Türkiye’yi İran’a bağlayan en önemli sınır kapısı olan Gürbulak’a ait rapor skandalın büyüklüğünü gözler önüne seriyor.
VAHİM RAPOR
Gümrük ve Ticaret eski Bakanı Hayati Yazıcı’nın kurduğu rüşvet kumpasından beraat eden eski gümrük başmüfettişi İlter Kuşoğlu’nun Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunduğu 26 Ekim 2010 tarihli Gürbulak Gümrük Kapısı raporunda çarpıcı tespitler yer alıyor.
DEVLET OTORİTESİ
Başbakanlık Sektörel İzleme ve Değerlendirme Kurulu’na raportör olarak atanan Kuşoğlu’nun raporunda, Gürbulak Sınır Kapısı’nda devlet “otoritesinden” söz edilemeyeceği belirtilerek, PKK terör örgütüne yönelik ihbarların işleme konulmadığı öne sürüldü. “Gürbulak’ta ülke güvenliği de dahil olmak üzere birçok noktada illegal teşebbüs ve fiiller için ideal düzeyde ortam ve fırsatları sağlayan acziyet bulunuyor” denildi.
5 YILDIR HASIRALTI
Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü’ne sunulan ve bugüne kadar işleme konulmayan raporda, Gürbulak ve Doğubeyazıt Gümrük idarelerinin bulunduğu coğrafyanın PKK’nın hareket ve nüfuz sahalarından biri olduğu iddia edilerek şu tespitler yapıldı:
“Mezkur coğrafyada görev yapan her devlet memurunca teröre yönelik sahip olunan kaygı ve tedirginlik gümrük memurları açısından daha yoğun bir şekilde yaşanmaktadır. Gümrük işlemleri bakımından yasal olmayan talep ve teşebbüslerde bu argüman sürekli kullanılmaktadır.
PKK İHBARLARI
PKK terör örgütüne dönük 2001-2007 yılları arasındaki ihbarların Müsteşarlığın değişik birimlerince ve ihbar içeriği ile ilgili olarak hiçbir iş ve işlemde bulunması söz konusu olamayacak amir ve memurlara ‘gereğinin ricası’ kaydıyla dağıtımın yapılmasının kabul edilebilir tarafı bulunmamaktadır.
RÜŞVET İDDİALARI
PKK’nın tehditleri yüzünden gümrük personeli; yoğun kaygı, korku, tedirginlik ve teslimiyet duygusu ile ‘istifa etme’ düşüncesinde görev yapıyor. ‘Doğubeyazıt ve Gürbulak gümrüklerinde rüşvet karşılığı kaçakçılıkların yapıldığı, kaçakçılıktan elde edilen paraların PKK dağ kadrosuna aktarıldığı, gümrük yetkililerinin altında lüks araçların bulunduğu, bu rüşvetlerle eşlerinin veya yakınlarının adına gayrimenkullerin alındığı, çeşitli hesaplara para yatırıldığı, kanunlar her yerde aynı olsun, devlet kendi eliyle kaçakçılara yardım etmesin’ veya ‘Doğubeyazıt’ta gümrük memurları para karşılığı her işi yapmaktalar, oradaki kamera kayıtlarından her şeyin anlaşılacağı’ içerikli ihbarların Müsteşarlığın çeşitli birimlerince ve ayrı ayrı kanallarla ancak aynı basma kalıp kelimelerle, ‘belirtilen hususların incelenmesi, lüzumu halinde gerekli tedbirlerin alınması ve sonucundan bilgi verilmesi’ şeklinde dağıtımının yapılmasının da kabul edilebilecek bir tarafının bulunduğunu ileri sürmenin, aklı, mantığı ve izanı inkar etmek anlamına geleceği açıktır.
TERÖRÜN FİNANSMANI
Bazı ihbarlarda yer verilen PKK bağlantısı geçmiş yıllarda siyasi ve bürokratlarca gayri yasal iş ve işlemleri ile taleplerine katkıda bulunulduğu basına konu olan, ayrıca Terörle Mücadele sürecinde PKK’nın şehir yapılanması KCK doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğu iddiası ile gözaltına alınan, dolayısıyla devlet görevlileri ile kamuoyu tarafından bilinen, tanınan kişi ve şirketlerin talepleri ile ilgili olarak siyasi ve bürokratlarca tavassutça bulunulması da izahı mümkün olmayan hususlardandır.
STRATEJİK GÖREV
İstanbul’da görevli gümrük muhafaza memuru M.B. yayın sorumlusu olduğu internet sitesinde PKK terör örgütü ve elebaşı Abdullah Öcalan’ın övülmesi ve örgüt propagandası yapılması suçundan Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaktadır.
Adli yargılaması devam eden M.B.’nin uluslararası uçuşlara açık olan Sabiha Gökçen Havalimanı gibi stratejik ve önemli sakıncalar doğurabilecek bir noktada ve görevde istihdam ediliyor olmasına hiçbir gerekçenin haklılık kazandıramayacağı, böylesine vahim manzaranın birçok iş ve işlemde “joker” kavram olarak kullanılan “sehven”likle bertaraf edilemeyeceği ve mevcut ortamda kanıksanmış haldeki ‘yönetim ve yönetici zaafiyetinin’ ötesindeki bir durumu işaret ettiği aşikardır düşüncesi ortaya konulmuştur.”
Kaynak: sozcu.com.tr / Kamil Elibol