Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "gerçek anlamda" işleyen bir hukuk devleti olmadan, ileri bir ekonomiye geçmenin mümkün olmadığını vurguladı.
Yolsuzluk operasyonu sonrasında tutuklanan polisler için yaşanan tahliye krizi sonrasında Ali Babacan'dan yeni bir çıkış geldi.
Babacan, Türkiye İhracatçılar Meclisi, Akbank ve Doğuş Grubu’nun desteğiyle düzenlenen, “Kritik Eşik: Açılım ve Dönüşüm Zamanı” konulu "Forum İstanbul Yüzyıl Konferansları"nın açılış konuşmasını yaptı.
"HUKUK DEVLETİ OLMAYAN BİR ÜLKEDE EKONOMİ MÜMKÜN DEĞİLDİR"
Konferans'a Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil ve Doğuş Grubu CEO’su Hüsnü Akhan'ın yanı sıra iş dünyasından bir çok isim katıldı.
Konuşmasında, Türkiye’nin iyi işleyen bir yargı sistemine ihtiyacı olduğunu ifade eden Babacan, “Türkiye’de hukuk güvenliği, hukuki güvenlik olmazsa olmaz bir unsur.Gerçek anlamda işleyen bir hukuk devleti olmadan ileri bir ekonomi mümkün değil. Demokrasinin dahi sıhhatli işlemesi mümkün değil.
Sağlam bir hukuk sistemine sahip olduktan sonra ancak o ülkede ancak demokrasi ve demokratik mekanizmalar sıhhatli işleyebilir. Aksi halde yol kazaları meydana gelebilir” dedi.
Yeni yargı reformunun Türkiye için "son derece" önemli olduğuna dikkat çeken Babacan, “Hızlı, tutarlı ve güvenilir kararlar alan bir yargı sistemi… Bağımsız çalışan ama bağımsız olduğu kadar da tarafsız işleyen bir yargı sistemi" dedi ve şunları söyledi:
"Hiçbir etki altında kalmadan sadece uluslararası, evrensel hukuk normlarını baz alan, anayasayı, kendi yasalarımızı baz alan ve hür vicdanı baz alan bir yargı sitemi.
"HER HAFTA BAŞKA BİR YARGI KRİZİYLE UĞRAŞIYORUZ MALESEF"
Bunu gerçekleştirdiğimiz anda işte sağlam bir demokrasinin de, ekonominin de temeli atmış oluyorsunuz. Şu anda sorunlarımız var.
Her hafta başka bir yargı kriziyle maalesef uğraşmak zorunda kalıyoruz ve böylesine sıkıntılı bir yargı yapısıyla demokrasimizin de sıhhatli işlemesi mümkün olmaz, ekonomimizin de ileri bir ekonomi olması mümkün olmaz.
Bunun da farkında olmamız lazım. Dolayısıyla her türlü ideolojik, farklı perspektiflerden arındırılmış, evrensel normlara uygun bir yargı sistemi Türkiye’de inşa etmemiz, bu ülke açısından son derece önemli, önümüzde ki dönemde.”
"G20 SİYASİ KONULARA DA GİRMELİ"
Konuşmasında G20’nin işleyişi konularına da değinen Bababcan, G20'nin siyasi konulara da girmesini istediklerini belirterek, “Yani G20 dış politika, uluslararası güvenlik konuları gibi pek çok konuyu konuşmalı. Temsil gücü yüksek her bir ortak nokta dünya için çok kıymetli olacaktır.
Fakat bazı ülkeler Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni zayıflatacağı endişesiyle ve güvenlik konseyinin dünya sistemindeki konumunu bir bakıma sulandıracağı endişesiyle bunu pek istemiyor" dedi ve şöyle devam etti:
" ÜLKE İSMİ VERMEYEYİM AMA..."
"Ülke ismi vermeyeyim ama G20’nin konulara girmesini en çok şiddetli karşı çıkan ülkenin dönem başkanlığı yaptığı yıl bir akşam yemeği boyunca liderler tamamen Suriye krizini tartıştı.
Konu o kadar önemli ve o kadar gündemdeydi ki, bu kadar liderin bir araya gelip de böylesine önemli bir konuyu gündeme almaması düşünülemeyeceği için bir gece boyunca konu Suriye oldu.
Dolayısıyla bu dönemde bizim bu konudaki çabamız devam edecek. Nasıl G20’nin liderler zirvesi olması için bir çabamız olduysa zamanında, ancak kriz gelip vurduğunda G20 liderler seviyesine çıktı. Şimdi ekonomik ve finansal çerçeveden siyasi çerçeveye de G20’nin mutlaka ulaşması gerekiyor; bu bir ihtiyaç.”