20:29
"Eğer dikkatli değilseniz, medya sizin zulüm gören insanlardan nefret etmenizi ve zulmü uygulayan insanları sevmenizi sağlar."
-Malcolm X

Dünya savaşlarının yarattığı tahribat, değişen ve gelişen stratejiler, sıcak savaşın yerini soğuk savaşa bıraktırdı.

Ya da maşalar maşalarla çarpıştı.

Filler tepinmeye tenezzül bile etmedi, ama çimler her daim itinayla ezildi.

Soğuk savaşın iki baş aktörüydü SSCB ve ABD.

İdeolojilerin en belirleyici kıstaslarının başında ekonomik yorumları gelir. Ve aslında savaş, kendinde olana evirmek için verilir.

80'lerin sonuna doğru Gorbaçov'un SSCB'de başa geçmesi, sosyalist ekonomi modelinden vazgeçmek anlamına geldi SSCB için.

İşte savaş o anda bitti.

Kazanan ABD olmuştu. Elinde o soğuk savaştan kalan ne varsa, SSCB kadar olmasa da, kendisi için tehdit oluşturacak ülkelere yöneltti. Tam da o dönemlere rastlar Türkiye'de PKK ve İBDA-C'nin büyüyüp gelişmesi, İslamcı ve bölücü zihniyetin palazlanması.

Özellikle Türkiye konusunda emperyalizmin acısı her daim taze olunca, yaklaşımları da ona göre şekilleniyor. Ne kadar kontrol altına aldığına inansa da içi rahat etmiyor.

Dönemin ABD Ankara Büyükelçisi Fletcher Warren'in, o zaman Geçici Hükümet'i için ülkesine bilgi verirken kullandığı cümle durumun somut örneği:

"Gürsel(Cemal) kimsenin maşası değil. 29 Mayıs'ta, yani askeri darbeden iki gün sonra Sarper(Selim) bana, Gürsel'in pek akıllı olmadığını söylemişti. Eminim Sarper geçen süre içinde bu adam hakkında hakkındaki değerlendirmesini yukarı çekmek zorunda kalmıştır. Gürsel'i pek sevdiğimi söyleyemem, ama ona saygı duyuyorum. (...) Ama unutulmasın ki, o bir Türk. Bu sözcüğün ima ettiği tüm anlamları taşıyor"

***

Özellikle 1940'lı yıllardan 2002'ye kadar olan süreçte, ABD kısa süreli zaman dilimleri dışında Türkiye üzerinde kurmak istediği -özellikle ekonomik ve askeri-  baskıyı sağladı.

Fakat artık yeterli değildi.

Hedef "Ulus-devlet"ti.
Yani hedef "Türk" kimliğiydi.
Çünkü kurucu felsefenin yüklediği anlam, etnik ve mezhepsel bölünmelere çok uygun değildi. Kaşınabilir hale gelmeliydi.

"Ama unutulmasın ki, o bir Türk. Bu sözcüğün ima ettiği tüm anlamları taşıyor"

Bu cümle onlar için bir cümleden çok fazlasıydı.

İşte bunun içindir, AKP bir proje partisidir.

Bu proje partisi, kendisine sunulan ve sunulacak olan geniş alanda hakimiyet kurmak için, kadrolara ihtiyaç duydu.

Sözler kesildi, nikah yapıldı, çiçekler havaya atıldı, havada kapışıldı.

Bu evrede toplumun sinir ucu olduğu için tasfiye edilmesi gereken ne kadar kişi, kurum varsa, bu işlemler Fetullah Gülen'in CIA eğitimli kadroları aracılığıyla yapıldı.

AKP'nin olaya yaklaşımı belliydi. Kendisiyle anlaşan ve işine gelen herkes iyi, süresi dolan ya da işine gelmeyen herkes terörist.

Yoksa şuan "paralel örgüt" avına çıkan Hükümet'in, tepeden tırnağa paralel olan KCK yapılanmasının uzantılarıyla "aynı yoldan geçip, aynı suyu içmesinin" başka izahı var mı?

Oslo görüşmelerinde eş değiştirdi AKP.

Terkedilen öncesinde inanmak istemedi. Sonra Hakan Fidan'a yapılan operasyon, sırf bu operasyon için çıkarılan yasa ile bertaraf edilince gerçekle yüzleşildi.

Eş değişti, yataklar ayrıldı.

Güzel bir cümle vardı: "İdeolojiler çakışmaz, menfaatler çakışır" diye.

Belki de tam da o hadise.

***

17 Aralık 2013'te ne dediysek, 14 Aralık'ta söylenen de aynı.
Bu kötülerin kavgası.
Bir Kemalist’in taraf olacağı bir durum yok.

Kimisi, "cemaatin üstüne gidiliyor, sonuna kadar destekleyelim" diyor. Kimisi, "Cemaat Hükümetin gerçek yüzünü anladı, pişman oldu" deyip mağduriyet zaafiyetine düşüyor.


Diyelim Hükümet samimi, o zaman soralım:
Bizzat dönemin Başbakan Danışmanı Yalçın Akdoğan tarafından itiraf edilen "Balyoz Kumpası" için yasal işlem başlattı mı?
YAŞ kararlarında kaç asker cemaat ile bağlantısından ötürü görevinden uzaklaştırıldı?

Hadi diyelim cemaat samimi, onlara da soralım:

Madem anladınız bazı insanların suçsuzluğunu, o zaman Kayseri'de sahte belge üreten ve TSK sistemlerine yerleştirilen iki askeri yakalayan ve cemaat bağlantılarını ortaya çıkaran Emekli Askeri Hakim Ahmet Zeki Üçok'u geçen hafta bir cezaya daha çarptıran Askeri Yargıtay kimlerin y-etki alanı?


***

Ülkenin çözülme sürecine ortam sağlayan da, başarılı askerlerin ve ailelerinin hayatını karartan da, hala zindanlarda suçsuz askerleri tutan da, tutturan da kirlidir, suçludur. Adalet sistemini kendisine yontmak için kullananlar, şuan o bozdukları kantarın tartısında. O kantarda bizim için tartanın da suçu ağır, tartılanın da.

Peki, ne lazım?

Buna en güzel yanıt Kaan Karakuş'ta:

""Zamanında ne yaptınızsa beraber yaptınız. Demek ki siz de suça iştirakten suçlusunuz." diyecek savcı aranıyor."

***

Demokrasiyi şimdi hatırlayanlar, dönen top kendi kalelerinde gol olduğunda "ofsayt", "faul var" diyenler, post modern darbeyi 2011'e kadar alkışlayanlar, her türlü hırsızlığa düne kadar susanlar, öte yandan bunları yapana savaş açanlar; sizler kavga etseniz de paydalarınız ortak ve aynı:

"Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı".

Biz dahil olmayalım.

Yakın birbirinizi;

Su veren itfaiyenin hortumunu ben düğüm yapayım.

  • Bilge Kral
    Sıra bize gelecek. Bilge Kral - 11 Şubat 2016 Olaya kötülerin savaşı şeklinde yaklaşır, daha kötü olana karşı birlikte karşı çıkmazsak sıra bize de gelecek. Cemaat kimseyi öldürmez, zulm etmez, yokluğa mahkum etmez.

:

:

:

:

"Kötülerin Kavgası Bölüm 2" hakkında Tweetler
YAZARIN DİĞER YAZILARI
https://twitter.com/KarsiGazete