Milli sporcu
Nasuh Mahruki, Türkiye – Rusya krizine dair Twitter hesabından bir paylaşımda bulundu. Yaptığı paylaşım yüzünden hakkında karalamaların çıkması milli sporcuyu zor durumda bıraktı.
İşte Nasuh Mahruki’nin o paylaşımı:
Bunun üzerine Mahruk, Putin’le ilgili paylaştığı mesajdan sonra hakkında başlatılan karalamalarla ilgili bir açıklama yaptı
Milli sporcu Nasuh Mahruki’nin yapmış olduğu açıklama şöyle;
“Sevgili Herkes,
Bu yazı, Putin’le ilgili paylaştığım mesajdan sonra başlatılan hakkımdaki kasıtlı karalama kampanyasını, algı yönetimini ve yanlış anlaşılmayı düzeltmek için kaleme alınmıştır…
Sosyal medyada paylaştığım ve Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Türk Milletine hiçbir kazanımı olmayacağına emin olduğum, ulusal menfaatlerimize tamamen aykırı olarak bir Rus savaş uçağının sınırımızda düşürülmesi ve pilotunun ölmesi hakkındaki paylaşımımdan sonra ortalığı birbirine katıp hakkımda dünya kadar yalan söyleyen, soyuma, sopuma, aileme, her şeyime hakaret eden, yine bildik iftiralarını ve yalanlarını art arda sıralayan Aktrollere ve onlar gibi düşünenlere benim de söyleyeceklerim var…
Her şeyden önce fikirler fikirlerle yarıştırılır. Paylaştığım bir fikire ağıza alınmayacak hakaretler etmek ve işi yine Ermeni, Yahudi, Siyonist, vatan haini, bilmem ne gibi yalan ve iftiralara getirmek sadece kendi kalitenizi gösterir. Ben fikirlerimi size kendimi beğendirmek ya da sizden onay almak için değil, doğru ve gerekli olduğuna inandığım için paylaşıyorum. Herkes gibi ben de inandığım doğruları söyleme ve savunma hakkına sahibim. Kimseye hakaret etmediğim bir paylaşıma hakaretle cevap vermek, sadece kendi karşıt fikrinizi savunmak için elinizin çok zayıf olduğunu ve üste çıkmak için hakaret, tehdit, iftira ve yalanı bir yöntem olarak tercih ettiğiniz anlamına gelir. Bir de tabi ki daha önce de bana defalarca AKP’liler tarafından yapıldığı gibi, bir düğmeye basılmış olduğu…
Ben katıksız Atatürkçü, sonuna kadar yurtsever ve Türkiye Cumhuriyeti’ne sonsuz bağlı bir yurttaşınızım. Benim ülkeme hizmetlerim bana çemkirenlerin toplamından daha fazladır. Uzun yıllar, dağcılık, spor, sosyal girişimcilik, sivil toplum kuruluşları, arama kurtarma, afetlerle mücadele gibi pek çok farklı alanda Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk Milleti’ni çeşitli seviyelerde temsil ettim. Çoğu zaman da, ulusal ve uluslararası büyük başarılar elde ettim. Bu alanlarda elimizin güçlenmesine öncülük ve liderlik ettim, hala da ediyorum. Hayatım ve evim kupalar, plaketler, ödüller, armağanlar ve başarılarla doludur. Ülkem durduk yerde ve hiç gereği yokken savaşa girmesin, savaş tehdidiyle yaşamak zorunda kalmasın diye yazdığım bir paylaşımdan sonra, Türkiye için yaptıklarımı bir kalemde silip beni hain ilan etmeye kalkışmak en azından ayıptır…
"VELEV Kİ RUS JETİ SINIRIMIZI İHLAL ETTİ..."
