Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerikan yönetiminin PYD’yi desteklemesine yönelik eleştirilerinin dozu giderek yükseliyor.
KARŞI GAZETE | Analiz
Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün PYD’yi terör örgütü olarak görmediklerine dair açıklamasının ardından Erdoğan Amerika’yı 'Suriye’de akan kanın sorumlusu olmakla' suçladı.
Ancak Türkiye'nin Batılı müttefikleri Cumhurbaşkanı'nın Suriye ve PYD konusundaki sert çıkışlarından pek etkilenmişe benzemiyor. Erdoğan’ın şu anki sert çıkışlarına karşın PYD Lideri Salih Müslim'in geçtiğimiz yıllarda defalarca Türkiye’yi ziyaret ettiği ve hem Dışişleri hem de MİT bürokrasisiyle yakın temas içinde olduğu biliniyor.
PYD'Lİ MÜSLİM TÜRKİYE'Yİ YOL YAPMIŞ
Edinilen bilgiye göre PYD Lideri Salih Müslim ilk kez 2013 yılı Mayıs ayında Türkiye’ye geldi. 2014 ve 2015 yıllarında da bu ziyaretler devam etti. Sık tekrar eden ziyaretlere AKP Hükümeti tarafından büyük önem verildiği ve Müslim'in Türkiye'ye geliş gidişlerinde MİT tarafından korunduğu belirtiliyor. Müslim'in Türkiye ziyaretleri eleştirilince, Erdoğan'a yakın çevrelerin "bir dönem Barzani ve Talabani'nin görmezden gelinmesi nasıl yanlış bir politikaysa, şimdi aynı şey PYD için geçerli, PYD ile temasta yarar var" dedikleri hatırlatılıyor.
PYD LİDERİ İLE FİDAN VE SİNİRLİOĞLU GÖRÜŞMÜŞ
Türkiye’de Salih Müslim’le Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en güvendiği iki bürokrat olarak bilinen Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan görüştü. Müslim’le temasları bu isimlerin yürütmesi, görüşmelerin doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatı ve bilgisi dahilinde gerçekleştiği anlamına geliyor.
Bütün bu gerçekler, Suriye'deki reel politikle birleşince batılı ülkeler, Türkiye'nin PYD-YPG konusunda yaptığı çıkışların iç kamuoyunu etkilemeye yönelik olabileceği yargısına varıyor. Erdoğan'ın mevcut sıkıntılı zemini kendi lehine değerlendirerek, çok arzu ettiği başkanlık sistemine geçiş manivelası olarak kullanmayı planladığı konuşuluyor.
TÜRKİYE SURİYE'YE GİRER Mİ?
Beştepe Sarayı'nın emriyle PYD'ye yönelik olarak başlatılan top atışlarının (vurulan noktalarda kayda değer hasarlara neden olmasa da) Türkiye'nin Suriye’de kurulacak yapıyla ilgili söz sahibi olma beklentisiyle gerçekleştiği biliniyor. Ama bunun tamamen oyun dışı kalmak gibi bir yan etkisinin olabileceğini savunanların sayısı da az değil.
Diplomatik kaynaklar, Türkiye’nin Suriye denkleminden tamamen dışlanması halinde, Erdoğan’ın TSK'ya "Suriye’ye girin" emri verebileceğini, bunun ise Türkiye'yi gerçekten zor duruma düşüreceğini kaydediyorlar.
Erdoğan’a yakın isimlerden AKP İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ün bir televizyon programında "Suriye’ye girmeliyiz" şeklindeki açıklamaları, kamuoyunu olası bir sınır ötesi müdahaleye hazırlama amaçlı okarak değerlendiriliyor.
NATO VE ABD'NİN TAVRI
Türkiye’nin NATO ve ABD’ye rağmen Suriye’ye müdahalesi fazla olası görülmese de, içte ve dıştaki gelişmeler istediği yönde yürümeyen Erdoğan’ın böylesi bir harekete kalkışabileceğine inananların sayısı da çok. Türkiye'nin, Suudi Arabistan ve Katar ile birlikte Suriye’ye girmesi durumunda PYD-YPG, IŞİD, Esad, İran ve en önemlisi Rusya ile boğaz boğaza gelebileceğini hatırlatan uzmanlar, ABD ve NATO’nun bu tür bir operasyona destek verip vermeyeceğinin, vereceklerse zamanlamasının bilinmezliğine işaret ediyorlar.
karsigazete.com.tr