Gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutukluklarını hak ihlali sayan Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı yayınlandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’li bazı bakanlar tarafından sert şekilde eleştirilen AYM’nin “hak ihlali” kararının gerekçesini, YARSAV Başkanı, Anayasa Mahkemesi’nin eski Raportörü Murat Arslan değerlendirdi. “AYM, tutukluluk için ilk derece mahkemesinin gazete haberinden başka kanıt ortaya koymadığını açıkladı” diyen Arslan, oy çokluğuyla alınan karara katılmayan AYM üyelerinin karşı oy yazılarını ise “fecaat” olarak nitelendirdi.
İşte AYM kararlarının şifreleri;
TUTUKLAMA İÇİN SOMUT OLGU-KANIT YOK
Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararında, ilk derece mahkemesinin Dündar ve Gül’ü tutuklamak için ortaya sadece “gazete haberlerini” gerekçe gösterdiğine dikkat çekmiş. Bunların da Anayasa’nın 19. maddesindeki kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı yönünden tutuklama gerekçesinde kuvvetli suç şüphesini gösteren somut olguların gösterilmediğinin altını çizmiş. ”
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ KONUSUNDA MAHKEME ÖLÇÜLÜLÜKTEN GİTMİŞ
Basın ve ifade özgürlüğü konusunda ise, AYM “ölçülülük” değerlendirmesi yapmış. AYM’nin gerekçeli kararına baktığınızda, şunu görüyorsunuz; “Basın ve ifade özgürlüğüne müdahale olduğu kesin, ama ölçülü müdür, değil midir AYM onu inceliyor. Ve bu inceleme sonucunda da, “demokratik bir toplumda gerekli olmadığı ve ortaya konulan kanıtlarla tutuklamanın ölçülü olmadığı”nı söylüyor. Burada, sadece delil olarak gösterilen tutuklama gerekçelerinin, yani haberlerin, gazetecilik faaliyeti olduğunu açıkça ifade ediyor.
SORUŞTURMADAN 6 AY SONRA NE DEĞİŞTİ DE TUTUKLUYORSUN?
AYM gerekçeli kararında bir başka vurgu ise, tutuklamaların, Dündar ve Gül hakkında başlatılan soruşturmadan altı ay sonra gerçekleştirilmesi. Kararda mahkemeye, “Soruşturmayı başlatmışsın; altı ay sonra tutukluyorsun. Bu altı ayda milli güvenlik açısından ne değişti de, tutuklamaya ihtiyaç duydun” eleştirisi getiriliyor. Bu mesajla, tutuklama kararının zorlayıcı toplumsal ihtiyaçtan kaynaklanmadığı, bu nedenle “ölçüsüz” ve aynı zamanda “gereksiz” olduğu belirtiliyor.
EĞER YENİ KANIT ÇIKMAZSA, BU GEREKÇE DAVANIN ESASINI DA ÇÜRÜTÜR
AYM, Dündar ve Gül’ün tutuklanması için ortaya konulan “somut olgu”/kanıtları, tutukluluk için bile yeterli görmediğini ifade ediyor. Eğer mahkeme sürecinde, işlendiği iddia edilen suça ilişkin yeni kanıt ortaya konulmazsa, davanın esasını da çürütür. Tutuklama için ölçüsüz görülen olgular, mahkumiyet için öncelikle ölçüsüzdür.
KARŞI OY YAZILARI FECAAT
AYM’nin tutukluluk hak ihlalidir kararına katılmayan üyelerinin karşı oy yazıları tam bir fecaat. Karşı oy yazılarında tamamen milli güvenlik vurgusu yapılmış. Modern demokratik hukuk devletlerinde aşılmış bulunan özgürlük/güvenlik dengesinde, karşı oy yazan üyeler tercihlerini güvenlik açısından kullanmışlar. Belli ki, eski dönemlerin “güvenlik paradigmaları” ile hareket edip, özgürlükleri öteliyorlar. Bu, 21.yüzyılda modern hukuk devleti açısından son derece sakıncalı bir durumdur. Ülkenin özgürlük yönündeki gidişine karşı da son derece korkutucudur.
AYM, GEREKÇEYİ YAZARKEN RAHAT OLMADIĞINI GÖSTERMİŞ
AYM’nin Dündar-Gül tutukluluk başvurusuna ilişkin gerekçeli kararına bakınca, şu da dikkat çekiyor; Mahkeme normalde rahatça verebileceği bir kararda, dış etkenlerden bağımsız, rahat bir karar yazım süreci geçirmediği anlaşılıyor. Kararın her cümlesinde, Mahkeme’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer siyasiler tarafından kendisine getirilen eleştirilere yanıt verme ihtiyacı duyduğu görülüyor. Her aşamada, suçlamalara cevap verme ihtiyacı hissetmiş. Bu da üzerindeki baskının büyüklüğünü gösteriyor.
Kaynak: sozcu.com.tr / Zeynep Gürcanlı