Savaş halinde olmadığımız dost bir ülkenin savaş uçağını, sınırımızı geçmiş dahi olsa düşürerek, öldürerek cezalandırmayı tercih edenlerle aynı fikirde değilim ve olamam. Ben Atatürk’ün; YURTTA SULH CİHANDA SULH ilkesini ve SAVAŞ BİR ULUSUN HAYATI TEHLİKEYE GİRMEDİKÇE BİR CİNAYETTİR düsturuna inanırım. Velev ki Rus jeti sınırımızı ihlal etti, bu konuyu soğukkanlı bir şekilde düşünerek, kimseyi öldürmeden, Rusya gibi bir süper gücü gereksiz yere karşımıza almadan ve bize büyük ekonomik zararlar verebilecek aramızdaki çok yönlü ilişkileri bozmadan, akabinde nota vermek gibi, açıklama istemek, protesto etmek gibi, Büyükelçisini çağırmak gibi, daha sonra ilgili yetkilileriyle müzakere etmek gibi, BM’de, NATO’da konuyu masaya yatırmak gibi daha barışçı ve daha sürdürülebilir bir yöntemle çözmek mümkünken, sanki daha önceden planlanmış bir operasyon gibi, – sosyal medya fenomeni Fuat Avni söylemişti bunu biliyorsunuz – dost bir ülkenin uçağını anında indirmeyi asla doğru bulmuyorum. Açıkçası bulanlara da hayret ediyorum. Savaşı bilgisayar oyunu, ölmeyi de bayılmak zannediyorlar galiba…
Sınır elbette ki namustur ama savaş veya savaşa kışkırtmak en son çaredir. Yunanistan’la Ege’de hemen her gün it dalaşı yapıyor jetlerimiz, biz Yunanistan’ın iddia ettiği Kıta Sahanlığını kabul etmiyoruz ve bu yüzden sürekli sınır ihlalleri yapıyorlar ve jetlerimiz kovalıyor hepsini ama kimse kimseyi vurmuyor. Müzakereyle çözülemeyecek kadar kanallar tıkandıysa savaş seçeneği gündeme gelir ve o zaman da 78 milyonluk Türk Milleti bir olur, birlik olur ve karşısına kim çıkarsa çıksın kendini bütün gücüyle savunur. Buna zaten kimse itiraz edemez ancak buradaki durum böyle bir durum değil. Burada işin içinde bir iş var. Türkiye’nin ulusal menfaatlerinden ziyade AKP’nin ve daha özelinde RTE’nin menfaatlerine dönük bir hamleymiş gibi görünüyor bu olanlar. Yakında ortaya çıkacaktır hepsi, hemen coşmayın, az sabredin…
Benim ol(a)madığım medya kanallarında, programlarda bana hakaret eden, iftira atanlara da bir çağrım var. ATV, ÜLKE TV, 360 ve benzerleri, bu çağrım en önce size. Bu konuları konuşmak üzere isteyen herkesi istediği kanalda, istediği zamanda canlı yayına davet ediyorum. Ne kadar uzmanınız, adamınız varsa hepsini karşıma çıkartabilirsiniz, ben tek başıma geleceğim ve fikirlerimi savunacağım. Cesaretiniz varsa, benim olmadığım ortamlarda hakkımda sıktığınız palavraları, iftiraları, yalanları bir de benimleyken söylemeye davet ediyorum sizleri…
"AKTROLLER BİR KELİME SÖYLEYEBİLDİNİZ Mİ BU İŞGALE?"
