Şeyhime sordum:
“Çalıyorlar, yalan söylüyorlar?”

Şeyhim dedi ki;
“Allah-u Ekber. Tövbe tövbe.
Boş ver onların bir bildiği var”

Şeyhime sordum:
“Artık makarna yemekten bıktım.
En azından on beş günde bir de olsa
senin yediklerinden yesem?”

Şeyhim dedi ki;
“Evladım haline şükret. Onu
bulamayanlar var. Allah seni sınıyor.”

Şeyhime sordum:
“Ben işsizim. Çocuklarım işsiz.
Yan komşum çalışmadan bakım parası,
engelli parası alıyor. Bari sizlere sunulan
imkanlardan üç beş kuruş da bize
verseniz?”

Şeyhim dedi ki;
“Evladım biz o paraları Allah’ın izniyle,
hamd olsun ki, fakirlere dağıtıyoruz.
Başkasının rızkına göz diken
çarpılır maazallah”

Şeyhime sordum:
“Peygamber Efendimiz (SAV): ‘Haksızlık
karşısında susan dilsiz şeytandır.’ Derken
masum insanların ekmekleriyle oynanıyor.
Sen beyazsın, siyahsın ayrımı yapılıyor.
Ortada suç yokken insanlar tutuklanıyor.
Bu hak mıdır?”
 
Şeyhim dedi ki;
“Bak bana. Hem de iyi bak. Devlet
büyüklerinin işlerine karışma cennete
gidemezsin.”

Şeyhime sordum:
“Zina günah mıdır?” İçki içmek,
Faiz yemek haram mıdır?”

Şeyhim önce öksürdü ve dedi ki;
“Günahtır, haramdır ama, iyi de
evladım bu soru senin gibi bir
‘Müslüman’a yakışıyor mu?
Bırak içen içsin, zina yapan yapsın.”

Şeyhime dedim ki;
“Siyasetçinin biri …mahallesi, ….sitesi
b blok daire 12’de bulunan metresini
bugün çektiği faizle önce meyhaneye,
sonra otele götürdü. Sonrasını
bilmiyorum.”

Kıpkırmızı oldu ve şöyle; 
“Vay o..... çocuğu bizim hatuna
sulanmış.” Dedikten sonra çıktı gitti.
                      ***
Ya işte böyle,
şeyhler olmazsa biz ne yaparız?
 
Öyle bir haldeyiz ki,
herkes şeyine göre bir hoca bulmuş,
akıp gidiyor.

Memleket batmış,
insanlar aç sefil,
çocuklara kapkaranlık yarınlar…

Kimin umurunda?