İletişim Uzmanı ve Gazeteci Dr. Sedef Kabaş, 17 Aralık sürecinde yaşanan olaylar zincirini 17 maddede derledi.
1) 17 Aralık soruşturması ne zaman başladı?
13 Eylül 2012 yılında başladı. Bu tarihten itibaren MASAK raporu ve kara para aklamaya ilişkin çok sayıda ihbar değerlendirilmeye başlandı. Bulgular ve ihbarlar İran uyruklu Reza Zarrab liderliğindeki grubun, örgüt halinde suç işlediğini işaret ediyordu.
2) 17 Aralık hangi suçları kapsıyor?
Rüşvet, altın kaçakçılığı, suçtan elde edilen geliri aklama, resmi belgede sahtecilik, fuhuşa aracılık, nitelikli dolandırıcılık, yolsuzluk.
3) İktidarın iddia ettiği gibi bakanların telefonları dinlenildi mi?
Hayır. Rıza Sarraf ve ekibini takibe alan polis, 6 ay sonra grubun Zafer Çağlayan’a, Muammer Güler’e, Egemen Bağış’a ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’a elemanları aracılığıyla milyonlarca lira, dolar ve euro gönderdiğini görüntülü ve sesli olarak tespit etti.
4) 17 Aralık soruşturmasında ele geçirilen paralar kime aitti?
Dönemin Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Arslan’ın evinde, ayakkabı kutularında 4,5 milyon dolar ele geçirildi. Yine dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlunun evinde 1,2 milyon TL ile 7 para kasası ve bir adet para sayma makinası kayda alındı. Zafer Çağlayan’ın oğlunun kaldığı ev babasının üzerine olduğu için arama yapılamadı.
17 Aralık büyük yolsuzluk operasyonunda, ayakkabı kutularında ele geçirilen milyon dolarlar polis kamerası tarafından saniye saniye kaydedildi.
5) İran’ın parası nasıl aklanıyordu?
Emniyet tarafından hazırlanan fezlekeye göre, Reza Zarrab liderliğindeki örgüt İran’ın başka ülkelerde bulunan 87 milyar Euro’sunu aklayarak, uluslararası finans sistemine dahil etmişti.
Fezlekede bu durum, “Şahısların, İran’ın, diğer ülkelerde bulunan paralarını, uluslararası bir döngü ile Türkiye’den (veya Dubai’den) Euro cinsinden nakde veya fiziki altına dönüştürerek komisyon karşılığında İran’a sokulmasını sağladığı anlaşılmıştır” cümleleriyle anlatılıyor.
6) Bakanlara verildiği iddia edilen rüşvetin miktarı neydi?
Bakanlar ve bu bakanların üçünün oğlu yolsuzlukla, İran’ın parasını hatırı sayılır bir rüşvet/komisyon (binde 4-5) karşılığında ‘aklamakla/döndürmekle’ suçlanıyordu. Zafer Çağlayan'ın 28 kez ve toplamda 105 milyon dolar, Muammer Güler'in 10 kez ve toplamda 10 milyon dolar, Egemen Bağış'ın ise 3 kez ve toplamda 1,5 milyon dolar rüşvet aldığı iddia edildi. Buna göre alınan toplam rüşvet miktarı 63,5 milyon dolardı. Aklanan para miktarı ise 87 milyar dolardı.
7) 17 Aralık ve TOKİ bağlantısı nedir?
17 Aralık operasyonuna inşaat şirketlerinin de ismi karıştı. Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar'ın da aralarında yer aldığı 22 şüphelinin işadamlarına ait önemli projelerin imar ruhsatı sorunlarını rüşvet karşılığı çözdüğü iddia edildi.
Soruşturma dosyasındaki bilgilere göre, imar ruhsatı vermeye yetkili olan belediyeler, söz konusu inşaat şirketlerine 3 ay süreyle kasıtlı olarak ruhsat vermiyordu. Daha sonra dosyaların resmi prosedür gereği Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na (ÇŞB) gönderilerek usulsüz şekilde ‘proje alanı' ya da ‘kentsel tasarım projesi' adı altında onaylanmasının sağlandığı belirlendi.
İddiaya göre şüpheliler, bürokratlara rüşvet vererek tarihi yapıların bulunduğu arazileri, doğal sit alanlarını ve yeşil alanları imara açıyordu. Şahısların plan tadilatı için gereken resmi harç miktarını da az göstererek devleti zarara uğrattığı belirlendi.
