Kılıçdaroğlu, “Bir kişinin arzusuna göre rejim değişmez ve parlamento da bir kişinin asla ve asla tutsağı olamaz” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parlamenter sistemi çalışamaz hale getirenin 12 Eylül darbe hukuku olduğunu ve darbe yasalarının değişmesi gerektiğini belirterek, “Bir kişinin arzusuna göre rejim değişmez ve parlamento da bir kişinin asla ve asla tutsağı olamaz” dedi.
Kılıçdaroğlu, NTV özel yayınında soruları yanıtladı. Yeni anayasa ve başkanlık sistemi tartışmalarını değerlendiren Kılıçdaroğlu, uygulamada sorunlar olduğunu ancak sistemi değiştirmek yerine parlamenter sistemin düzeltilmesi gerektiğini savundu. Kılıçdaroğlu, “Sayın Başbakanın kullandığını cümleye aynen katılıyorum, kötü ya da iyi yasa yoktur, kötü uygulayıcı vardır. Hiç kimseye verilmeyen bir yasama yetkisi, yargıca verilmiştir. Eğer yasada açık bir hüküm yoksa kanun koyucunun yerine koyar kendisini hakim ve kararı öyle verir. Bir ülkedeki rejim sabahtan akşama değişmez, tarihsel kökleri vardır ve sürekli kendisinin daha iyi hale getirerek sürekli gelişir.
Bizim 200 yıllık bir parlamenter deneyimizi var. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk de parlamenter sistemi benimsemiş, bir dikta, bir başkanlık yönetimi diye düşünmemiş. Hatta Kurtuluş Savaşını bile öyle yönetmiş, dolayısıyla meclise biz ‘Gazi Meclis’ diyoruz. Şimdi ‘biz bunların hepsini çöp sepetine atalım’ diyoruz. Başkanlık olsun, neden oluyor. 13 yıldır kimsenin aklında değildi ve niye birden bire oldu? Erdoğan cumhurbaşkanı seçildikten sonra, niye başkanlık sistemi olsun?” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Hitler örneğini vermesi nedeniyle de tepki gösteren Kılıçdaroğlu, “Çok talihsiz bir açıklama yaptı, Hitler örneğini verdi. Şunu acaba düşündü mü, Almanya Hitler’den sonra başkanlık sistemini terk etti, parlamenter sisteme geçti. Almanya, iki dünya savaşında da elde demediği gücü AB sürecinde elde etti, başkanlık mı var hayır, parlamenter sistem” dedi.
-HİTLER ÖRNEĞİ: “BU MU BAŞKAN OLACAK, TÜRKİYE YENİ BİR FELAKETİN İŞİNE SÜRÜKLENİR”-
Başkanlıkla ilgili Hitler Almayasının örnek verilmesinin affedilemez bir tablo olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın daha sonraki açıklamalarının ise kendisini kurtarmaya yönelik olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, “Bu aslında aklından geçen bir rejimin dillendirilmesidir. Kendisi de aynı şeyi savunuyor zaten. Örnek vereyim, anayasa ‘yargıya hiç kimse emir ve talimat veremez’ diyor, darbe anayasası. Kendisi emir ve talimat veriyor, üstelik yazı yazıyor, ‘gizli ibareli’. Açıkladım ben bu yazıyı. Bu mu başkan olacak Allah aşkına, Türkiye yeni bir felaketin işine sürüklenir” diye konuştu.
Bu örneğin demokrasi kırıntısı olan hiç kimsenin vermesinin mümkün olmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Kendi kullandığı cümleyi cumhurbaşkanlığı internet sitesinde kendisi sansürledi. O örneği vermeyecekti. Dün yine diyor ki ‘Suudi Arabistan’daki idamlar kendi iç meselesidir’ diyor. Hayır efendim, insan hakları ihlalleri evrenseldir, bütün dünyayı ilgilendirir” dedi.