Gelelim asıl soruma; AKP hükümeti, Ege’de bize ait olan 16 adamızı göz göre göre, bu konudaki yine benim gibi gerçek Atatürkçülerin defalarca uyarmasına, yazmasına, söylemesine rağmen, sebebini bilmediğimiz bir gerekçeyle Yunanistan’a hediye etti, sattı, verdi, peşkeş çekti artık hangisini anlarsanız… AKP’nin ve bana bu kadar hakaret eden AKP’lilerin çifte standardı beni rahatsız ediyor. Madem sınır namustur sizin için de ve sadece sınırımıza saniyelerle girdi diye dost bir ülkenin savaş uçağını düşürecek kadar sınırlarımızı önemsiyoruz, neden Ege ve Akdeniz sahillerimizdeki 16 adamızı ve toplamda 152 kayalığımızı Yunanistan’ın işgal etmesine, kendi topraklarına katmasına sesiniz çıkmıyor, hiç çıkmadı… Bu konu öyle gizli saklı filan da değil, bas bas bağırıyoruz, Ege’deki adalarımızı neden Yunanistan’a sattınız diye. Var mı içinizde bir tane AKP’li babayiğit, bu konuyu AKP’ye, RTE’ye sorabilecek cesareti olan? Aktroller, bir kelime söyleyebildiniz mi bu işgale, ne oluyor kardeşim burada diyebilen var mı içinizde? Yunanistan göstere göstere bizden gasp ettiği burnumuzun dibindeki adalarımıza Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarıyla gelip poz verdi, bayrak dikti. Rus jetinin düşürülmesini onaylayanlar ve her tür hamaset edebiyatı yapanlar, neden Yunanistan’ın 16 adamızı ve 152 kayalığımızı kendi topraklarına katmasına ses çıkarmaz, görmezden gelir? Var mı bunun verebileceğiniz bir cevabı?
1996’da Kardak kayalıklarını Yunanistan’a kaptırmamak için dönemin hükümeti Yunanistan’la savaşı bile göze almıştı ve dünyanın en iyi askerleri, bir kısmı dostum olan SAT komandolarımız müthiş bir operasyonla bize ait olanı bize ait tutmayı başarmışlardı. Devlet bir tek kayalığını bile bırakmamıştı Yunanistan’a. AKP 16 adamızı ve 152 kayalığımızı Yunanistan’a verdiği yetmiyormuş gibi, Kardak kahramanı SAT’larımızı sahte davalarla yıllarca hapiste yatırdı, askeri kariyerlerini bitirdi. Var mı buna verebileceğiniz bir cevap Aktroller, AKP destekçileri?
Ben hükümetimden keyfiyet değil adalet isterim. AKP’nin Yunanistan’a yıllardır verdiği aşırı tavizler ortadayken, herhangi bir çatışma olasılığında yenme olasılığımızın olmadığı dünyanın süper gücüne karşı bu saldırganlığı hepimiz için çok tehlikeli buluyorum ve soruyorum; AKP, neden Yunanistan’a gösterdiği hoşgörüyü Rusya’ya göstermedi? Tepkimin sebebi bu sorunun cevabında gizlidir ve o cevap da er ya da geç ortaya çıkacaktır…
Sizin gibi düşünmeyen birine her tür hakareti edip, her tür iftirayı atmak değildir vatanseverlik. Vatanseverlik, Vatanın menfaatini her yerde, her zamanda, her koşulda en üst düzeyde tavizsiz bir şekilde korumak ve kollamaktır. Türk Bayrağını aranızda benim kadar yücelten varsa beri gelsin… Ekteki, BİZİM EN BÜYÜK SEVDAMIZ AY YILDIZLI BAYRAĞIMIZDIR adını verdiğim fotoğraf albümünü de karşıt fikirli olmayı hadsizlik ve densizlik noktasına getirenler için küçük bir hatırlatıcı olarak paylaşıyorum. Bunları yapan ve başaran adama vatan haini demek asıl vatan hainliğidir…
Son olarak bütün bu ve benzeri paylaşımlarımı ülkesini ve ülkesinin, milletinin geleceğini düşünen sorumlu bir yurttaş olarak yapıyorum. Sözlerim ve fikirlerim, kurucusu, yöneticisi, başkanı, üyesi, gönüllüsü, sempatizanı, vs olduğum sivil toplum kuruluşlarını bağlamaz. Her söylediğim yalnızca beni ilgilendirir ve sorumluluğu da yalnızca bana aittir. Benim üzerimden başka bir yere fatura çıkarmaya kalkmasın kimse. Yasal olarak bir şeyler yapılabileceğini düşünüyorsanız söylemlerimle ilgili, hodri meydan, elinizde her tür yasal güç var, ben tek başına bir adamım. Gerekirse yasalar önünde de bu konuları tartışmaya hazırım…
Sevgilerimle,
Ali Nasuh Mahruki
Sorumlu Yurttaş
Kaynak: sozcu.com.tr