Yükseköğretim Kurulu (YÖK), vakıf üniversiteleri üzerindeki denetim yetkisi ve yaptırımlarını arttırdığı yönetmelik taslağını tartışmaya açtı.
Önceki gün taslağı internet sitesine koyan YÖK, 3 Kasım’da mesai bitimine kadar görüşlerin iletilmesini istedi. Taslakta, “Vakıf üniversitelerinin ülkenin bölünmez bütünlüğüne yönelik eylemlerin odağı olması” haline gelmesi kapatma gerekçesi olarak öngörülürken, vakıf üniversitelerine mali kolaylık sağlanmasıyla ilgili düzenleme de tamamen kaldırılıyor.
YÖK’E ÖNLEM YETKİSİ VERİLİYOR
YÖK, taslakla ilgili yayınladığı bilgi notunda, 19 Kasım 2014’te çıkarılan torba kanunla, vakıf üniversitelerine yönelik olarak “yol gösterici, düzeltici, kısıtlayıcı ve faaliyet iznini kaldırıcı önlemlerin” YÖK tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenleneceği maddesinin bulunduğu anımsatıldı. Bu maddeyle ilgili Anayasa Mahkemesi sürecinin 10 Eylül’de sona erdiği ve kanunun anayasaya aykırı bulunmadığı belirtilen notta, “Hazırlanan metin başta vakıf yükseköğretim kurumlarımız olmak üzere tüm akademik camianın görüşlerine sunulmaktadır” denildi. Taslakta dikkat çeken değişiklikler de şöyle oldu:
UYARI DA VERİLEBİLECEK
YÖK artık vakıf yükseköğretim kurumlarının hesap, işlem ve faaliyetleri ile mallarını, hesap veya faaliyet dönemine bağlı olmaksızın, yıl içinde veya yıllar itibariyle denetleyebileceği gibi akademik birim, program, proje ve konu bazında da denetleyebilecek. Bu kurumlar, YÖK Başkanlığı’nın gerekli görmesi halinde Yükseköğretim Denetleme Kurulu’na verilecek görev kapsamında belirli bir döneme bağlı olmaksızın yıl içinde de denetlenebilecek. Vakıf veya vakıfların yönetim organındaki her türlü değişiklik ve buna bağlı olarak değişen mali tablolar, değişikliğin gerçekleşmesinden itibaren en geç 1 ay içinde YÖK’e bildirilecek. YÖK “uyarma ve düzeltme isteme” hakkına sahip olacak. İstenen bilgi ve belgelerin haklı bir sebep olmaksızın belirlenen süre içinde verilmemesi, mütevelli heyetinin mevzuata uygun olarak oluşturulmaması veya değişikliklerin zamanında bildirilmemesi, öğretim elemanı atama ve yükseltme işlemlerinin mevzuata uygun olarak yapılmaması, vergi, sosyal güvenlik ve işsizlik primi gibi zorunlu ödemelerin yapılmaması veya aksatılması” gibi durumlarda “uyarma ve düzeltme isteme” söz konusu olacak.
YÖNETİM GEÇİCİ OLARAK DEVLET ÜNİVERSİTESİNE GEÇEBİLECEK
YÖK, belirli hallerde daha önce açılmasına izin verdiği ve ilk defa öğrenci alınacak programlara ilişkin talepleri bir yıl süre ile askıya alabilecek. Öğrenci kayıt kabulü, sınavlar, yurtiçi ve yurtdışı yatay geçiş, mezuniyet işlemlerinde usulsüzlük yapıldığının belirlenmesi, denetim sürecinde işbirliği yapılmaması gibi nedenlerle de üniversitelerin kontenjanları yüzde 40’a kadar düşürülebilecek veya öğrenci alımı tamamen durdurulabilecek. Defter ve kayıtların tahrif edilmesi, yok edilmesi veya gizlenmesi gibi hallerde, üniversitenin mali durumunun zayıf olduğunun Maliye Bakanlığı raporuyla belgelenmesi gibi hallerde ise vakıf üniversitesinin faaliyeti 1 ila 3 yıl arasında olarak durdurulacak ve YÖK, yönetimi aynı ildeki bir devlet üniversitesine verecek. Böyle bir durumda üniversite mütevelli heyeti başkanı, üyeleri ile rektörü veya müdürünün görevleri sona erecek.
ODAK HALİNE GELİRSE KAPATILACAK
Yönetmelik taslağına göre “vakıf üniversitesi ülkenin bölünmez bütünlüğüne karşı eylemlerin odağı haline gelirse” faaliyet izni kaldırılacak. Halen geçerli mevzuatta bu bölüm “Eğitim-öğretimde devletin varlığı ve bağımsızlığı ve milletin ve ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği aleyhine faaliyette bulunulması, Atatürk ilkeleri ve inkılapları ile özellikle laiklikle bağdaşmayan bir tutumun tespit edilmesi ve/veya ırk, dil, din ayrımcılığı yapılması” şeklinde sıralanıyor. Yine taslağa göre üniversite vakfının taahhüt ettiği mal varlığının büyük ölçüde kaybedildiğinin belirlenmesi, mütevelli heyetinin seçilmesi, yenilenmesi ve üyeliklerinin sona erdirilmesinde hileli ve usulsüz işlemlerin yapılması hallerinde de faaliyet izni kaldırılcak ve yükseköğretim kurumu kapatılacak. Kapatılan vakıf üniversitesinin öğrencileri, üniversiteyi devralan devlet üniversitede öğrenimlerine devam edecek. Ancak devlet üniversitesine de, vakıf üniversitesine ödedikleri ücreti ödemeye devam edecekler.