-“PARLAMENTER SİSTEMİ ÇALIŞAMAZ HALE GETİREN 12 EYLÜL DARBE HUKUKUDUR”-
“Parlamenter sistemi çalıştırmayan mekanizmanın ne”, asıl tartışılması gereken konunun bu olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Biz bu sistemden memnun değiliz, düzeltelim, ‘yok yeni bir sistem kuralım.’ Nasıl kuracağız o sistemi? Henüz daha belli değil. Sayın Davutoğlu’na da sordum, ‘nedir başkanlık sistemi,’ bir çalışma yapacak, bize verecek. Belli değil ama parlamenter sistem belli, aksayan yönleri belli. Parlamenter sistemi çalışamaz hale getiren 12 Eylül darbe hukukudur. Eğer lider sultasını öngören, yüzde 10 seçim barajını öngören, milli iradenin parlamentoya sağlıklı yansımasını engelleyen düzenlemeler varsa ve biz bu yasaları değiştirmiyorsak ve şikayet ediyorsak, yasaları değiştirmek yerine, ‘yok bunları bırakalım aynen kalsın, biz yeni bir sisteme geçeyim, Türkiye’yi sadece ben yöneteyim’ bu olmaz. Sistemdeki tıkanıklığın ana noktası, can damarı kuvvetler ayrılığı ilkesinin çalışmamasıdır, çalıştırılmamasıdır. Rejimden bir şikayetimiz yok bizim, vatandaştan da bir şikayetimiz yok, gidip oyunu kullanıyor ama vatandaşa dayatılan yasalar var.”
-“VATANDAŞLAR SANA DÜNYANIN EN GÜZEL KOLTUĞUNU VERDİ, OTUR GÖREVİNİ YAP”-
Başkanlık sisteminin tamamen yapay bir tartışma olduğunu düşündüklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bugün Türkiye’nin dünya kadar sorunu var. Doğu-Güneydoğu’da kan gövdeyi götürüyor. Anayasa tartışmaları mı değerli, bu sorunu çözmek mi. Biz kalkmışız, bir kişinin keyfi olsun diye rejimi değiştireceğiz. Yeter artık yani, bu kadar olmaz ki” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Doğu-Güneydoğu’da sorunlar ortada, işsizlik sorunu var, dolar almış başını gidiyor, sanayici ne yapacağını bilmiyor, ihracat sürekli düşüyor, işsizlik artıyor vatandaşın derdi bu. Kimsenin başkanlık derdi yok. Onların istediği şu; ‘oturun adam gibi bu memleketi yönetin’, nereden çıktı başkanlık. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları sana dünyanın en güzel koltuğunu verdi. Otur görevini yap. ‘Bana verilen yetkileri kullanıyorum’ diyor, sana verilen yetkilerin ötesini kullanıyorsun, sen anayasayı ihlal ediyorsun, tarafsızlığı ihlal ediyorsun, namusun ve şerefin üzerine yemin ettin sen. Biz bunu hatırlatıyoruz. Cumhurbaşkanları fazla konuşmaz, yerinde ve zamanında konuşur. Rusya krizinde eğer Erdoğan konuşmasaydı, bütün açıklamaları Davutoğlu yapsaydı, bugün Rusya’yla ilişkileri düzeltecek aktör Erdoğan olabilirdi. Şimdi adam arıyorlar, kimi araya koysak diye” diye konuştu.
-“HDP ‘BİZE ÖZERKLİK SÖZÜ VERİLDİ’ DEDİ, YALANLAMADILAR”-
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken’in “bize özerklik sözü verildi” dediğini bu konuda AK Parti kanadından herhangi yalanlama gelmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Biz buradan AK Parti yetkilerine soralım, İdris Baluken’i yalanlıyor musunuz, yalanlamıyor musunuz diye. Özerklik sözü verdiyseniz, bu sözü nasıl ve hangi gerekçe ile verdiniz, ben bunu öğrenmek isterim. Sayın Pervin Buldan tarafından daha öncede bir açıklama yapılmıştı, ‘Hükümet biz iki konuda söz verdi, birisi de özerklik’ diyor. O da yalanlanmadı. HDP bir şey söyledi zaman hükümetin yalanlayacak bir tablosu varsa hemen hepsi yalanlıyorlar ama bunu zinhar kimse ağzına almıyor, ‘siz doğruyu söylemiyorsunuz’ demiyorlar. Biz de merak ediyoruz. Onun için soruyorum” dedi.
