IŞİD ve PYD'nin Suriye'de hakimiyet kazanmasının arkasında Türkiye varmış!
KARŞI GAZETE | ÖZEL
El Cezire Arapça’ya konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Eğer bugün rejim ülkenin tüm topraklarını kontrol edemiyorsa Türkiye’nin ve diğer bazı devletlerin desteği sayesindedir” sözleri, muhalefet tarafından "açık bir itiraf" olarak nitelendirdi.
Karşı Gazete'ye konuşan CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, Davutoğlu'nun “Eğer Suriye’ye askeri müdahalede bulunursak Arap ülkelerinin bizi destekleyeceğinin garantisini kim verecek” sözleri için de 'Türkiye açısından utanç verici' değerlendirmesi yaptı.
Davutoğlu'nun "Eğer bugün rejim ülkenin tüm topraklarını kontrol edemiyorsa Türkiye’nin ve diğer bazı devletlerin desteği sayesindedir” sözleri hakkında Karşı Gazete'ye konuşan Eren Erdem, şu ifadeleri kullandı:
"DAVUTOĞLU'NUN BU SÖZLERİ AÇIK BİR İTİRAF"
"Başbakan Davutoğlu'nun bu ifadesi çok açık bir itiraf niteliği taşıyor. Esad rejimi totaliter ve baskıcı bir rejim olabilir ama dış politikada altın kural, totaliter rejimlerin baskısı altındaki ülkelerde demokratik seçeneklerin oluşmasını sağlamaktır.
ESAD SURİYE'YE HAKİM OLAMAYINCA, BOŞLUĞU KİM DOLDURDU?
Doğrudur... Başbakan, Esad rejiminin Suriye'ye hakim olamamasını sağlamıştır. Ama kasap mantığı ile dış politika yönettiği için demokratik seçenek oluşturmamış, dolayısıyla Esad rejiminin hakimiyeti kaybettiği alanlara IŞİD ve PYD gibi yapıların hakimiyet kurmasına katkı sunmuştur. Bu ifadesi bugün AKP kadrolarının, çocuk gibi mızmızlanarak tutum oluşturduğu Suriye siyasetini nasıl bu hale getirdiğinin açık bir delilidir.
Şimdi soruyorum; Sayın Davutoğlu, hangi hakla Suriye'deki terör örgütlerine yönelik eleştiriler yapabilmekte ve icabında Türkiye'yi bu örgütlerle sıcak çatışmaya dahil edecek cüreti göstermekte? Suriye'de demokratik bir seçeneğin oluşması için en ufak bir çabası oldu mu, olmadı!
Olmadığını kendisi de söylüyor. Destek verdikleri ılımlı muhaliflerin kim olduğunu hala kimse bilmiyor? Selefi terör örgütlerinin temsilcileri hala Türkiye'ye giriyor. En son Ahrar- ı Şam terör örgütünün temsilcisi Türkiye’ye geldi... Sayın Davutoğlu'nun dış politika üzerinden tutum belirlemeden önce bu işin nasıl yapıldığını öğrenmesi gerekir.
"DAVUTOĞLU, IŞİD VE PYD'NİN GÜÇLENMESİNİN SORUMLUSUNUN KENDİSİ OLDUĞUNU İTİRAF ETTİ"
Davutoğlu bu açıklama ile halkımıza şu mesajı vermektedir:
'Ben AKP'nın Genel Başkanı ve Başbakan olarak IŞİD ve PYD'nin Suriye'de büyük güçler haline gelmesine katkı sundum. Çünkü Esad rejimini geriletirken, yerine alternatif demokratik bir alan oluşturacak hiçbir katkı sunmadım. Dolayısıyla bugün Esad'ın Suriye'de hakimiyeti bu kadar kısıtlı ise ve IŞİD ile PYD'nin hakimiyeti bu kadar güçlenmiş ise bunun tek sorumlusu benim... Şimdi kendi yarattığım bu durumu ortadan kaldırmak için sizin çocuklarınızı, kendi hatam nedeniyle öldürmek pahasına, Suriye'ye göndereceğim. Ve kuvvetle muhtemel bu işi daha fazla elime yüzüme bulaştıracağım.'
"HÜKÜMET AKLINI BAŞINA ALMALI"
Davutoğlu o beyanı ile halkımıza aynen bunu söylemiştir! Böyle bir aklın devleti yönetmesi çok büyük felaketlere yol açacaktır. Bu anlamda hükümetin derhal aklını başına alması gerekir. Siyaseti bilmiyorlarsa, bilen siyasi merkezlere, yani muhalefete danışarak politika üretmelerini öneririm, aksi takdirde bu itirafın içinde yer alan vahim manzara, hepimizi büyük bir tehlikeye sürükleyecektir."
