Anayasa Mahkemesi (AYM), gözaltına alındığı süre içerisinde kötü muameleye maruz kalan kişiye 30 bin TL tazminat ödenmesine karar verdi.
Mahkeme, sözlü ve fiziksel saldırıya maruz kalan kişinin sevk edildiği hastanede bile kolluk birimleri tarafından takip altında olduğunu belirtti.
H.A, gözaltında tutulduğu süre zarfında yasal olmayan ve hukuk dışı yöneltilen suçlamaları kabul etmemesi nedeniyle çeşitli şekillerde işkenceye maruz kaldığını belirtti.
İşkence iddiaları ile ilgili olarak kamu görevlilerine dava açıldığını, davanın 11 yıl sürdüğünü kaydeden H.A, kamu görevlilerine 10 ay hapis cezası verildiğini ve cezaların ertelendiğini kaydetti.
Tecavüze ve insanlık dışı muameleye maruz kaldığını belirten H.A, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu.
AYM gerekçeli kararında şu ifadelere yer verdi: “Bireyin vücut bütünlüklerine yönelik eylemleri önleme ve önlenememiş müdahaleleri etkili bir şekilde cezalandırma yükümlülüğü altında bulunan devletin işkence ve kötü muamele türünden haksız eylemeleri kademelendirilmesi ve işkence olarak nitelendirdiği eylemleri diğer eylemlere nazaran daha ağır şekilde cezalandırması şarttır.
Her ne suretle olursa olsun özgürlüğü kısıtlanan bir kişiye fiziksel güç kullanılması, insan onurunu kırar ve kural olarak anayasanın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal eder.
Pasif direnişi ile orantısız bir şekilde sözlü ve fiziksel saldırıya maruz kalması ve gözaltı süresi devam ederken sevk edildiği hastanelerde düzenlenen doktor raporlarının kendisine karşı güç kullanan görevlilerin veya bu görevlilerin bağlı bulundukları kolluk biriminin takibi altında olmasının başvurucu üzerindeki tehdidin varlığını devam ettirdiği, bunun da insan onuruna bir müdahale oluşturduğu açıktır.
Sanıklar hakkında hükmedilen 10 ay hapis cezasının orantılı olduğunun kabul edilmesi mümkün değildir. Bunun yanı sıra hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle belirtilen hapis cezasının uygulanmamasının ve bu cezanın hiç vaki olmamış sayılarak adli ve memuriyet siciline yansımamasının yasal olmayan bu tür eylemlerin önlenmesini sağlayabilecek düzeyde yeterli caydırıcı bir etki doğurmadığı açıktır.
Devlet memurları tarafından yapılan işkence ve kötü muamele hakkında yürütülen soruşturmanın etkili olması için soruşturmadan sorumlu ve tetkikleri yapan kişilerin olaylara karışan kişilerden bağımsız olması gerekir.
Soruşturmanın bağımsızlığı sadece hiyerarşik ya da kurumsal bağlantının olmaması değil aynı zamanda somut bir bağımsızlığı da gerektirir.
Anayasanın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının maddi ve usul yönünden ihlal edildiğine karar veren AYM, başvurucuya 30 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi."