Kadri Gürsel bugünkü köşesinde Erdoğan'ın savaşa girme isteği gerekçelerini kaleme aldı.
2011’de Esad rejimini devirmek için yola çıkıp batağa saplananların şu ana değin yapmadıkları tek şey TSK’yı Suriye’ye sokmaktı...
Son günlerde ise medyalarına “Ordu Suriye’ye” naraları attırmaya başladılar ama onların asıl derdi ne Suriye’dir ne de Esad... Şimdiki dertleri 7 Haziran’da kaybettikleri iktidarı geri almaktır.
Herhangi bir koalisyon hükümeti kurulmadan önce bir oldu-bitti yoluyla orduyu Suriye’ye sokmayı başarabilirlerse doğrudan erken seçime gitme planını da uygulamaya koyacaklardır.
"ÜLKESİNİ SURİYE'DE ATEŞE ATANLA KİM KOALİSYON YAPMAIK İSTER Kİ?"
Düşünün ki koalisyon görüşmeleri sath-ı mailindeler ve üstelik Suriye’ye harekatın lüzumlu olduğuna muhataplarını ikna etmelerinin imkanı da yok... Bu şartlarda ülkeyi ve ordusunu Suriye’de ateşe atanlarla kim koalisyon yapar ki? Kim, orduyu Suriye’de nasıl biteceği belirsiz bir maceraya süren bir liderliğin vebaline ortaklık edecek kadar aklını yitirmiş olabilir?
Bu varsayılan şartlarda bir AKP-CHP koalisyonu mümkün olamayacağı gibi, MHP’nin de AKP ile koalisyona gitmesi ilk seçimde intihar etmekten başka bir anlam taşımaz.
Aslında koalisyon görüşmelerini torpillemek için orduyu herhangi bir koalisyonun teşkilinden önce Suriye’ye yollamaları bile gerekmez... Suriye’ye operasyonun eli kulağında olduğu yolunda kuvvetli bir izlenim uyandırmaları dahi başta CHP olmak üzere potansiyel koalisyon ortaklarını kendileriyle hükümet kurmaktan caydırmak için yeter. Zaten sadık medyaları da birkaç gündür bu hedefler doğrultusunda hummalı çalışıyor.
Yuttururlarsa blöf yoluyla, ya da gerçekten de ülkeyi sınır ötesinde orta yoğunluklu bir savaşın içine atarak koalisyonu imkansızlaştırmaları halinde, Cumhurbaşkanı anayasal yetkisini kullanıp seçimlerin yenilenmesine karar verecektir.
Anayasanın 114’ncü maddesi gereği Cumhurbaşkanı geçici bir bakanlar kurulu kurmak üzere bir başbakan atayacaktır.
Anayasa “Geçici bakanlar kuruluna siyasi parti gruplarından oranlarına göre üye alınır” diyor... Ama hemen altında “Siyasi parti gruplarından alınacak üye sayısını TBMM Başkanı tespit ederek Başbakana bildirir” de diyor. Yeni seçilecek olan TBMM Başkanı’na bu senaryonun siyasi ayağında enteresan bir rol düşüyor.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN LİNKE TIKLAYINIZ
Kaynak: Kadri Gürsel | Milliyet