Bu ifadelerin sıradan olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, “Dolmabahçe’de yapılan görüşmeler, en son DTK’nın yaptığı açıklamalarla uyuşabilir ve onun alt açılımları büyük ölçüde orada yer aldı. Sorun şu, neden siz orada bir araya geldiniz ve neden bir süre sonra masa devrildi, bunu kimse bize açıklamadı. Defalarca söyledim, halka izah edemeyeceğiniz vaatlerde bulunmayacaksınız demiştim. Şimdi halka izah edemeyecekleri vaatlerde bulundular, geri adım atıyorlar. Karşı taraf konuşuyor bunlar o konuda sessizliklerini koruyorlar” diye konuştu.
-“BAŞKANLIK SİSTEMİNİ ÇÖZÜMSÜZLÜK İÇİN GETİRİYORLAR”-
Kılıçdaroğlu, yeni anayasa çalışmaları konusunda bir başka soru üzerine de, “Başkanlık sistemini çözümsüzlük için getiriyorsunuz, getirmeyin bunu. Bir daha şikayet etmesinler, ‘bu rejim, bu düzen çalışmıyor’ demesinler diye, kardeşim 12 Eylül darbe hukukunu getir, parlamentoyu çalıştıracağız.. Sayın Cumhurbaşkanı anayasal sınırları içine çekilecek. Sayın Davutoğlu’na söyledim cumhurbaşkanına verilen yetkiler fazladır bunların azaltılması lazım dedim. Orası temsili bir makamdır” dedi.
“Eskiden olduğu gibi meclisin seçtiği sembolik cumhurbaşkanı sistemine mi dönülsün?” sorusuna da Kılıçdaroğlu, “O da tartışılabilir. Parlamenter sistemi güçlendirmemiz lazım bizim. Yetkiler Kenan Evren’e göre verildi. Kenan Evren’den şikayetçi değiller miydi? Kaldıralım yetkileri. Şimdi hem Kenan Evren’e ‘darbeci’ diyeceksin sonra ‘bu yetkiler bana az geliyor biraz daha verin diyeceksiniz’ bu olmaz. Halkın doğrudan seçtiği parlamenter sistemler de vardır, buna da bir itirazımız yok. Halk seçmiştir, anayasal sınırlar içinde görevini yap Sayın Cumhurbaşkanı, burdur. O hukuka uymazsa sen vatandaşa nasıl diyeceksiniz ‘sen hukuka kanunlara uy’ diye” değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın başkanlıkta ısrar etmesinin aslında “Davutoğlu ve arkadaşlarının çalışmadığının” kanıtı olduğunu ifade ederek, “Diyor ki ‘Bunlar çalışmıyor, bunlar ülkeyi yönetemiyorlar, lütfen yetkileri bana verin ben yöneteceğim’. Bugün Sayın Başbakana bilgi vermeden Cumhurbaşkanına doğrudan bilgi veren bürokratlar, bakanlar var. Böyle bir tablo Türkiye’de hiç yaşanmadı” dedi.
