Selam Tevhid soruşturmasında dinleme kararlarına imza attıkları için Ramazan Bayramından bir gün önce açığa aldığı 49 Hakim ve savcı arasında olan Hakim Nurullah Çınar, adalet.org da bir yazı kaleme alarak, yaşanan hukuksuzlukları gün gün meslektaşları ile paylaşacağını duyurdu. 

Hakim Çınar, "Kimi meslektaşlarımızın, 49 yargı mensubunun görevden uzaklaştırılması konusunda  "dosya kapsamını bilmediklerinden dolayı" yorum yapmadıklarını beyan etmeleri, kimilerinin de bir hukukçuya yakışmayacak şekilde dedikodu yapar misali "demek ki birşey bulmuşlar" şeklinde konuşuyor olmaları, karar alma mekanizmasında bulunan etkili bir ismin "biz onların hepsini atacağız" şeklinde sözler söylediğine ilişkin duyumlar, şahsen dimdik ayakta dursam da, memleketteki yakınlarımızın gitgide artan endişeli bekleyişleri ve mağduriyetleri, savunma hakkının alabildiğince kısıtlanıp (o kadar ki, bilgi edinme talebimi HSYK Genel Sekreterliği reddetmiş, müfettiş ise belgelere erişim ve savunma için ek süre talebime cevap dahi vermemiştir) zulmün ısrarla devam ettiriliyor olması vs. karşısında, hak arama ve hukuksuzlukları gözler önüne sermek adına bugünden itibaren bir dizi yazı yazacağım" dedi.

 Çınar'ın ilk gün yayımladığı yazı şöyle: 

Kimi meslektaşlarımızın, 49 yargı mensubunun görevden uzaklaştırılması konusunda  "dosya kapsamını bilmediklerinden dolayı" yorum yapmadıklarını beyan etmeleri, kimilerinin de bir hukukçuya yakışmayacak şekilde dedikodu yapar misali "demek ki birşey bulmuşlar" şeklinde konuşuyor olmaları, karar alma mekanizmasında bulunan etkili bir ismin "biz onların hepsini atacağız" şeklinde sözler söylediğine ilişkin duyumlar, şahsen dimdik ayakta dursam da, memleketteki yakınlarımızın gitgide artan endişeli bekleyişleri ve mağduriyetleri, savunma hakkının alabildiğince kısıtlanıp (o kadar ki, bilgi edinme talebimi HSYK Genel Sekreterliği reddetmiş, müfettiş ise belgelere erişim ve savunma için ek süre talebime cevap dahi vermemiştir) zulmün ısrarla devam ettiriliyor olması vs. karşısında, hak arama ve hukuksuzlukları gözler önüne sermek adına bugünden itibaren bir dizi yazı yazacağım.

       Bilgi ve belgelere erişim hakkımız bir kısır döngü içerisinde ısrarla reddedilmiş ise de; gönderilen savunma talep yazısı ve internet ve adalet.org ortamından edindiğim bilgiler ışığında yazacağım yazılar sonunda bu soruşturmanın içeriğinin ne kadar boş, dayanaksız ve haksız olduğunu herkes görecektir. Birde dosyanın tamamına erişme imkanı verseler, o zaman iddiaları tümüyle çürütme imkanı bulacağım, ancak bildiğiniz gibi bu tür dosyaları her aşamada bağımsız yargıdan ve ilgilisinden kaçırmaktadırlar. Yazacağım yazıların dosya içeriğine uygun olmadığını düşünen ilgililer aynı ortamda bunu paylaşarak bilgi verebilir veya cevap hakkını kullanabilirler.

 Ben hiçbir suçumun olmadığına, "yapılan hukuksuzluklara, cadı avına ve çalınan minareye kılıf olarak hazırlanmış" olduğu besbelli olan "fikir ve eylem birliği" iddiasının varid olmadığına (bu iddianın bir iftira olduğuna) yüzde yüz eminim (Bu seri yazılarımda bu konudaki iftirayı da deşifre edeceğim).

EĞER BU SORUŞTURMAYI AÇANLAR VE YÜRÜTENLER DE İDDİALARINA GÜVENİYORLARSA BELGELERİ BİR AN ÖNCE GÖNDERMELERİNİ BEKLİYORUM VE KENDİLERİNE BURADAN SESLENİYORUM:

       Açığa alınma gerekçesi saydığınız belgeleri neden saklıyorsunuz? Kutsal olan savunma hakkımı kullanmama neden engel oluyorsunuz? Hukukun, adaletin, insan haklarına saygının ve silahların eşitliği prensibinin bir gereği olarak iddianızı ispat etmeniz veya en azından savunma hakkımı kullanmam için dosyadan belge göndermeniz gerekmez mi? Hakkımda verdiğiniz ve vermeyi düşündüğünüz ağır karara göre bunu istemek en doğal hakkımdır. Biliyorum ki, gerçeklerin ve yapılan kumpasın ortaya çıkmasından korkulduğu için belge gönderemezsiniz ve göndermeyeceksiniz.

ANCAK GERÇEKLERİN BİR GÜN ORTAYA ÇIKMAK GİBİ BİR HUYU OLDUĞUNA GÖRE, KAYBEDENİN KİM OLACAĞINI SİZ DAHA İYİ BİLİYORSUNUZ. FIRSAT VARKEN HUKUK VE ADALET ZEMİNİNE GERİ DÖNMEKTEN BAŞKA ÇARE VE ÇIKIŞ YOLU YOKTUR.