Cumhuriyet yazarı Özgür Mumcu, MİT TIR'ları konusunu kaleme aldığı yazısında Türkeş, Türkmenler ve iktidarın söylemleri karşılaştırdı.
İşte Mumcu'nun o yazısı...
“Şirin: ... Ne yaptınız durumlar nasıl şeyde?
Orli: İyi sayılır kötü yani. Kötü.
Şirin: Peki nasıl oraya kadar gelmişler, kimsenin haberi yok mu ya?
Orli: Haberleri var da millet şey etmiyor. Çatıştılar geldi oraya. Şimdi bir daha çatıştılar geri çevirdiler. (...) Sağa sola zahira (mermi) geziyoruz yani yoktur. Kimse vermiyor. Yani haber olmuyor değil, haberi oluyor. Görüyon adam bir adım adım nasıl geliyor, görüyon kendini ama seslenemiyorsun kendine.
Şirin: Hani Ansar’ın (Ansar El İslam Örgütü) aldığı o silahlar... Hani Ansar’ın o kadar aldığı şeyler.
Orli: Valla ben bilmem onu. Ansar’a verene soracaksın onu. A..na koyduğumun o.... pu çocukları, onu Ansar’a soracaksın ahbap bana değil.”
Film senaryosu işine girmedim ve gazeteye yanlışlıkla üzerinde çalıştığım bir senaryo taslağındaki diyaloğu göndermedim. Bu okuduklarınız bu senenin şubat ayında Cumhuriyet’te Ahmet Şık imzasıyla yayımlanan haberden.
Şirin, Suriye Türkleri Derneği Başkanı Ahmet Şirin, Orli ise Suriye Türkmen Kitlesi Derneği yöneticilerinden Ayhan Orli. Esad rejimine karşı savaşan Türkmenlerin vaziyetini konuşuyorlar. Bu konuşmalara gizli kapaklı mı ulaşıldı? Üst akıl mı verdi haber yapılsın diye? Hayır.
Niğde, Ulukışla’da hâlâ gizemini koruyan bir IŞİD saldırısı gerçekleşmişti. O dava dosyasında telefon dinlemeleri de var. Bu kayıtlar dava dosyasından. İş güzârlar terini soğutsun. Kaynak aleni ve yasal.
Orli ve Şirin’in konuşması MİT TIR’larının durdurulmasından üç ay sonraki bir çatışma hakkında. Malum TIR’lar geçici bir süre durduruluyor ve sonra tepeden müdahale sonucunda Suriye’ye gidiyor. İktidar, TIR’ların Türkmenlere gittiğini söylüyor.
Bu diyalogdaki Şirin ve Orli, Türkmenlerin yöneticilerinden. Öyle ki Ayhan Orli’nin kardeşi Adil Orli, Türkmen Dağ Şehitleri Birliği’nin bir komutanı. Sahadan aldıkları bilgiler ilk elden. Ne diyorlar TIR’lar Suriye’ye geçtikten üç ay sonra?
Cephaneleri bitmiş. Kimse vermiyor. Nereye gitmiş cephane? Orli ve Şirin’e bakılırsa Ansar el İslam örgütüne. Kim bu Ansar el İslam örgütü? Başlangıçta El Kaide bağlantılı. Birleşmiş Milletler terör listesinde. 2014’te ise IŞİD’e katılmayı tercih etmiş.
Tuğrul Türkeş, televizyonda canlı yayında “Vallahi de billahi de o TIR’lar Türkmenler’e gitmedi” diye yeminler içerken Türkmenlerle irtibatta olduklarını, o sebeple bu kadar kendinden emin olduğunu söylüyordu. Dava dosyasındaki kayıtlar da Türkeş’i doğruluyor.
Suriye’deki Türkmenlerin liderleri neden cephanenin Ansar el İslam örgütüne gittiğini söylüyor? Tuğrul Türkeş neden TIR’lar Türkmenlere gitmedi dedi?
Yine aynı dava dosyasındaki kayıtlarda Kesap’taki bir çatışmada cihatçı örgütlere destek için, o örgütlerden alınan koordinatlara top atışı yapılmasından şimdilik bahsetmeyelim.
Fakat, iktidarın “Suriye Türkmenlerinin yöneticileri yalancı, ne demek mühimmat BM terör listesindeki örgüte gitti” demeleri gerekmez mi?
Yine aynı iktidarın “Tuğrul Türkeş bir müfteridir, ne demek o TIR’lar Türkmenlere gitmedi” demesi icap etmez mi?
Bu hikâyede bir yalancı var. Ya iktidar, ya Türkmenler, ya Tuğrul Türkeş. Bu hikâyede yalancı olmayan iki kişi var. Can Dündar ve Erdem Gül.
Bu aralar milliyetçilik rüzgârları yeniden sert esiyor. Hadi ben de modaya uyayım ve bir ülkücü sanatçının dizelerini paylaşayım. Ne diyordu Arif Nazım:
“Taşları bağlamışlar, köpekler serbest / Eşkıya düze inmiş, yiğitler derdest.”
YAZININ HEPSİNİ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...