-“DARBE YASALARINI DEĞİŞTİRDİĞİMİZ ZAMAN KİMSENİN AKLINA BAŞKANLIK GELMEYECEK”-
Kılıçdaroğlu, “Sayın Başbakan, ‘kuvvetler ilkesinin esas alındığı, hak ve hürriyetlerin tamamen teminat altına alındığı demokratik bir başkanlık sistemi’ diyor. Bu tanımın içeriğine itirazınız var mı?” sorusu üzerine ise, şöyle konuştu:
“Tanımın içeriği güzel ama aynısı parlamenter sistemde de yapabiliriz. Demokratik bir başkanlık sistemi diyor, çok güzel getirsinler darbe yasalarının hepsini değiştirelim ondan sonra da oturalım başkanlık sistemini tartışalım. Darbe yasalarının tamamını değiştirelim, bunları değiştirdiğimiz zaman göreceksiniz hiç kimsenin aklına başkanlık diye bir sistem gelmeyecek. Herkes diyecek ki ‘ne kadar güzel’. Sayın Davutoğlu’na dedim ki ‘siz darbe anayasası diyorsunuz. Burada diyor ki, ‘herkes önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü yapabilir.’ Şimdi iki kişi bile yan yana gezemiyor. Peki buna anayasa mı engel? Kim engel, 12 Eylül darbe hukuku ve sizin tahkim ettiğiniz darbe hukuku buna engel. Bunu gelin değiştirelim, üstelik bu bir kanun. Hem demokrasiden söz edeceksiniz hem bunu görmeyeceksiniz. Bunu görmüyorsanız, siz bir kişiye endeksli rejim oluşturmaya çalışıyorsunuz. Sorun bu.”
-“ERDOĞAN OLAYI KİŞİSEL OLARAK GÖRÜYOR”-
“Siz başkanlık sistemine mi karşısınız yoksa Erdoğan’ın şahsına mı karşısınız” soruna da Kılıçdaroğlu, “Biz başkanlık sistemine karşıyız, Sayın Erdoğan’ın şahsına yani bunu biz kişisel olay olarak görmüyoruz ama o kişisel olay olarak görüyor. Zaten sorunumuz da orada. Biz Sayın Cumhurbaşkanı, anayasal sınırlar içerisinde kaldığı sürece, ettiği yemine sadık kaldığı sürece bizim bir sorunumuz yok. Sayın Erdoğan’ı vatandaşımız seçmiştir. Ne zamanki anayasal sınırları dışına çıktı, en sert şekilde, onun anlayacağı dilden eleştirdim. Hala aynı tutumu takınırsanız eleştirinin dozunu artırarak devam edeceğim, dedim” yanıtını verdi.
Kılıçdaroğlu, kurulacak anayasa komisyonunda başkanlık meselesiyle birlikte bir tıkanma yaşanması durumunda ne olacağının sorulması üzerine de, “Bir kişi parlamentoya dayatmada bulunamaz. Parlamento, kendi özgür iradesine göre çalışır ve karar alır. Bir kişinin arzusuna göre rejim değişmez ve parlamentoda bir kişinin asla ve asla tutsağı olamaz” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Salt anayasa tartışmaları değil, 12 Eylül darbe hukuku, bu komisyon öyle kurulacak. Başbakana da söyledim, sadece anayasa değil 12 Eylül darbe hukukunu da değiştirmemiz lazım. Sayın Başbakan bununla ilgili bir tarama yapacaklarını da söyledi. Bekliyoruz taramayı yapsınlar, o da bu komisyona gelecek. Belki biz anayasa değişiklilerinden önce darbe hukukunu değiştireceğiz. Sayın Başbakan’a söyledim, bu konuda bizim hazırlıklarımız var, arzu ederseniz size, arzu ederseniz grup başkanvekillerine, bir bakana veya meclis başkanlığından kanun teklifi halinde sağlayabilirsiniz” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sadece HDP’lilerle ilgili bir dokunulmazlık dosyasını doğru bulmadığını ifade ederek, “Dokunulmazlıkların konjonktürel olarak kullanılması asla doğru değil. ‘Ben Ali’ye kızdım, dokunulmazlığını kaldırayım, Veli çok iyi bir adam, onun dokunulmazlığı kalsın.’ Çifte standart olmaz. Dokunulmazlıkları ya kaldırırsınız ya objektif bir kural getirirsiniz o kurala göre hareket edersiniz. Biz, kürsü dokunulmazlığı hariç, diğer dokunulmazlıkların kaldırılmasını isteriz” dedi.
