Riyadlı genç kadın Lucey n Haslul, iki yıl önce Suudi yönetiminin hemcinslerine yönelik otomobil kullanma yasağını protesto etmeye başlamış.
"Sınırdaki askerlerden korkmadınız mı?" diye soruyoruz. "Hayır, korkmadım. Sınırdaki askerler rahattı. Bana sadece 'buradan geçemezsin' dediler. Ben de onlara, 'tabi ki geçerim' dedim" diye yanıt veriyor.
26 yaşındaki Haslul, iki yıl önce ilk eylemine bu sözlerle başlamış. Askerlere dediğini de yapmış. Sınırı kendi kullandığı otomobille geçmiş. Ama geçer geçmez durdurulmuş ve cezaevine konulmuş. Tam 2,5 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılmış.
"CEZAEVİ DENEYİM KAZANDIRDI"
Luceyn Haslul köklü bir aileye mensup. Bir süre Fransa'da yaşamış. Ancak bu durum cezaevinde pek işe yaramamış. İlk haftayı hücrede geçirdikten sonra cezasının geri kalan kısmını diğer mahkum kadınlarla çekmiş. Edindiği deneyimleri şöyle anlatıyor:
"Bir taraftan anlattıkları çok acıydı. Diğer taraftan da çok önemli. Çok şey öğrendim. Belki bir gün onlara yardımcı olabilirim, ama şimdi değil. Şimdi ne yeterli gücüm ne de param var. Ama en azından şu anda durumları daha önce gördüklerimden çok daha kötü olan kadınların var olduğunu biliyorum. Bu kadar kötü durumda insanların olduğunu doğrusu bilmiyordum."
Haslul, kadınların eşit haklardan yararlanamadıkları için mağdur olduklarının farkında. O yüzden otomobil kullanmayı özgürleşmenin ve erkeklerle eşit konuma gelmenin bir sembolü olarak görüyor.
Suudi kadınlar ilk kez 12 Aralık'taki belediye seçimlerinde oy kullandı.
"KADINLAR SEFERBER OLMALI"
Mediha Ayruş, Suudi Arabistan'da kadın haklarıyla ilgili mücadele veren biri olarak biliniyor. Ayruş'a göre de otomobil kullanmak, kadın erkek eşitliğinin sembollerinden biri.
"
Bana haklarımı vermişsiniz ama ben onları kullanamazsam neye yarar. Kadınlar seferber olursa birçok şey değişir. Resmi makamlar artık bu konuya açıklık getirmeli" diye konuşan Ayruş 1990'lı yılların başında birkaç kadın arkadaşıyla Riyad sokaklarında arabasıyla turlamaya başlamış.
Duruma dikkat çekmek istiyorlardı ve birlikte hareket etmekten de güven duyuyorlardı ancak resmi makamların nasıl tepki vereceğini kestiremiyorlardı.
Mediha cezaevine hiç girmedi. Ama hükümet yetkililerinin ağır hakaretlerine maruz kaldı. Bir gün evini polisler bastı. O sıralarda fotoğrafçılık yapıyordu.
Çektiği fotoğrafların negatiflerini yaktılar. Bu olaydan sonra da iki kez direksiyon başına geçip, tepkisini dile getirmekten geri kalmadı. Üstelik ülkesini terk etmeyi de hiç düşünmedi.
Genç aktivist Luceyn Haslul'un da iyi bir işi var. Ama başı sürekli derde giriyor. Çünkü en büyük uğraşısı kadın hakları... Kadın hakları için bir kez daha direksiyon başına geçecek mi, bundan pek emin değil.
Zira son kez araç kullandığında kendisiyle birlikte olaylarla hiç ilgisi bulunmayan babası da cezalandırıldı. Üstelik aracına el konuldu. Bir buçuk ay önce otomobiline yeniden kavuştu.
Kaynak: dw.com