8) Erdoğan Bayraktar canlı yayında hangi itirafta bulunmuştu?
Yolsuzluk soruşturmasının ilk günlerinde bakanlarının arkasında duran Başbakan, daha sonra fazla dayanamadı. Bakanların istifasını istedi. 25 Aralık’ta, operasyondan 8 gün sonra üç bakan istifa etti. Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ise Başbakan’ın ‘istifa et’ baskısına sert karşılık verdi.
NTV’de canlı yayına bağlanan Bayraktar, ne yaptıysa Başbakan’ın emriyle yaptığını anlattı:
“İmarlık plan ve projelerinin yönlendirme görevini Başbakan Erdoğan’ın emriyle yaptım. Bundan ötürüdür ki, milletvekilliğimden ve bakanlığımdan istifa ettiğimi ilan ediyorum. Başbakan’ın bu vatanı ve milleti rahatlatması için istifa etmesi gerektiğini düşünüyorum.”
9) 17 Aralık ile ilgili başka bir itiraf oldu mu?
Reza Zarrab'ın İranlı kuryesi Muhammed Sadık da Meclis Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu’na verdiği ifadesinde Ankara’ya para taşıdığını doğruladı. 22 Ekim 2014’te komisyonun karşısına çıkan Sadık’a, 30 Ağustos 2013'de Murat Öziş ile beraber Başkent Ankara'ya sırt çantası ile 2 milyon euro, 2 milyon dolar ve 1.5 milyon lira götürerek, Başkent Ankara Royal 10'uncu katta bulunan Salih Kaan Çağlayan'a verdiğine ‘dair iddia hatırlatıldı.
Bunun üzerine Sadık, “Bahsedilen tarihlerde Başkent Ankara'ya bir nakit götürmemiz söylendi. Murat ile yola çıktık. Havaalanında X-ray cihazından geçtikten sonra çantaları açtılar. İçinde nakit olduğunu ve paranın miktarını söyledik. Polisler çantayı kapatıp bize teslim etti. Bahsettiğimiz parayı kime verdiğimizi hatırlamıyorum. Yabancı paraları çoğu vakit elden getirip götürüyorduk” ifadelerini kullandı.
Eski Bakan Egemen Bağış da TBMM Yolsuzlukları Soruşturma Komisyonu'na verdiği ifadesinde, Zarrab'ın gönderdiği kutuları kabul etmiş ve kendisini, "Hediyeleşmek, Türk geleneğinde var" sözleriyle savunmuştu. Başbakan Davutoğlu’nun danışmanı Etyen Mahçupyan da “AKP seçmeninin de yarısı yolsuzluk yapıldığını düşünüyor. Bundan memnun değiller. Yolsuzluklar tamamen palavra değil” dedi.
10) Hedef hükümeti devirmek miydi?
Dönemin Başbakan’ı Tayyip Erdoğan daha ilk açıklamasında operasyonun hedefinin iktidarı devirmek olduğunu savundu. İç ve dış güçlerden bahsetti. Türkiye’yi çekemeyenlerin olduğunu anlattı. Soruşturmanın arkasında Cemaat’in olduğunu savundu. Ancak MİT’in aylar önce kendisine sunduğu rapor bu iddiayı yalanlıyordu.
Söz konusu raporda kara para trafiği deşifre ediliyor, bakanların Zarrab’la ilişkisine dikkat çekiliyor ve bu ilişkinin ortaya çıkmasının iktidarı zor durumda bırakacağı uyarısı yapılıyordu. Ayrıca kara para trafiğini ilk yazan gazete Yeni Şafak’tı. Gazete, 13 Ekim 2013’teki ‘Türk Leaks’ manşetinde İran’ın kara parasının nasıl aklandığını ayrıntılı olarak anlatmıştı.
11) 17 Aralık soruşturması kapsamında kimler tutuklandı?
Soruşturma kapsamında gözaltına alınan 71 şüpheliden 24'ü çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı, 38'i de adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Şüpheliler arasında bulunan İçişleri Bakanı Muammer Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ve Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış hakkında cezai kovuşturma yapılabilmesi için hazırlanan fezlekeler, TBMM'ye gönderilmek üzere Adalet Bakanlığı'na sunuldu.
12) 17 Aralık soruşturması Adalet sistemini nasıl etkiledi?
Soruşturmaları "siyasi bir operasyon" olarak nitelendiren hükümet, HSYK'nın yapısında değişiklik öngören bir yasa çıkarttı. Düzenlemeyle HSYK bünyesinde Adalet Bakanı'na hakim, savcı ve adalet müfettişlerinin atanması, disiplin soruşturmaları vb. birçok konuda geniş yetkiler verildi.
Yeni durum kamuoyunun büyük bir bölümü tarafından "hükümet yargıyı kendine bağladı" şeklinde yorumlandı. AB Komisyonu da hükümeti, atılan adımın "hukuk devleti" ve "kuvvetler ayrılığı" ilkelerine uymadığı gerekçeleriyle eleştirdi. Ayrıca HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, 66 sayfalık bir açıklama yaparak, değişikliğin Anayasa'ya aykırı olduğunu söyledi.
17 Aralık soruşturması savcısı Celal Kara hakkında 3 yıl hapis istemiyle iddianame düzenlendi. Kara Cumhuriyet gazetesine verdiği bir röportajda: 'Bunların yaptıklarının cezası müebbet hapis' dedi. Hakkındaki iddianame kabul edildi, savcı daha sonra yurtdışına kaçtı.
13) 17 Aralık soruşturması emniyeti nasıl etkiledi?
18 Aralık'ta, aralarında operasyonu gerçekleştirenlerin de bulunduğu beş şube müdürü görevden alındı. İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın merkez valiliğine atandı. 7 Emniyet Müdürü, 13 Emniyet Müdür Yardımcısı, 14 Daire Başkanı görevden alındı. Yaklaşık 6 bin emniyet mensubunun yeri değiştirildi. 17 ve 25 Aralık soruşturmalarını yürüten, ertesi gün görevden alınan ve ardından meslekten ihraç edilen İstanbul Mali Şube Müdürü Yakub Saygılı ise 'darbe teşebbüsü' iddiası ile halen tutuklu olduğu Silivri Cezaevi'nde.
14) 17 Aralık soruşturmasında sanıklar hakkında ne karar verildi?
17 Aralık soruşturmasının baş kahramanı Reza Zarrab, 70 gün sonra serbest bırakıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, iş adamı Rıza Sarraf ile Barış Güler ve Salih Kaan Çağlayan'ın da aralarında bulunduğu 53 kişi hakkında takipsizlik kararı verdi. Başsavcılığa göre, ortada bir suç yoktu!
15) 17 Aralık soruşturmasında adı geçen bakanlar aklandı mı?
17 Aralık sürecinden sonra istifa eden ya da görevden alınan bakanları araştırmak üzere 5 Mayıs 2014'te TBMM'de 15 kişilik bir komisyon kuruldu. 9 AKP, 4 CHP, 1 MHP ve 1 HDP'li üyesi olan komisyon, AKPli üyelerin kararı ile dört eski bakanın Yüce Divan'a gönderilmesine gerek görmediğini açıkladı.
Komisyon kararı öncesinde Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu eğer yolsuzluk yapılmış ise Ak Parti'nin bunu kendi içerisinde çözeceğini belirtti. Komisyon üyesi Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu ise “Bakanların her şeyi kabul ettiklerini varsaysak bile bir suç işlediklerine dair bende yeterli şüphe uyanmadı” dedi.
Komisyon tutanaklarına göre, oylamanın ardından Komisyon Başkanı Hakkı Köylü tapelerin hemen imha edileceğini açıkladı. TBMM yapılan oylama sonunda bakanların Yüce Divan’a gönderilmemesi yönünde karar çıktı. Ancak AK Parti içinde 50 milletvekilinin Yüce Divan’a gitsinler yönünde oy kullanması dikkat çekti.
16) 17 Aralık soruşturmasında ele geçen paralar ne oldu?
Önce bu paralar polise ait, polis koydu iddiası ortaya atıldı. Ancak soruşturma kapatıldıktan sonra paralar yasal faizi ile birlikte Zarrab ve bakan oğullarına iade edildi.
17) 17 Aralık ile ilgili medya ne yaptı?
Havuz medyası haberleri görmedi. Daha sonra “yedirmeyiz”, “inlerine ineceğiz,” hükümete darbe” manşetleri ile çıktı. Ancak tapelerin internet ortamında izlenmesine mani olamadı. Özellikle “sıfırlama” tapesi olarak bilinen Erdoğan ile oğlu Bilal arasındaki konuşma büyük ilgi çekti. Hemen akabinde konu ile ilgili haberlere yayın yasağı getirildi. Twitter kapatıldı.
KARSIGAZETE.COM.TR