Hani aslana verilen öküz vardı ya,
ondan değil, eskilerin ve kekoların dünyanın
boynuzları üzerinde durduğuna
inandığı öküzü yazacağız.

Yani sizlere başka sarı öküzü
anlatmaya çalışacağız.
                ***
Mitolojik efsanelerde anlatıldığı gibi
rengi sapsarı…

Bu öküz o kadar güçlü ve
gizemliymiş ki, kızdığı zaman
başını salladığında depremler
oluyormuş.

Kuyruğundan dökülen bir kıl yağmur,
iki kıl kar yağdırıyormuş.

Üç kıl dökülürse fırtına, dört ve
fazlası döküldüğünde tsunami oluyor,
cinayetler işleniyormuş.
                ***
Bir rivayete göre Ünlü Matematikçi ve
Düşünür Pisagor zamanın birinde
sarı öküzü güneşe doğru tutmuş boynuzla
düşen gölge arasında kendince hesaplar
yapmış ancak aradığını bulamamış.

Ne zaman ki öküzü deniz kenarına
götürmüş işte o zaman aradığını bulmuş.

Gemi ufuk çizgisinde yavaş yavaş
kaybolana kadar sarı öküzün boynuzlarından
bakıp durmuş. Gemi kaybolunca da
dünyanın yuvarlak olduğunu görmüş ve
öğrencilerine öğretmiş.

O gün bugündür o sarı öküz
kutsal sayılmış…  
                ***
Bu kutsal öküz hala yaşıyor.

Ve ilginçtir, insanlar ısrarla onu
kızdırmaya devam ediyor.

Son yıllarda bizimle uğraşıyor.

1999’da neresini salladıysa büyük
deprem oldu. 10 binlerce canımız
toprak oldu.

Bu aralar nereye bakıyor,
kafasında ne var bilmiyoruz ama
bu defa kıçını sallasa Maazallah,
ülke ikiye bölünür.

Zaten her depremde
yarım metre kayıyoruz.

Öküz işte sağı solu belli olmuyor.  
Aman kızdırmayalım…
                ***
Bir dostum geçen gün aradı;
“Ülkemiz bölünmeyle karşı
karşıya.” dedi.

“Yok canım olur mu öyle şey
her şey güllük gülistanlık. Nereden
çıkardın?” Dedim.

Öküzün boynuzunu kuyruğuna doğru
götürdüğünü görmüş.

Demek ki o yüzden
memleket karışık !

Vay be…

Demek ki ölülere o yüzden
saygı yok.

Zeki Alaysa öldü küfürler iftiralar uçuştu.
Hasan Karakaya öldü yine aynısı oldu.
Ve son olarak Mustafa Koç…

Daha toprağa verilmeden
iftiralar hakaretler…
                ***
Bugün bir kez daha anladık ki,
bütün ib..’lik sarı öküzde…

O sarı öküz kızarmadan,
kararmadan bizlere rahat yok.
Ne desek boş…  
                ***
Asırlar önce,
Pir Sultan Abdal işi çözmüş.

En iyisi sizleri o dörtlüklerle baş başa
bırakıp kaçayım…

Gitme giden gitme sual sorayım
Ya ne bu dünyanin üstünde durur
Vallahi billahi ben onu gördüm
Dünya Sarı Öküz'ün üstünde durur
 
Gitme giden gitme bir daha soram
Ya bu öküz neyin üstünde durur
Vallahi billahi ben onu gördüm
Öküz de bir salın üstünde durur
 
Gitme giden gitme bir daha soram
Ya bu sal da neyin üstünde durur
Vallahi billahi ben onu gördüm
Sal da bir balığın üstünde durur
 
Gitme giden gitme bir daha soram
Ya bu balık neyin üstünde durur
Vallahi billahi ben onu gördüm
Balık da deryanın üstünde durur
 
Gitme giden gitme bir daha soram
Ya bu derya neyin üstünde durur
Vallahi billahi ben onu gördüm
Derya da ikrarın üstünde durur
 
Gitme giden gitme bir daha soram
Ya bu ikrar neyin üstünde durur
Pir Sultan’ım der ki ben onu gördüm
İkrar da imanın üstünde durur