HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’un AKP’ye katılmasından sonra, il binasını kapatıp önce MHP’ye, bir süre sonra da AKP’ye geçen Avukat Ali Aktaş, bir süredir AKP’ye veryansın ediyor. Kapanan HAS Parti’nin eski il başkanı, sonradan AKP’li Aktaş, İsrail’le anlaşma yapılması üzerine başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, hükümete ve bazı din adamlarına zehir zemberek ifadelerle yüklendi. Erdoğan için “Demirel’in dindar versiyonu”, AKP kadroları için de “Neo-İttihatçı ekip” diyen Aktaş, “İsrail ile uzlaşmayı ‘muhtaçlık tezi’ ile yutturmaya kalkan Erdoğan’a ‘dur bi dakka’ demenin tam zamanıdır. 2 ay önce biri ‘İsrail’e ihtiyacımız var’ dese ne İsrail uşaklığı kalırdı, ne paralelliği, ne de hainliği. Erdoğan deyince bön olup sustular” dedi.
 
'FASON İSLAMCI'
 
Erdoğan’ın Gazze’yle ilgili ‘ambargo kaldırılacak şartını, “Ablukadan değil ambargodan söz ediyor” diye özetleyen Ali Aktaş, “Hapisteki adamı beslemeyi bize başarı diye sunacak bu gidişle. Bizi aldatan bizden değildir. Siz bizden zannetmeye ve susmaya devam etseniz de hakikat değişmez. Suriye politikasının feci sonuçlarından biri de İsrail’e yaltaklanmak oldu. Bu Neo-İttihatçı ekibin ülkemize maliyeti çok ağır olacak. Bu Neo-İttihatçı ekip sayesinde Türkiye ya ‘2. Çaldıran’a ya da ‘3.Cihan Harbi’ne dahil edilirse o zaman habire dizimizi dövüp duracağız. Tayyip Erdoğan, Özgür Kudüs’ün yolunu açacak diye beklerken bize Tel Aviv’in yolunu açtı. Bu ahlaksız tercihi kabul edene yazıklar olun. Fason İslamcıların bizi getirdiği bu aşamayı reddediyorum” ifadelerini kullandı.
 
ERDOĞAN İLKESİZ BİR POLİTAKACI
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Demirel’in ‘dün dündür’ sözüne örnek olabilecek onlarca sözü olduğunu ileri süren Aktaş, “Tayyip Erdoğan, Süleyman Demirel gibi pragmatik ve ilkesiz bir politikacı. Artık buna hiç şüphem kalmadı. Tıpkı Demirel gibi o an neye ihtiyacı varsa, seçmeni nasıl kandırabilecekse onu söyleyiveriyor. Muhafazakarların, dindarları, İslamcıları getirdiği rezil yer; ‘İsrail’e ihtiyacımız var’ durağı oldu. Erdoğan’ın İsrail’e ihtiyacı olmalı. Tayyip Erdoğan iktidarını sürdürmek için İsrail’le, AB’yle, ABD’yle kanka olmaya karar verdi demek ki. Utanmadan “bu işler bağırmak çağırmakla olmaz” demiş bir de. Erdoğan’ın ‘dik duran lider’ imajı sadece imal edilmiş imajdan ibaret. ‘Duvara toslattığı’ İslamcı siyaset seçeneğini ‘İsrail’e muhtaçlık teziyle’ tümüyle betona gömmeye memur gibi hareket ediyor. ‘One minute Mr. Erdoğan’, ‘Durun bi dakka Tayyip bey’, “Yetti gari Tayyip abi’. Birini seç beğen. ‘İsrail’e muhtaçlık tezini’ reddet!” çağrısı yaptı.
 
'NUMAN BEYE SÖVSEM ZERRE CANIM YANMAZ'
 
AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in “İsrail’e ihtiyacımız var” şeklindeki açıklamasına da ateş püsküren Ali Aktaş, “Filistinlileri daha fazla öldürsünler, ümmet coğrafyasının ortasındaki çıban daha çok büyüsün diye mi? Mavi Marmara şehitlerinden bari utansaydın o rezil lafı ederken” şeklinde tepki gösterdi. HAS Parti’yi bırakıp AKP’ye giden Numan Kurtulmuş için de, “Şu dakika oturup Numan beye sövsem zerre canım acımaz” diye yazan Ali Aktaş’ın kızgınlığından son günlerde İran’a karşı sert sözler kullanan İhsan Şenocak, Ebubekir Sifil gibi din adamları da nasibini aldı. Söz konusu din adamlarını “mezhepçi faşizm ve etnik milliyetçilikle” suçlayan Aktaş, “Bu ulu hocalar bizi düşünce ve söz üretmekten çok kin ve şiddet üretmeye çağırıyor. Ey ulu hocalar, bize nefreti öğütlemeyiniz. Geçmişin kanlı davalarını sürdürmek ve bizi birbirimize kinlendirmek yerine bize geleceğe dair ufuk açıcı sözler söyleyiniz” diye seslendi.
 
ANKARA’NIN DEHLİZLERİ
 
İslam dünyasındaki mezhepçilik ve ırkçılık gibi sorunların temelinde hukuksuzluğun yattığını belirten Aktaş, “Birlikte yaşama hukukunu inşa edemedik. Hukuk üretemezsek Şii ve Sünni ruhbanlar yaralarımızı kaşımaya, siyasetçilerse bu yaralar üzerinden iktidar tahkim etmeye devam edecekler. Oturup ‘birlikte yaşama hukuku’ inşa edelim. Mehdi gelmeyecek. 12’nci İmam da gelmeyecek. Aklımızı başımıza almazsak bize acı, kan ve gözyaşı gözüküyor. Böyle gidersek birbirimizi yiyeceğiz. Bir adamın sabahtan akşama kadar mezhepçi bir dille nefret aşılamasının ya psikolojik izahı olur, ya da o adam örgütlü bir çabanın memurudur.  Bu işi planlayanlar, projeksiyonu yapanlar değişik kişilerle onların zaaflarına göre temas ediyor olmalı. Topu birlikte aynı hizmeti görüyor. Ya Ankara’nın derin dehlizlerinde kotarılan ya da dışarıdan bir projeksiyonun ürünü bu propaganda. Ya MİT’in ya da başka ajansın teması var. Dilinizi ve kalbinizi iyice köpürtülen mezhepçi faşizmden uzak tutmazsanız bir adım sonrasında sizden elinizi kana bulamanızı isteyecek” dedi.

Kaynak: antalyakorfez.com / İdris Özyol