İlhan Cihaner, 17 Aralık soruşturmasının yeniden başlaması için yaptığı başvuruyu, Karşı Gazete'ye anlattı. Soruşturma için çok önemli bir tanık olan Zencani'nin idam cezası aldığını hatırlatan Cihaner, savcıların acele etmesi gerektiğini vurguluyor.
KARŞI GAZETE | RÖPORTAJ
CHP İstanbul Milletvekili ve eski Cumhuriyet Savcısı İlhan Cihaner, 17 Aralık soruşturmasının yeniden başlaması için yaptığı başvuruyu, Karşı Gazete'ye anlattı.
17 ARALIK SORUŞTURMASI YENİDEN BAŞLATILMALI
ABD'de Reza Zarrab ve İran'da Babek Zencani hakkındaki davaların yeni delilerin ortaya çıkmasını sağladığının altını çizen Cihaner, "Türkiye'de adalete ve yargı mensuplarına yeniden güven duyulması için bu soruşturmanın yeniden başlatılması gerekiyor." dedi.
ÇOK ÖNEMLİ BİR TANIK İDAM CEZASI ALDI: ACELE EDİLMELİ!
Cihaner, İran'da Reza Zarrab'ın ortağı olan Babek Zencani hakkında idam kararı verildiğini de hatırlatarak, çok önemli bir tanığın kaybedilebileceği uyarısı yapıp, savcılardan acele etmelerini istedi.
-17/25 Aralık dosyasındaki takipsizlik kararının kaldırılarak yeni bir soruşturma açılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdunuz. Neydi gerekçeleriniz? Başvurunuzun karşılık bulacağına dair umudunuz var mı?
Türkiye'deki ceza yargılamasının iktidara ne kadar angaje olduğunu çok detaylı anlatmaya gerek yok. Yurttaşlar hakkında eleştirel bir söylem çerçevesinde re'sen ( kendiliğinden) harekete geçip, onun evini basan, arayan yargı çok daha ciddi suçlamalar iktidar mensuplarına yapılınca aynı tepkiyi göstermiyor. Yani yargıyla, özellikle ceza yargısıyla ilgili bir kriz olduğu açık.
"YARGI NE KADAR ANGAJE OLSA DA, UYMAK ZORUNDA KALDIĞI BAĞLAYICI KURALLAR VAR"
Fakat yargı ne kadar angaje olursa olsun, ceza hukukunun bağlayıcı, zorlayıcı kuralları var. Bunlardan biri kovuşturma mecburiyeti ilkesi. CMK 160. maddede var. Bir suç işlendiği izleniminden bahseder ki; Cumhuriyet Savcıları herhangi bir şekilde suç işlendiği izlenimi edinirse derhal işin esasını araştırmak zorundadır ve bu hüküm bağlayıcıdır.
"YENİ DELİLLER ORTAYA ÇIKTIĞI İÇİN SAVCILAR HAREKETE GEÇMELİ"
Bugün kumpas ve kurgu olduğu açıkça ortaya çıkan davalarda tutulan, hukuki olarak doğru konumlar, bu tarz hükümlere dayanmaktadır. Dolayısıyla benim de başvurum soruşturma açılmasa bile yargının içinde bulunduğu duruma ışık tutacak.
"SORUŞTURMA AÇILACAĞINA İNANIYORUM"
Ancak ben soruşturma açılacağına inanıyorum. Çünkü ortada bağlayıcı hükümler var. Savcılar "daha önce takipsizlik vermiştik." diyebilir ama ortada, takipsizlik kararı ile sonuçlanan bir suç iddasında yeni delilin ortaya çıkması halinde harekete geçilmesini olanaklı kılan CMK düzenlemeleri var.
-"Harekete geçmek" derken, öncelikle ne yapılması gerekiyor? Savcılardan hangi adımı atmalarını bekliyorsunuz?
"ÖNCE ABD VE İRAN'DAN DOSYALAR İSTENMELİ"
Bu bağlantılı davaların görüldüğü ABD ve kesin hüküm verilen İran'daki Babek Zencani davaları var. Her iki ülkeyle de adli yardımlaşma anlaşmamız var. Öncelikle oradaki eylemlerin Türkiye'de işlenen suçlarla ya da Türkiye'de yargılanması gereken kişilerle bağlantısını kurmak gerek. Önce oralardan dosyaları isteyip, Türkiye'de bu suç işlenmiş mi? O kişilerle bağlantısı var mı? bu ortaya çıkarılmalı.
