Adalet ve Kalkınma Partisi Tokat Milletvekillerinin katılmadığı eyleme köylüler, CHP Milletvekili Kadim Durmaz, CHP Tokat İl Başkanı Dursun Aytaç, Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Muharrem Erkan ve vatandaşlar katıldı.

Durmaz yaptığı açıklamada şunları söyledi;

Su kaynakları insanoğlunun var olduğu gündem bu yana medeniyetlerin, kültürlerin, yaşam alanların en temel ihtiyacıdır. Su olmazsa insan olmaz, doğa olmaz, tarım olmaz, gıda olmaz yani kısacası su olmazsa yaşam olmaz.

Ancak son yıllarda akarsularımızın, derelerimizin çok ciddi bir tehditle karşı karşıya olduğunu görüyoruz. Bu kadar yaşamsal ve ikame edilemeyen bir kaynak olan suyun plansızca, hesapsızca, halka sorulmadan elektrik üretimi amacıyla şirketlere satıldığını ve kiralandığını görüyoruz.

Enerji elbette bu çağda çok kritik ve temel bir ihtiyaçtır. Ülkemizin enerjide kendi kendine yeterli olması çok önemli bir hedeftir. Hidroelektrik enerji de aslında doğru planlandığında doğaya diğer enerji kaynaklarına göre (örneğin nükleer, termik santral gibi) daha az zarar veren temiz bir enerji üretim şekli.

Ancak ülkemizde yaşandığı gibi elektrik piyasası gerekli altyapı, mevzuat ve önlemler ortaya konulmadan özelleştirildiğinde maalesef ortaya çıkan tablo akarsularımızın yani can damarlarımızın yok olması oluyor.

Bugün Türkiye’de sayıları 2000’i bulan HES lisansının verildiği biliniyor. Bu projelerden bazıları planlama, bazıları inşaat, bazıları ise işletme aşamasında.

Havza bazında planlama yapmadan, noktasal olarak verilen bu lisanslar nedeniyle akarsularımız geri dönüşü olmayacak şekilde yok oluyor, kuruyor.

Tek başına bir projenin doğrudan çok yıkıcı bir etkisi kimi zaman olmayabilir ancak bir akarsu boyunca onlarca HES projesinin peş peşe olduğunu düşünün, orada ne su kalır, ne hayat kalır.

Hemen komşumuz olan Ordu’da, Giresun’da, Trabzon’da, Rize’de veya çok uzağa gitmeyelim, Kelkit Vadisi’nde bugün yaşanan budur.

Diğer taraftan, “can suyu” adı altında akarsuyun akışının %10’unu yatağa bırakmak gibi bilimsel gerçeklikten uzak, arazi koşullarını ve yöre halkının kadim haklarını hiçe sayan bu yaklaşımı kabul etmiyoruz.

Yüzyıllardır bu topraklarda suyla iç içe yaşayan, tarım yapan, hayvancılık yapan, folkloru, kültürü, türküleri bile su ile şekillenen Anadolu insanının bu haklı mücadelesini desteklemek için buradayım.

Bütün dünyanın katılımcılık ve yöre halkının haklarının korunması konusunda bu kadar hassas olduğu bir çağda, bizlerin görüşleri alınmadan HES inşaatlarının yapılmasını kabul etmiyorum, etmiyoruz, etmeyeceğiz. Son olarak şunun altını çizmek istiyorum.

Güya bütün bu HES yatırımları kamu yararı için yapılıyor gibi gösteriliyor. Çok açık ve net olarak söylüyorum: DOĞANIN YARARINA OLMAYAN HİÇBİRŞEY KAMUNUN YARARINA OLAMAZ. DOĞAYA ZARAR VEREN, HALKA DA ZARAR VERİYOR DEMEKTİR. Tokat’ı bir kardeşiniz olarak bütün bu haklı mücadele sürecinde sizlerin yanında olduğumu bilmenizi isterim.