ARAPLARDAN MEDET UMMAK, ACİZLİK, UTANÇ VERİCİ...
Erdem, Davutoğlu'nun aynı röportajda "Eğer Suriye’ye askeri müdahalede bulunursak Arap ülkelerinin bizi destekleyeceğinin garantisini kim verecek..." ifadesini kullanmasını ise Türkiye açısından acizlik ve utanç verici bir açıklama olarak değerlendirdi.
Erdem, şöyle konuştu:
"Yani Sayın Davutoğlu diyor ki; 'Arap'lar eğer Türkiye'ye destek verecek ise biz Mehmetçiği Suriye'ye gönderir ve bir savaşı başlatabiliriz.' Bir savaş Arapların desteği noktasına indirgenmiş ise o siyasi akıl, barış ve kardeşlik üretemez. Siz Suudi'leri bu yüzden mi İncirlik Hava Üssü'ne getirdiniz? Eğer Araplardan destek almış olsanız, Mehmetçiği Ortadoğu bataklığına saplanıp çok sayıda askerimizi şehit edecek bir savaşın parçası olmaya mı zorlayacaksınız?
"SURİYE SAVAŞI İÇİN ARAPLARDAN MEDET UMMAK, AÇIK BİR MANDACILIKTIR!"
Bu ne vahim bir açıklamadır ki; bir siyasal seçenek üretmeksizin, Esad rejimini geriletmekle övünen ve Suriye'de meydanı IŞİD ve PYD'ye teslim eden, bunu yaptığını da açıkça ifade eden Başbakan, bu kritik yanlışı bertaraf etmek için savaşı, savaş için ise Arapların lütfunu bekleyen bir tutum ortaya koymuş! Türkiye'yi aciz, zavallı bir ülke gibi lanse etmiştir!
Biz savaşın politik meşruiyetini sorgularken, 'Arapların desteği olsaydı Türkiye, Suriye'ye girer ve savaşırdı' diye bir tutum izlemek; 78 milyonun şahsına, izzetine ve siyasetten beklentilerine yapılmış elim bir saldırı olarak görülmelidir. Eğer bizim toprak bütünlüğümüze, iç barışımıza yönelik bir saldırı varsa elbette hakkımızı müdafaa ederiz. Ama kendimizi müdafaa etmek için hiç kimseden yardım dilenmeyiz. Bu açık bir mandacılıktır!
"ABD- İSRAİL EKSENİNE ŞİMDİ DE ENTERALİ ARAP ŞEYHLERİNİ OTURTUYORLAR!"
Yıllarca Türkiye'yi ABD, İsrail eksene bağımlı halen getiren zihniyet, bu hiyerarşinin içerisine entarili Arap şeyhlerini oturtmuş ve 78 milyonun kaderini, izzet ve itibarını bu şeyhlerin sapkın ve muhteris arzularına bağımlı hale getirmiştir. Ondan sonra 'büyük devlet Türkiye' diye övünerek insanlarımızı kandırmaya ve yalan söylemeye devam ederler. Bu utanç verici açıklamalar Türkiye'yi Arap ligine bağımlı, mahkum ve muhtaç bir ülke gibi gösteren, savaştan medet uman, kendi yarattığı arızaya 78 milyonu bağlayan bir savaşla çözme noktasıdır ve hatalıdır...
"DAVUTOĞLU IŞİD VE PYD'NİN GÜÇLENMESİNİN SORUMLUSU İSE İSTİFA ETMELİ"
Sayın Davutoğlu Suriye'de IŞİD ve PYD'nin bu kadar güçlenmesinin müsebbibi olarak kendisini gösteriyor ise derhal istifa etmelidir. Bugün Türkiye'de yaşanan terör ve kaos ortamının artmasının da sorumlularından biri olduğunu bu ifadesi ile açıkça itiraf etmiştir. Suriye'de rejimin gerilemesi, terörün güçlenmesi ve o terörün Türkiye'deki uzantılarının halka dönük saldırıları, onu derhal istifa etmesi gereken, muhteris ve hayalci bir siyasal kişiliğe dönüştürmüştür... Bu saatten sonra daha fazla konuşup ülkemizi küçük düşürmek yerine derhal gereğini yapmalı ve itiraf ettiği vebali taşıyarak istifa etmelidir!"
Burcu Oral Evren | karsigazete.com.tr