Terör konusunda Kılıçdaroğlu, sorunun çözüm adresinin TBMM olduğunu vurgulayarak, sorunun çözümü konusunda hükumetin samimi olmadığını, iç politikada bir malzeme olarak kullandığını ifade etti. CHP’nin en başından beri parlamentoda komisyon kurulması teklifinde bulunduğunu ancak kabul edilmediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, “CHP elini taşın altına koymuyor” eleştirilerinin ise bir algı olduğunu, şu anda bunun kalmadığını ifade etti.
Zihinsel bir kopuşun felaket olacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Artık insanlar şunu düşünmeye başladılar, ‘Biz Kürt olduğumuz için bunlar bize yapılıyor.’ Sivillerin, kadınların ölmesi... Şu anda karların altında cesetler varmış galiba, onu söylediler, bu cesetlerin alınamadığını ve ‘bunların alınması için mutlaka devreye girin, gidin, konuşun’ diye. Biz arkadaşlarımıza söyledik, bakın bakalım gerçekten cesetler var mı? Varsa bu cesetler neden alınamıyor? Çürüyecek orada, caddenin, sokağın ortası veya bir duvarın dibinde. Bunların olmaması lazım. Eğer bir ceset var ve hala gidip alınamıyorsa, sormak lazım güvenlik güçleri ne yapıyor acaba? Beyaz bayraklı insanlar, bunlar doğru değil” diye konuştu.
-“BAŞBAKANIN HDP İLE GÖRÜŞMESİNİ İPTAL ETMESİNİN DOĞRU DEĞİL”-
Kılıçdaroğlu, “AK Parti ile HDP arasında, CHP’nin bir arabuluculuk yapıp yapmayacağı” sorusuna, Başbakan Davutoğlu’nun, bir HDP milletvekilinin kullandığı “Gelip, çay içip giderler” sözünü gerekçe göstererek, HDP ile görüşmesini iptal etmesinin doğru olmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, “O partiden bir milletvekili çıkar bir şey söyleyebilir ama sizin muhatabınız milletvekili değil ki o partinin genel başkanı. Genel başkanla görüşürken gerekirse dersiniz, ‘neden sizin milletvekiliniz böyle bir cümle kullandı’ dersiniz. Şimdi o cümleyi gerekçe gösterip görüşmeleri tıkamak… Onlar da üye verecekler şimdi, ne diyecek? Vermezlerse nasıl olacak? Nasıl bir uzlaşma komisyonu bu, baştan sakatlanan” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Başbakan’ın üslup nedeniyle görüşmeyi iptal ettiğinin söylenmesi üzerine, “Siyasetçi en ağır eleştirilere tahammül etmek zorundadır. Yoksa senin ne işin var orada. Hakaret içeriyorsa tamam ama içermediği sürece eleştiri olabilir. Temaslarının kesildiğini de sanmıyorum, bazı görüşmelerin yapıldığını, arka kapı diplomasinin çalıştığını biliyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu, “CHP’nin dokunulmazlıklar konusundaki tavrının ne olacağı” sorusuna, şu yanıtı verdi:
“Dokunulmazlıkların konjonktürel olarak kullanılması asla doğru değil. ‘Ben Ali’ye kızdım, dokunulmazlığını kaldırayım, Veli çok iyi bir adam, onun dokunulmazlığı kalsın.’ Çifte standart olmaz siyasette. Hele devlet yönetiminde çifte standart hiç olmaz. Dokunulmazlıkları ya kaldırırsınız ya objektif bir kural getirirsiniz o kurala göre hareket edersiniz. Biz, kürsü dokunulmazlığı hariç, diğer dokunulmazlıkların kaldırılmasını isteriz. HDP’lilerle ilgili dosya geldiğinde doğru bulmam. Bu çerçevede bir dokunulmazlık düzenlemesi gelir, hepsi kalkar dokunulmazlıkların. Yoksa ‘şunun geldi dokunulmazlığı kabul edelim, bunun için geldi reddedelim’ bu doğru değil.”