MALİ KOLAYLIKLAR MADDESİ KALDIRILIYOR
Taslakta vakıf üniversitelerinin “yükseköğretim kurumlarına verilecek mali kolaylık, muafiyet ve istisnaları” düzenleyen 56. maddeden yararlanmasını sağlayan yönetmelik maddesi tamamen yürürlükten kaldırılıyor. Aynı maddede yer alan “Bu kurumlar emlak vergisinden muaftırlar” cümlesi de yürürlükten kaldırılıyor. Söz konusu değişiklik, “Vakıf üniversitelerine sağlanan mali kolaylıklar kaldırılıyor” yorumlarına neden oldu.
HUKUKA UYGUN, AÇIK VE NET OLMALI
Eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz: Bir düzenleme yapılırken insanların kafasından ne geçtiğini bilmek mümkün değil. Niyet okumak da istemiyorum. YÖK’ün 2007 yılından bu yana yaptıklarının hiç birinin evrensel standartlarla bağdaşır yanı yok. Evet, bir üniversite ülkenin bölünmez bütünlüğüne karşı eylemlerin odağı haline gelmişse kapatılabilir. Ancak bu yapılırken delillerin hukuka uygun, açık ve net olması gerekir. Bunun da ötesinde medeni dünya ve uluslararası üniversiteler ile bilim camiası kapatmaya sebep olan nedenleri kabul etmeli, ‘evet, bu adamlar haklı’ demeli. Üniversite hakkında bir kapatma işlemi uygulanacaksa deliller, hukuka uygun ve herkes tarafından kabul edilebilir geçerlilikte olmalı.
İDEOLOJİ VE TÜCCARLAR ARASINA SIKIŞMASIN
TED Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu: Vakıf üniversiteleri ile özel üniversitelerin kanunen birbirinden ayrılması gerekiyor. Biz genel itibariyle vakıf üniversitelerinin, tercih talebinin fazla olduğu bölümlere alt puan sınırının konması, kanuna uygun şekilde denetlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Fakat bunun şeffaf, siyasetten ve ideolojik yaklaşımlardan uzak olması temel prensip olmalıdır. Eğitim, ideolojiler ve tüccarlar arasında sıkıştırılmamalı.
KORKULARA GEREK YOK
Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Şenay Yalçın: Askıya çıkarılan düzenleme sert olmuş. Bu kadar korkuya gerek yok. Devletin bütünlüğü tartışılmaz bir konudur. Devlet varsa biz varız ama deliller, iddialar tespit edilirken tarafsız, objektif olmak önemli. Tarafsız olamazsanız, belli bir düşüncenin sınırlarında kalarak karar verirseniz haksızlık olur. Üniversiteler, evrensel düşüncenin üretildiği, yayıldığı ve insanlara aktartıldığı bir yapıdır. Herhangi bir üniversitenin buna ters şekilde hareket edeceğini düşünmek bile son derece tehlikeli ve yanlıştır. İnsanlara, gençlere güveneceğiz.
YÖNETMELİK DEMOKLES’İN KILICI GİBİ
Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere: Üniversitelerin akademik olarak atılım yapması ve ilerlemesi konusunda yönetmelikte değişiklikler yok. Akademik açıdan da bir değerlendirme bulunmuyor. Genelde yaptıkları çalışmalar, araştırmalar, uluslararası kriterlere göre bulunduğu yer, bilime olan katkıları değil de daha çok üniversitelerin mali yönden uygulamasının yanlış olduğu zamanlarda, -örneğin, kaynaklarını verimli olarak kullanamaması, mütevelli heyetinden bireylere mal varlığından bir şeyler aktarılması gibi - bir takım hükümler getirilmiş. Faaliyetlerinin durdurulması, askıya alınması, tamamen men edilmesi gibi şeyler konmuş. Üniversitelerin mutlaka denetlenmeli ama tabii denetimin iyi niyetli olması lazım. Bu aşamada bunların çıkarılması bizi biraz tedirgin etti. Demokles’in kılıcı gibi vakıf üniversitelerinin tepesinde duracak. Her an seni kapatırım, devlet üniversitesine de devrederim gibi. Hem de devlet üniversitesine devrettiği zaman öğrenciler aynı ücretleri ödemeye devam edecekler. Oradaki öğretim elemanlarının özlük hakları ne olacak? Aynen devam mı edecek? Bunların hiçbiri yok. Dolayısıyla çok tartışılacak bir yönetmelik taslağı. Bence 3 Kasım’a kadar değil, bunun etraflıca üniversite çevresinde tartışılması gerekir. Böyle bir yönetmeliğe neden ihtiyaç duyulduğunun da YÖK tarafından açıklanması lazım.
Kaynak: Hacer Boyacıoğlu - Gamze Kolcu / hurriyet.com.tr