Burcu ORAL EVREN | ÖZEL | KARŞI GAZETE 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın; gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutukluluğunu kaldıran Anayasa Mahkemesi kararı için "tanımıyorum, saygı duymuyorum" ifadelerini kullanmasına, ilk derece mahkemesi için ise "Onlarla ilgili kararı veren mahkeme kararında direnebilirdi. Direnseydi AYM’nin karar boşa çıkacaktı" yorumu yapmasına CHP'nin hukukçu milletvekili Ömer Süha Aldan'dan da eleştiri geldi.

Erdoğan'ın sözlerine sahip çıkan ve  Anayasa Mahkemesi'ni  "davanın esasına girmek"le suçlayan AKP'li siyasiler için "ya hukuktan anlamıyorlar ya da Cumhurbaşkanı'nın gafını örtme telaşı içindeler" değerlendirmesi yapan Aldan, Anayasa Mahkemesi'nin çalışma şekline ilişkin Karşı Gazete'ye şu açıklamayı yaptı:

"ANAYASA MAHKEMESİ'NİN ÖNCEKİ KARARLARI İÇİN KİMSENİN GIKI ÇIKMIYORDU!"

"Bir tutuklamanın haksız olduğu, davanın esasına girilmeden anlaşılabilir mi? Bu sözü söyleyenler ya hukuktan hiç anlamıyorlar ya da Cumhurbaşkanı'nın gafını örtme telaşı içindeler. 
Anayasa Mahkemesi bir tutuklamanın sadece şeklini inceleyen bir mercii değildir. Balyoz'da keza Hanefi Avcı'yla ilgili ihlal kararı verirken de işin esasına girmiştir. O zaman beyefendilerin neden gıkı çıkmıyordu ?

"ERDOĞAN YENİ BİR 28 ŞUBAT TRAVMASI YARATTI"

Bence asıl olay şudur: Recep Tayyip Erdoğan yurt dışına giderken yokluğunda tartışılacak bir konuyu ortaya atmış, bu noktada ileri gitmiş, yeni bir 28 şubat travması yaratmıştır... Şimdi onun sayesinde bir yerleri işgal edenler de bu travmayı örtme telaşına düşmüşlerdir. 

"AYM KARARINA SAYGI DUYMAMASINDAN DAHA VAHİMİ, KARARA DİRENMEYE ÇAĞIRMASI"

Bence Cumhurbaşkanı'nın Anayasa Mahkemesi'nin kararına saygı duymamasını ifade eden beyanından daha vahim olanı, Ağır Ceza Mahkemesi'nden AYM kararına direnmesini istemesidir. 

Ortada Yüksek Mahkeme'nin ihlal kararı varken, buna direnecek bir hakimin kararına karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin hükmedeceği tazminatı Tayyip Erdoğan mı cebinden ödeyecektir?

"ERDOĞAN'IN DİRENME TALEBİ, YARGIYI BASKI ALTINA ALMA GİRİŞİMİDİR"

Böyle bir direnme talebi, köylü Mehmet Ağa'nın talebi değildir! Cumhurbaşkanlığı makamındaki bir kişinin bu sözleri sarf etmesi, doğrudan yargıyı baskı altına alma girişimidir. Bu andan itibaren Yargıtay, Danıştay, HSYK ve üniversitelerin hukuk fakültesi öğretim üyelerinin bir şeyler söylemesi lazımdır!

"HERKES SAFINI BELİRLEMELİ"

Herkes safını belirlemelidir! Türkiye, muhalefet partilerinin tepkisi ile yetinecekse daha böylesine çokça fütursuz söylemlere maruz kalacağız. Adalet, yönetirken lazımdır. Yönetirken adil olmayanlar ve adaletten yana olmayanlar, iktidardan düştüklerinde de adaletten yoksun kalacaklarını bilerek hareket etmelidir."

KARSIGAZETE.COM.TR