-“DTK’NIN ÖZERKLİK AÇIKLAMASINI ASLA DOĞRU BULMUYORUZ”
CHP’nin “yerel yönetimler özerklik şartını” kabul ettiğini ancak HDP’nin istediğinin bölgesel özerklik ve bölgeye yönelik özel statü olduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Yerel yönetimler özerklik şartı Türkiye’nin bütün bölgelerini kapsıyor. Diyarbakır Belediyesi de, Trabzon Belediyesi de, İzmir Belediyesi de aynı hukuka tabi olacak, yani hukuk kendi içinde bütünlüğünü koruyacak. Onlar öz savunma filan istiyorlar, biz buna da karşıyız. Devletin silahlı güçleri var zaten. Yerel yönetimler elbette güçlendirilsin, gelir kaynakları açısından, diğer açıdan güçlendirilsin. Özerklik deyince hemen ülkenin bölündüğü şeklinde bir algı çıkıyor ortaya. Tabi bölgesel özerkliği doğru bulmuyoruz, yani bir ve ya birden fazla ilin bir araya geldiği bir tanımlama yapılıyor. Bunu doğru bulmuyoruz. (DTK’nın açıkladığı şekli) asla doğru bulmuyoruz.”
Belediyelerin, 1930’lu yıllarda çıkarılan kanunla bugüne kadar idari ve mali açılardan özerk olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, ancak belediyelerin merkezi yönetimin denetimine tabi olduğunu, gelir kaynakları yetersizliğinden dolayı merkezi yönetime muhtaç olduklarını belirtti.
-“YÖNETİM KADEMELERİNDE DEĞİŞİM OLMASI DOĞAL”-
Kılıçdaroğlu, partisinin kurultay süreciyle ilgili “yönetimde geniş çaplı değişiklik olacağı” yönündeki haberlerin sorulması üzerine de, “Her kurultay aslında bir değişim demektir. Dolayısıyla bu kurultayda, yönetim kademelerinde değişim olması doğaldır” yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, kurultay öncesi tavrının rahat olduğunun ifade edilmesi üzerine ise, “Özel bir koltuk merakım yok. Adaylar çıkar, demokratik bir yarış olur, ben de çok mutlu olurum” dedi.
Genel başkanlığa adaylığını açıklayan İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’la ilgili bir “vefa” tartışmasının sürdüğünün belirtilmesi üzerine de Kılıçdaroğlu, “Bu sabah konuştum. Ben o tür tartışmaları doğru bulmuyorum çünkü insani olarak ilişkilerimiz yine devam ediyor. Siyaseten o kendisi genel başkanlığı daha iyi yapacağını düşünüyorsa elbette tabii böyle bir hakkı var. Yoksa ona sahip çıkıldı diye, ‘Ben bütün görüşlerimi bir tarafa bırakayım ve koşulsuz bana sahip çıkana ben de sahip çıkayım’ düşüncesi doğru değil. Bu siyasette doğru değil, insani olarak ilişkilerimiz devam ediyor. Zaman zaman gelir, uğrar, konuşuruz. Bu sabah amcası vefat etmişti, kendisine başsağlığı diledim. Diğer arkadaşlarım için de geçerli. Umut Oran için de Muharrem İnce için de geçerli. Elbette genel başkanlığa aday olmaları gibi bir hakları” diye konuştu.
