Yandaş Yeni Akit yazarı Serdar Arseven İsrail'e bugünkü övgüler dizdi.
İsrail - Filistin sorununda İsrail'i eli kanlı katil olarak suçlayan yandaş medyadan ilginç bir 'U' dönüşü geldi. Yeni Akit yazarı Serdar Arseven İsrail'i öve öve bitiremedi.
İşte Arseven'in çelişkiler ile dolu o yazısı
Bu “İsraille ilişkiler” mevzuu çok hassas. Filistinli mağdurların razı olmayacağı bir “yakınlaşma formülü” elbette hayata geçemez. Özellikle Hamas’ın onayının alınması şart. Bu çerçevede çok önemli temaslar gerçekleştirilmekte. Orada büyük bir sıkıntı yok!
TÜRKİYE ORTA YOLU BULMALI
Türkiye, her iki tarafı da razı edecek bir “orta yolu” bulacaktır. İsrail’le ilişkilerin “normalleşmesi” sağlanacaktır. Bu açık; hiçbir “güçlü” devlet, bir diğerini yok sayamaz. Paralel yapı, PKK filan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı birileri ile işbirliği yaparken şunu hesap edemedi: Devletler çekişir hatta kimi zaman çatışırlar. Hatta ve hatta savaşırlar.
ALTINI OLAN KURALI KOYAR
Ancak mesele eninde sonunda bir “uzlaşma noktası” bulmaya dayanır. ABD, Japonya’da tarihin en büyük toplu katliamına imza attı da ne oldu? Sonuçta ABD ve Japonya iki büyük devlet. Uzlaşma daha büyük olana avantaj sağlayacak biçimde gerçekleştirildi. Altın kural değil mi ya, Altını olan kuralı koyar!..
Aslında bu konuda “milletin” de ön kabulleri vardır.
Mesela…
'GEZİ VANDALLARINA POSTA KOYUYORDUM'
“Millet”, ABD, İsrail, Rusya vs. karşısında dik durulmasını elbette ister… Birkaç sert çıkış hoşuna gider. Amma velâkin, iş “hane halkı rahatına” gelince bakışlar değişir. Sırtında mermi taşıyan “kadın” kahraman bir simgedir ama meselenin aslı,“Doğalgazı bir ay kesilse isyan edecek” bir topluluğun varlığıdır. Fedakârlık edebiyatı yapmak kolaydır, zor olan ise bir “Gezi kalkışması” olduğunda meydana çıkmaktır. Hatırlayınız, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın o “dik çıkışları” sergilemeye başladığı andan bir an öncesini. Bendeniz ekran ekran dolaşıp posta koyuyordum da gezi vandallarına, nice dostum uyarıyordu… “Sana mı kaldı” kıvamında!
TÜRKİYE İSRAİL İLE BİR SENE İÇİNDE YAKINLAŞACAK
Sonuç olarak;
Türkiye İsrail yakınlaşması, ama bugün ama yarın ve “stratejiye” göre en geç bir sene içinde sağlanacak.
Bölgemizde yeni denge de kurulacak; parçalanma kaçınılmaz ve daha da parçalanmış bir bölge ile yolumuza devam edeceğiz.
TÜRKİYE PASTADAN PAYINI ALACAK
Bu arada, parçalanmış Suriye’nin ve Irak’ın yeniden “imar” edilmesine yönelik faaliyetler hızlanacak. Türkiye bu pastadan hak ettiği ya da umduğu payı alabilirse, küresel rekabet piyasasında ayakta kalabilecek. Alamazsa, yarışı kaybetmiş olacak. Mikrofon başında çok şey söylenebilir ama iş gelir “ekonomiye” dayanır. Türkiye son 14 yılda çok büyük alt yapı yatırımlarına imza attı.
Bunların verimli bir şekilde kullanılabilmesi, dış politika ilişkilerinin “makul” biçimde seyretmesine bağlı.
Türkiye bunu yapıyor.Mesele, önümüzdeki aylarda atılacak adımların “iç kamuoyunda” büyük tartışmalara yol açmamasında.Bakıyorum da, “düzen” neredeyse herkesi “kendisine” uydurmuş durumda Türkiye İsrail ile “normalleşme” sürecini tamamladığında, fazla itiraz eden olmayacaktır.
İşin bu tarafını halletmek kolay.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