Cumhuriyet yazarı Zeynep Miraç, 23 yıl önce bugün yitirdiğimiz duayen gazeteci Uğur Mumcu'yu yazdı.
İşte Zeynep Miraç'ın o yazısı...
Her yılın ajandasını elime alır almaz eklediğim tarihler var. Ocak ayı babaannemin doğum günüyle başlıyor mesela, sonra yakın arkadaşlarımın doğum günleri geliyor, arkasından Hrant Dink, birkaç gün sonra da Uğur Mumcu... İkisi ile de hiç karşılaşmadım, tanışmadım. Nasıl ki her 19 Ocak’ta, Agos gazetesinin penceresine, Rakel Dink’in yanı başına acı içinde bir kadın daha ekleniyor, benim ajandam da her yıl tanışmadığım insanların ölüm yıldönümleriyle doluyor. Bu ülkede, tanımadığımız insanların yasını tutmak kaderimize yazılmış olsa gerek.
1993... Pek çok kalem erbabına göre Türkiye’nin en karanlık yılı. Ölümler, suikastlar, katliamlar, yasaklar... Sanki cehennemin kapıları açılmış, ne kadar günah varsa ülkenin üzerine dökülmüş gibi.
"TÜRKİYE DEĞİŞİYOR"
O yıl doğan çocuklar, çoktan hayata atıldılar. Hem çok şey değişti hem de donup kalmış gibiyiz. O yıl Merkez Bankası’nın piyasaya sürdüğü 500 bin TL’lik banknotların esamisi bile okunmuyor şimdi. Ama o yıl devleti yönetenlerin piyasaya sürdüğü karanlık, faiz üzerine faizle büyüyerek hayatımızda hâlâ.
23 yıl önce bugün öldürülen Uğur Mumcu, “Türkiye değişiyor” diyordu, “Ben de 20 yıl önceki düşüncemi koruyor değilim. Ama aynı çizgide yürüyorum”. Kim bilir ne çok değişecekti düşünceleri, olup bitenleri gördükçe nerelere gidecek, nerelerden dönecekti.
Belki bugün kızacaktık ona, hiç beğenmeyecektik yazdıklarını. Arabeskten hoşlanmaz, lümpen müziği olduğunu düşünürdü. “Aaaa ama siz de çok elitistsiniz Uğur Bey” diyecektik. “Kürtçülüğe karşı çıkıyorum” diyordu, “Ulusalcısınız” diye eleştirecektik.
Ama bugünün siyasi iktidarının işi bu kadar olmayacaktı. Yolsuzlukların kanıtını yasadışı dinlemelerde, “aile içi” kavgalarda aramak gerekmeyecekti. Mumcu çoktan belgeleri ortaya sermiş olacaktı.
Belki o bize kızacaktı. “Okumuyorsunuz, okumadan yazıyorsunuz” diyecekti ve muhtemelen haklı olacaktı. Basının halini gördükçe köpürecek, meslektaşlarını yerden yere vuracaktı.
Konuşacaktı, tartışacaktı, sevinecekti, üzülecekti, yaşayacaktı.
Yaşasaydı 74’ünü sürecekti.
Öldürüldü. Artık hep 51 yaşında.
Siyasi mücadele için yazmak
Uğur Mumcu, 22 Ağustos 1942 tarihinde Tapu Kadastro memuru Şinasi Bey ile Nadire Hanım’ın dört çocuğunun üçüncüsü olarak doğdu. Ankaralı aile, çiftçilikten sonra mum ticaretiyle uğraşmaya başlayınca soyadı olarak Mumcu’yu almıştı.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...