Hürriyet gazetesi yazarı Gülse Birsel bugünkü yazısında Aziz Sancar’ın başarısını ve ülkedeki ‘’ruhi iklimi’’ kaleme aldı.
Yazısında Sancar'ın kişiliği ve söylemlerine değinen Birsel, "Bilimsel çalışmaları ve Nobel gururumuz yanında, bunlar için de çok teşekkürler" dedi.
İşte o yazı…
Oksijen gibi geldi valla...
-Yıllardır Amerika’da olduğu halde Türk vatandaşlığını koruduğu için.
-Cumhuriyet’in kazanımlarından her fırsatta bahsettiği için.
-Önem verdiği değerlerden biri “çok çalışmak” olduğu için.
-Nobel sertifikası ve madalyasını 19 Mayıs’ta Anıtkabir’e teslim edeceği ve böylece sembolik olarak başarısında Cumhuriyet kazanımlarının ve Atatürk’ün de payı olduğu mesajını verdiği için.
-Hatta “Bu Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in madalyasıdır” diyecek kadar zarif, değerbilir ve alçakgönüllü olduğu için.
-Atatürk hayranı, cumhuriyetçi bir Türk vatandaşı olarak bu tavrını siyasi taraflık haline getirmeyip, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’nın davetini reddetmediği, gidip tebriki zarafetle kabul ettiği için.
-“Madalyayı 19 Mayıs’ta Allah kısmet ederse Anıtkabir’e koyacağız” diyerek (aksini iddia edenlere inat) hem inançlı hem Atatürkçü ve laik olunabileceğini, aslında Türkiye’nin çoğunluğunun böyle olduğunu hatırlattığı için.
-“Etnisitesi nedir” diye tutturup bu konudan polemik çıkarma çabasındakilerin tuzağına düşmediği için.
-Yani özlediğimiz, kaybetmekte olduğumuz, birilerinin kaybedelim diye her gün mesai harcadığı tüm fevkaladelikleri hatırlattığı ve ne kadar özlediğimizi hissettirdiği için...
Bilimsel çalışmaları ve Nobel gururumuz yanında, bunlar için de çok teşekkürler
Aziz Sancar Hocam.
Adana’da ‘Kebap ve Şalgam Festivali’ni pompalı tüfekliler basıp içki içenlere saldırdı!
Yine Adana’da, kardeşi dayak yedi diye bir pompalı tüfekli okul basıp öğrencilere ateş etti.
Konu Adana değil, Adana canımız. Konu ülkedeki ruhi iklim. Tüfekli, döner bıçaklı, sopalı magandalar altın devirlerini yaşıyor!
Siyasetin bakışı ve dili bunları neredeyse meşru hale getiriyor! Üzerine koy bir de adalete güvensizliği.
Bir zamanlar “Batılı olalım”, yakın dönemde “Doğulu köklerimize dönelim” derken, şimdi ‘Vahşi Batı’ya dönüşüyoruz!
Kanun ve polis tarafsızlığını kaybetti algısı yükseldikçe (ki haksız bir algı değil) ceza mekanizmasına güven de, ondan korku da kalmıyor. Küfür eden, iftira atan, sopayla saldıran, kendini güçlü tarafta hissediyorsa bu zorbalığı hak olarak görüyor! Cahillik, kabalık, şiddet, Türkiye tarihinde ilk kez yükselen değer!
Zarafet, tahammül, incelik, empati yok oluyor. “Asarız keseriz”de kimliğini bulan genç, fanatik kalabalıklar yetişiyor.
Gelecekte Türkiye’de en büyük sorunlardan biri, belki de Suriyeli genç göçmenlerden çok, onların da içinde büyüyeceği bu zihniyet deformasyonu olacak.
YAZIYI KAYNAĞINDAN OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