-“BUGÜNE KADAR PARTİ ÖRGÜTLERİYLE İLGİLENECEK ZAMAN BULAMADIM”-
Kurultayda ağırlıklı olarak konuşmasını daha çok “demokrasi ve değişim” üzerine inşa edeceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, daha sonra da tüzük kurultayı yapılacağını ifade etti. Partinin, hem demokratikleşmesi hem de değişik kesimlerin, kadınların ve gençlerin, yönetimde yer almasının sağlanması için tüzükte düzenlemeler yapılacağını da kaydeden Kılıçdaroğlu, “Çalışırsak iktidar olmamız için hiçbir neden yok. Bu işin sihirli formülü bu. Bir kişinin, beş kişinin değil bütün örgütlerin çalışması lazım. Biz çalışma yöntemimizi de, propaganda yöntemimizi de değiştireceğiz. Ön hazırlıklarını yapıyoruz. Ben bugüne kadar parti örgütleri ile ilgilenecek hiç zaman bulamadım. Şimdi önümde bir zaman var, parti örgütlerimizle, gençlik kollarıyla, kadın kollarıyla ilgileneceğiz, onların sorunlarıyla ilgileneceği. Siyasette daha fazla yer almalarını sağlayacağız” dedi.
Kılıçdaroğlu, bu kurultayda kontenjan hakkını bir kez kullanan milletvekilinin ikinci kez kullanamayacağı konusunda da bir düzenleme getireceklerini belirtti.
-“CUMA GENELGESİ, BELLİ BİR ÇEVREYE VERİLMİŞ MESAJ”-
Cuma namazı genelgesinin anımsatılması üzerine de Kılıçdaroğlu, “Ben hiçbir zaman, ‘Sen cuma namazına gidemezsin’ diyen bir yönetici görmedim. İnsanlar gider, ibadetini yapar. Hatta her kamu kurum binasının altında mescit vardır ve insanlar gider dualarını ederler. Bunun bir siyasi malzeme yapılması doğru değil aslında. Bunun bir politik malzeme haline getirilmesi doğru değil. Cuma namazı değil sadece, diğer zamanlarda da gider ibadetini yapar gelir. İnsanlar ibadetlerini özgürce yapabilmeliler. Bizim bunu, İsrail’e karşı, ‘Biz İsrail’e muhtacız’ sözünün bir seçeneği olarak, ‘Bakın biz de bunu yapıyoruz’ denerek, bu algıyı biraz değiştirmek, daha farklı bir alana dikkat çekmek için belli bir çevreye verilmiş mesaj olarak görüyoruz” diye konuştu.
-“AKORDU BOZULMUŞ SAZ GİBİ FARKLI SESLER ÇIKIYOR”-
Kılıçdaroğlu, Suudi Arabistan-İran gerilimi konusunda ise, “Hükümetle, Dışişleri Bakanlığının farklı mesajlar vermeleri, farklı içerikler dile getirmeleri asla doğru değil. Bu da ülkeyi yöneten ekibin kendi içinde iç tutarlılığı olmadığını gösterir. Sayın Kurtulmuş idamların doğru olmadığını söylüyor, Dışişleri Bakanlığının resmi açıklaması da bu konuda hiçbir açıklama yok. Yani bir anlamda bu idamlar olabilir diyor. Akordu bozulmuş saz gibi farklı sesler çıkıyor” dedi.
Türkiye’nin tavrının ne olması gerektiğine ilişkin Kılıçdaroğlu, “Bölgede İran ve Türkiye’nin ciddi bir işbirliği gitmesi lazım. Bölgenin geleceği ve aynı zamanda hem Türkiye’nin hem İran’ın çıkarları açısından. Çatışma ortamı, bize hep kaybettirdi. Şu anda Ortadoğu’da, Suudi Arabistan ile İran arasında sorun var, bu sorunu kim çözecek? Eskiden olsaydı gözler Türkiye’ye çevrilirdi. Şimdi Türkiye, Ortadoğu’da tamamen devre dışı bırakılmış. Arap Birliği bile bizi kınadı, tarihimizde bir ilktir. Dönerken Suudi Arabistan’dan ‘Biz İsrail’e muhtacız’ diyorsunuz. Niye muhtacız biz? Niye Türkiye’yi bu hale getirdiniz? Bu bir mahkumiyettir aslında. Suriye ile ilk ilik yanlış düğmelendi” diye konuştu.