"AMERİKALI SAVCIYA KURTARICI GÖZÜYLE BAKILMASI, TÜRK YARGISI ADINA UTANÇ VERİCİ"
Özellikle sosyal medyada, Fethullah Gülen taraftarı olduğu yönünde güçlü emareler olan kişilerin, bu talebe çok güçlü bir destek verdiklerini gördüm.
ABD'de yürütülen soruşturmaya, soruşturmayı yürüten Amerikalı savcı Preet Bharara'ya bir kurtarıcı gözüyle bakmaya başladılar. Değişik kesimlerde kısmen espri konusu olsa da, kısmen de inanılan bir algı oluştu bu yönde... Bu, her şeyden önce Türk yargısı adına utanç verici. Böyle olmamalı. Bizim kendi yurttaşlarımızın inandığı, güvendiği, şüphesiz bakabildiği bir yargıya ihtiyaç var. Bu yüzden benim başvurum çok önemli.
-Soruşturmanın Türkiye'de açılmasının yargıya güvenin yeniden tesisi dışında etkileri de olacağını düşünüyor musunuz?
"SORUŞTURMA AÇILIRSA, BAZI KİŞİLERİN SİYASETEN KULLANILMA RİSKİ ORTADAN KALKAR"
Bu soruşturmanın Türkiye'de de açılması adı iddialarda geçen bazı kişilerin de siyaseten kullanılma riskini ortadan kaldıracaktır. Ayrıca kritik görevler yapan bazı kişilerin, ulusal onurumuzu etkileyecek yaptırımlara maruz kalmasını engelleyecek. Önemli olan savcıların yasaların emrettiği şekilde böyle bir karara varması ve harekete geçmesi. Aslında bugüne kadar kendiliklerinden harekete geçmeleri gerekirdi.
-ABD'deki davanın dosyasına ulaşmak kolay mı? O dosyanın içeriğine ilişkin haberlerin / bilgilerin doğruluğu konusunda emin olabilir miyiz?
"NE HÜKÜMETTEN NE CEMAAT YANA OLMADAN, ADİL YARGILAMA YAPILMALI"
Medyada paylaşılan bilgilerin gerçek olup olmadığını bilmiyoruz. Zaten o yüzden savcılardan resmen istemelerini talep ediyoruz. Bu dava, Hükümetle- Cemaat arasında da kavgaya yol açmıştı o yüzden bir algı savaşının da parçası. Cemaat, sanki bugün de yaşanmakta olan hukuksuzluklarda hiç payı yok gibi davrandı ve kendisine sadece yolsuzlukları açığa çıkarmaya çalışan, temiz bir yapı olduğu izlenimi vermeye çalıştı. Oysa Cemaat'in geçmişinde 17/25 ile yarışacak olaylar var! Her olaydan Hükümet ne kadar sorumlu ise o da sorumlu. Ayrıca Hükümet de, bu soruşturmayı yapanların Cemaatçi kamu görevlileri olduğu iddiasıyla davayı darbe olarak tanımlamaya, bunun propogandasını yapmaya çalıştı. Hepsi o soruşturmaya müdahale etmeye çalıştı ve etkin bir soruşturma yapılamadı.
Tabii ki burada Cemaatin de bazı bilgileri sızdırma ya da manipüle etmek çabası oldu. O yüzden ne Cemaat ne de Hükümetin bakış açısını takip etmeyip, etkin, bağımsız ve adil bir soruşturma yapılmalı.
"AKP'YE TEMİZ DUYGULARLA OY VEREN YURTTAŞIN DA DESTEK OLMASI LAZIM"
Suça bulaşan AKP elitleri dışında, AKP'ye temiz duygularla oy veren yurttaşlar da bu sürece destek vermeli. Çünkü bu kirlilik algısı sadece kendilerinden sonra gelecek kuşakların değil, dünyada tüm yurttaşlarımızın damgalanmasına yol açabilecek... Öyle bir algı ki hemen popülerleşebilir... O yüzden AKP'liler de bunun takipçisi olmalı.
-Türk halkının nasıl bir "damga" yemesinden endişelisiniz?
"YOLSUZLUKLA ANILAN BİR MİLLET OLARAK ANILMAMIZ TEHLİKESİ VAR!"
Yolsuzlukla anılan, rüşvetle anılan bir millet olarak, Türk milletine ilişkin algının değişmesi olasılığı var. Ülkelerin liderleriyle ilgili algı, ülkelerin ulusal çıkarlarını da etkiliyor. Ayrıca Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler var. Onlara uymazsanız, uluslararası arenada tecrit ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Üç-beş bakan ve bakan çocuğunun zenginleşmesini sorgulamayıp da onları koruyacağız diye bu kadar büyük bedel ödemeye razı olmamalıyız.
