"Kara Cumartesi"miz de oldu. İncelendiğinde, tarihimizde haftanın her gününü "Kara" diye niteleyeceğimiz olaylar yaşadığımız ortaya çıkar.

Kara Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe , Cuma, Cumartesi, Pazar...

Ama hiçbir "Kara Gün"de bir iktidar, bu kadar vurdumduymaz, bu kadar pişkin davranmadı...

Ankara'nın göbeğinde güvenlik birimlerine bir kaç kilometre uzaklıkta bulunan bir miting alanında bombalar patlıyor, 
100'ün üzerinde can kaybetiyoruz, Bakan çıkıp "Güvenlik zafiyetimiz yoktur" diyebiliyor. Başbakan çıkıp, iktidar hariç herkesi suçluyor...

Ve yine hep bir ağızdan, İktidarı suçlayanlara da "Siz terörü, teröristleri neden suçlamıyorsunuz?" diyorlar...

***

Ey İktidar! 

Evet bu can kayıplarının asli faili terör ve teröristlerdir! PKK, DHKP-C, IŞİD, MLKP vs A'dan Z'ye hepsi eli kanlı, cani birer terör örgütleridir...

Rahatladık mı? 

Siz rahatlamış olabilirsiniz ama halk olarak biz rahatlamadık. 

Çünkü bütün bunları söyleyince olay çözülmedi, çözülmüyor...

Çünkü biz biliyoruz ki, bir teröriste, bir terör örgütüne, "Siz neden terör faaliyetlerinde bulunuyorsunuz?" demek -en hafif bir söyleyişle- ahmaklıktır. 

Teröriste, "Siz neden terör yapıyorsunuz?" diye sormak, kilitlemediğiniz kapınızdan giren ve evinizi soyup soğana çeviren hırsıza, "Neden evimi soydunuz?" demektir. 

Yahu terörist, terör; hırsız, hırsızlık yapar! 

O zaman, sana da sormazlar mı, "Sen kapını niye kilitlemedin?" Veya "Daha önce de suçlu bulunan bu insanları -teröristleri- niye takip etmediniz sizin istihbarat teşkilatınız çalışmıyor mu?" diye...

Bu sözleri sadece ben söylemiyorum. Bu sözler sadece bana ait değil. Bu sözler Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ait!

Evet, "Daha önce de suçlu bulunan bu insanları -teröristleri- niye takip etmediniz, sizin istihbarat teşkilatınız çalışmıyor mu?" diyen Sayın Erdoğan'dır. 

Erdoğan, IŞİD terör örgütünün gerçekleştirdiği, "Charlie Hebdo" Terör Saldırısı sonrasında, İslam İşbirliği Teşkilatı'nda yaptığı konuşmasında, Fransız istihbarat Teşkilatı'nın ülkesinde vatandaşları koruyamadığını belirterek, "Daha önce de suçlu bulunan bu insanları niye takip etmediniz sizin istihbarat teşkilatınız çalışmıyor mu?" diye sormuştu. 

Yine Erdoğan, ABD’de üç Müslüman gencin öldürülmesinden sonra şöyle konuşmuştu: ‘Neredesin Başkan diyorum. Dışişleri Bakanına, Biden’e sesleniyorum,‘Neredesiniz’ diyorum. Biz siyasiler, ülkemizde işlenen cinayetlerden sorumluyuz. Tavrımızı ortaya koymak zorundayız. Çünkü halk size oylarını verirken 'Benim can güvenliğimi, mal güvenliğimi sağlayacaksın’ diye veriyor. Eğer siz, bu tür bir olay karşısında sessiz kalırsanız dünya da size her zaman sessiz kalacaktır.” 

***

Şimdi ben de Sayın Erdoğan'ın sözleriyle İktidara soruyorum:

- Neredesiniz Başbakan? Neredesiniz İçişleri Bakanı? Siz siyasiler, ülkemizde işlenen cinayetlerden sorumlusunuz! Çünkü halk size oylarını verirken ‘Benim can güvenliğimi, mal güvenliğimi sağlayacaksın’ diye veriyor...

- Teröristleri niye takip etmediniz sizin istihbarat teşkilatınız çalışmıyor mu?

- Bugüne kadar önlediğiniz herhangi bir terör saldırısı oldu mu? Olduysa kamuoyuyla paylaşmayı düşünüyor musunuz? Ama işin kolayına kaçmadan. Yer, zaman ve teröristlerin isimlerini tek tek açıklayarak...

Bitmedi!

- Hadi saldırıları önleyemediniz; peki faillerini bulmayı düşünüyor musunuz? Ama işin kolayına kaçmadan. Başbakan Davutoğlu'nun Suruç katliamı için söylediği gibi, katliamcı teröristin parçalarını toplayıp "yakaladık" gibi komik bir açıklama ile değil. "Canlı bomba şu kişidir. Bu teröriste yardım ve yataklık edenler şunlardır. Arkasındaki güçler şunlardır!" şeklinde...

Umarım açıklarsınız!

Ve Sayın İktidar, eliniz değmişken,

En azından iktidarınız döneminde yaşanan ve karanlıkta kalmış katliamları, saldırıları ve olayları da aydınlatır mısınız? 

Suruç Katliamını, Savcımız Mehmet Selim Kiraz'ın şehit edilmesini, Diyarbakır Mitinginin bombalanmasını, evinde uyuyan polislerimizin şehit edilmesini, askerlerlerimize yapılan suikastları, Fenerbahçe Futbol Takımı'na yapılan katliam girişimini... 

Lütfen!