AB-Türkiye arasında pazarlıkları süren Geri Kabul Anlaşması’na karşı çıktığını yüksek sesle duyuran Avusturya İçişleri Bakanı Johanna Mikl-Leitner Brüksel’e bu sert bir mektup gönderdi.
7 Mart’ta Brüksel’de düzenlenen ve Türkiye Başbakanı Davutoğlu’nun yeni talepler ve öneriler içeren yeni bir kataloğu çantasından çıkarması ile uzlaşma sağlanamadan ertelenen AB-Türkiye anlaşmasına dair pazarlıklar kapalı kapılar ardında sürüyor. Brüksel’deki kaynakların Merkel’in de parmağı olduğunu iddia ettiği Türkiye’nin bu yeni talepler kataloğunda öne çıkan başlıca maddeler; Türkiye‘nin Yunanistan‘a gelen bütün kaçak mültecileri kabul etmesini, buna karşılık Türkiye’den yasal yollardan AB’ye aynı sayıda mülteci alınmasını, Türkiye’nin tam üyeliği konusunda sürece hız verilmesini ve Türk vatandaşlarına vize kolaylığını içeriyor.
Almanya’nın en yaygın mülteci örgütü Pro Asyl’ün bilirkişilere hazırlattığı rapora göre Türkiye’nin Yunanistan‘a ayak basan bütün kaçak göçmenleri geri alması Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu ile garanti altına alınmış olan bireysel iltica başvurusu hakkını ihlal ediyor.
TÜRKİYE'YE TAVİZ VERİLMEMELİ
Vize kolaylığı konusu ise bir diğer tartışmalı konu ve henüz detayları hakkında kamuoyu ile bilgi paylaşımı yapılmadı. 7 Mart zirvesi sırasında Macaristan ve Malta Ankara ile anlaşmaya karşı çıkarken, son günlerde Fransa ve Avusturya’dan eleştirel sesler yükseldiği dikkat çekiyor. Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, üç gün önce insan hakları ve vize konusunda Türkiye’ye taviz verilmemesi uyarısında bulundu.
Türkiye ile anlaşmaya karşı çıktığını yüksek sesle duyuran Avusturya İçişleri Bakanı Johanna Mikl-Leitner ise Brüksel‘e bu konuyla ilgili 3 sayfalık resmi bir mektup gönderdi. „Saygıdeğer Komiser, sevgili Dimitris“ diye başlayan ve Avrupa Birliği Göç Komiseri Dimitris Avromopoulos’a hitaben yazılan mektupta, Türkiye ile yapılması planlanan ve muhtemelen 17-18 Mart’ta düzenlenecek AB liderler zirvesinde karara bağlanacak anlaşmaya dair eleştirel ve öneriler yer alıyor.
GÜVENLİĞİ TEHLİKEYE SOKACAK ENDİŞESİ
Avusturya İçişleri Bakanı, öncelikle vize alanında atılacak adımlarla yeni risklerin ortaya çıkmasının engellenmesi gerektiğini belirtiyor. „Vize kolaylığı için diğer üçüncü ülkeler gibi Türkiye de gerekli bütün şartları yerine getirmek zorunda“ denilen mektupta, öngörülen yol haritası dışına çıkıp hiç bir istisna yapılmasına izin verilmemesi gerektiğine işaret ediliyor. Mikl-Leitner, talep edilen şartları yerine getirmemesi halinde vize konusunda Türkiye’ye tanınanacak hakların AB’nin ve üye ülkelerin güvenliğini tehlikeye sokacağını savunuyor.
Mikl-Leitner, vize kolaylığı konusunun Türkiye ile pazarlıkta en önemli koz olduğuna işaret edip, bu kozun, karara bağlanacak maddelerin kalıcı biçimde yerine getirilmesinde kullanılmasını öneriyor, yani Brüksel’in bunu elinde baskı aracı olarak saklamasını talep ediyor. Bu sebepten de AB’nin Kolombiya ve Peru ile yaptığı gibi, vize kolaylığına ilişkin bir anlaşma imzalarken, anlaşmanın iptaline ilişkin kesin ve net maddeler konmasını da istiyor. „Türkiye vize konusunda talep edilen şartları yerine getirmez, göçmenler konusundaki anlaşma maddelerini uygulamaz, geri kabul anlaşması ile vaad ettiklerini sağlayamazsa vize muhafiyetinin derhal iptal edilmesini, geçersiz sayılmasını öneriyor.
TÜRKİYE GÜVENLİ ÜLKE DEĞİL
Mikl-Leitner, Türkiye’ye vize muhafiyeti verilmesi için eş zamanlı olarak bu ülkenin „güvenli ülke“ ilan edilmesi gerektiğini de vurguluyor. Aksi takdirde Türkiye’den Avrupa’ya Türk vatandaşlarının da gelerek, iltica talebinde bulunacağını belirtiyor. Ancak bu madde muhalifler tarafından „sorunlu“ diye niteleniyor, zira sadece Almanya’da geçen yıl Türkiye’den yapılan iltica başvurularının %14,7’sinin kabul edildiği dikkat çekiyor ki bu da Türkiye’nin aynı zamanda güvenli ülke ilan edikmesinin imkansız olduğunu savunanların en önemli argümanı.
Brüksel’deki liderler zirvesi öncesinde Türkiye ile pazarlıklar konusunda ülkesinin önerilerini ve şartlarını sıralayan Avusturya İçişleri Bakanı, ayrıca Ankara’nın insan hakları ile temel hak ve özgürlükler konusundaki bütün kriterleri de yerine getirmesi, bütün düzenlemelere uymasını, bu şartın da Türkiye-AB anlaşmasına dahil edilmesini talep ediyor. Mikl-Leitner, ancak bu şekilde gelecekte Türkiye’den T.C. vatandaşlarının da mülteci olarak gelmesinin engellenebileceğini hatırlatıyor.
Viyana’dan Brüksel‘e giden mektupta, Türkiye’nin Avrupa’ya kaçak gelen bütün mültecileri geri kabulüne karşılık aynı sayıda yasal yoldan bir mülteciyi almasına ilişkin düzenlemenin de detaylıca karara bağlanmasını öneriyor. Bu uygulamanın Irak veya Afganistan vatandaşlarını kapsamamasını da hatırlatan Avusturya İçişleri Bakanı, bütün göçmenlerin biyometrik bilgilerinin kayda geçmesinin de şart olduğunu yazıyor. Ayrıca bir kaç kez Avrupa’ya giriş yapmaya kalkışan mültecilere karşılık Türkiye’den bir kereye mahsus mülteci kabulünün ilaveten sözleşmeye geçmesi gerektiğini belirtiyor. Bu uygulama üzerine Ürdün ve Lübnan’dan da mültecilerin Türkiye’ye giderek, Avrupa’ya gelme beklentisi içine girebileceğine dikkat çeken Mikl-Leitner, Türkiye ile yapılan anlaşmanın Yunanistan üzerinden gelişleri kapsamasını, aksi takdirde Bulgaristan ve Romanya üzerinden yeni göç yolları oluşabileceğini ileri sürüyor.
Kaynak: Elmas Topçu | Cumhuriyet