Bu bulanık suda kendi gündemlerini dayatmak isteyen başka yapılara da böylece engel olmalıyız...
-Diyelim soruşturma yeniden açıldı. Sonraki süreç nasıl işleyecek?
Cumhuriyet Savcılarının yeni deliller karşısında hukuki değerlendirmeleri yeniden yapmaları gerek. Önceki soruşturmada takipsizlik kararı verilmesinin en güçlü argümanı; delillerin hukuka aykırı toplanmasıydı. Oysa şimdi İran'da kesinleşmiş hüküm var. O suçlamanın içinde Türkiye ile ilgili kesin hükümler varsa yeniden delil araştırmasına gidilebileceği gibi banka kayıtları, havaleler gibi hukuka uygun deliller de adli yardımlaşma anlaşması kapsamında kolayca elde edilebilir. Böylece takipsizliğin en önemli gerekçesi gösterilen "hukuka uygun olmayan delil" argümanı da ortadan kalkar.
-Savcılar soruşturmayı yürütürken, Meclis'te de aynı anda yeniden bir soruşturma komisyonu kurulabilir mi 4 eski bakanla ilgili?
Elbette... Zaten takipsizlik verilmeden önce de süreç aynı şekilde işlemişti. Hem savcıların hem Meclis'in soruşturması eş zamanlı yapılmıştı.
-Başvurunuzun kabul edilmesi ve soruşturma açılması için makul süre, sizce ne kadar? Ne kadar beklememiz gerek?
"ZENCANİ İDAM EDİLMEDEN....
Ben dilekçemin gereğinin yapılıp yapılmadığını belli aralıklarla kontrol edeceğim, soracağım. Çünkü Türkiye'de derhal soruşturma açılmasını zorlayan bir olgu var, Zarraf'ın ortağı olduğu söylenen Babek Zencani hakkında İran'da idam hükmü verildi. Eğer idam gerçekleşirse, çok önemli bir bilgi kaynağı, tanık ortadan kalkmış olacak. Bir insan yaşamına böyle bakılmaz ama ortada bir başka ülkenin böyle bir kararı var ne yazık ki... O yüzden savcılar bir an önce harekete geçmelidir. Ayrıca adli merciler şunu görmeli; bu konu Türkiye'de yeni bir gerilim konusu olmaya aday. O yüzden gerilim azaltılmalı, gereği yapılmalı.
"İSTESELER HER ŞEYİ BİR HAFTADA HALLEDERLER"
Talimatların yazılıp, belgelerin istenmesi bir hafta içinde bile halledilebilir bir şey. Tercümeye de birkaç gün yeter.
-ABD'li savcı, Türk makamlarıyla ya da soruşturma komisyonu üyeleriyle veya sizinle deliler konusunda iletişime geçti mi?
Anlaşılan soruşturmayı yürüten savcı, Türkiye'deki dosyaya, içeriğine vakıf... Ama bunu açık kaynaklardan mı edindi, yoksa Türkiye'ye talimat yazıp dosya ve delilleri istedi mi bilmiyoruz. Eğer deliler talimatla elde edilmediyse, daha çetrefilli bir durum ortaya çıkar. Bilgi akışının nasıl sağlandığı önemli. TBMM'nin internet sitesinde komisyon raporu ekinde birçok delil var ama açıkçası nasıl elde edildiğini bilmiyoruz.
"ADALETİN ABD'DEN BEKLENMESİNİ ESKİ BİR SAVCI OLARAK HAZİN BULUYORUM"
Eğer Türk Yargısı soruşturmayı başlatmazsa hem hukuki hem siyasi hem de ahlaki anlamda ödeyeceğimiz bedel çok daha fazla olacaktır. Bizim adli mekanizmalarımızın oturup, en azından toplumun önemli kesiminde ABD'deki soruşturmanın niye bu kadar heyecan yarattığını iyi tahlil etmesi lazım. Belli bir kesimde soruşturma şüphe yaratmış olabilir, uluslararası komplo gibi ele alınabilir ya da Cemaat'e yakın kişiler bunun üzerinden Hükümet'e vurmayı hedeflemiş olabilir... Ama yabana atılamayacak oranda büyük bir yurttaş kitlesi de adaletin ABD'de sağlanacağına dair bir heyecana kapıldı. Eski bir Cumhuriyet Savcısı olarak bunu hazin buluyorum... Cesaretle bunun üzerine gitsinler, komploysa da ortaya çıkarsınlar. Vatandaş adil bir yargılama süreci görmek istiyor.
Burcu Oral Evren | karsigazete.com.tr