CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce genel seçimler sonrası Türkiye’de artan terör olayları ve gazetelere açılan terör soruşturmaları üzerine çarpıcı açıklamalar yaptı.
Genelkurmay Başkanı’nı sanık PKK’yı da tanık yapanlar şimdi teröre karşı miting düzenliyor!
Bu noktada terörü görmeyenler yargıyı hükümetin sopası haline getirenler, kendilerine muhalif olan herkesi terörist zannedenler, bir araya gelecek. Hiç inandırıcı değil…
Terör örgütüne başka ne verdiniz? Açıklanmasından korkuyorlar Başkanlık pazarlığı mı, Öcalan’ın salıverilme pazarlığı mı? Belli değil ama her gün şehit veriyoruz…
CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce genel seçimler sonrası Türkiye’de artan terör olayları ve gazetelere açılan terör soruşturmaları üzerine çarpıcı açıklamalar yaptı.
CHP’nin sivri dilli vekili İnce, kendisi ve Deniz Baykal’ın adaylığı konusunda bazı gazetelerde çıkan haberlerin asılsız olduğunu söyledi. CHP’nin karıştırılmak istendiğini anlatan İnce iddialarla ilgili içini şöyle döktü:
‘BASINA YAPILANLARI GÖRÜYORUZ’
Yandaş gazetede çıkan bir haberi savcı ciddiye alıyor ve soruşturma açıyor. Yine bugün yandaş bir gazetede başsavcı açıklama yapıyor, ‘O köşe yazarlarını çağıracağım ifadelerini alacağım’ diyor.
Sözcü ve Hürriyet’e yapılanları görüyoruz. Hepimizin gözleri önünde oluyor. Bu çözüm sürecinde Türkiye’de PKK’nın silahlanmasına göz yuman valilere, bunları görmeyen görmemezlikten gelen başbakana soruşturma açılması lazım. Şehit cenazesinde elini şehit tabutuna koyup mikrofonu alan da bunlar, şehidin ailesine, şehit haberini kameralar eşliğinde veren de bunların bürokratı.
Türkiye’de ‘Öcalan Türkiye’nin önünü açıyor’ diyenlere, terörü azdıranlara soruşturma açılması lazım. Terörle müzakere edenlere soruşturma açılması şart. Oslo’da pazarlık yapanlara, Oslo’da CHP’yi terör örgütüne şikayet edenlere soruşturma açmak gerekir.
‘MUHALİF OLANLAR TERÖRİST’
2002 senesinde terör sıfır noktasındaydı. Bugün her gün şehit haberi alıyoruz. Öcalan’la açılım yapanlar bu işleri çözemezler. Habur’da terörist karşılama törenleri düzenleyenler, çadır mahkemesi kuranlar, devletin itibarını ayaklar altına alanlar, muhalefeti terör konusunda yanlış yapmakla suçluyor. PKK’nın tanıklığında Genel Kurmay Başkanı’nı yargıladılar. PKK tanıktı, Genel Kurmay Başkanı sanık oldu. Bu noktada terörü görmeyenler, yargıyı iktidarın sopası haline getirenler, kendilerine muhalif olan herkesi terörist zannedenler şimdi miting düzenliyor. Bunlar hiç inandırıcı değil.
‘BİAT KÜLTÜRÜNDEN GELMEDİM’
Partimi eleştirdim ve Sayın Genel Başkanım Kemal Kılıçdaroğlu’nda da bundan rahatsız olduğu işareti almadım. Kendiyle istediğim zaman görüşebiliyorum. Hatta daha dün görüştüm.
Güneydoğu’da görev yapmış bir generalle uzun bir sohbetim vardı. Akademisyenler de vardı, bu konuda duyduklarımı öğrendiklerimi kendisiyle uzun bir telefon görüşmesinde aktardım. Hiçbir zaman diyaloğum kopmadı. Ben devrimci bir adamım. Ben eleştiri, öz eleştiri mekanizmasını bilen birisiyim. Ben bu öğretinin çocuğuyum. Biat kültüründen gelmiyorum. Ben bu partiye milletvekili olmak için gelmedim. 15 yaşında 79 ara seçimlerinde partinin adını duvarlara yazarak geldim. Herkesi eleştirme hakkını kendimde görüyorum beni de eleştirsinler. Asla hakaret etmem ve partimi zor durumda bırakacak laflar etmem. Etmedim de zaten.
‘CHP’Yİ KARIŞTIRMAK İSTİYORLAR’
Seçimlerde adaylığım konusundaki haberler yandaş medyanın uydurduğu şeyler. Asla parti yöneticilerinden böyle bir haber almadım. Tam tersine Örgütlerden Sorumlu Genel Başkanım beni aradı ‘Yalova’da birinci sırada sensin’ dedi ve ikinci sıraya kimi istediğimi sordu.
Sayın Genel Başkan’la bire bir konuştum bana Yalova’dan devam etmemi istedi, sıkıntı olup olmadığını sordu. Yandaş medya CHP’yi karıştırmak istiyor. “Muharrem İnce ile Deniz Baykal’ın listeye ismi konulmayacak” haberini yapıyorlar. Ortalığı karıştırmak istiyorlar.
CHP, Türkiye’deki siyasi partilerin içinde en iyisidir. “Benim partimde tam bir demokrasi var, her şey özgürlük ortamında yürüyor” iddiasında bulunmuyorum. Ama 2015 Türkiye’sinde en demokrat ve özgürlükçü parti yine CHP’dir. Bunu yüreğimin bütün saflığıyla ve inanarak söylüyorum. Eksiklerimiz var mı, tabi ki vardır. Ben bu eleştirilerimi zaten partim daha iyi olsun, Batılı bir parti olsun diye yapıyorum. Ben doğruları söylemeye devam edeceğim, alınanlar alınabilir bunlardan.
‘NE SÖZ VERDİLER BİLMİYORUZ’
Terör örgütünün isteği üzerine vali, kaymakam görevden aldılar. Onların silahlanmasını görmezden geldiler. Tanımlamayı doğru düzgün yapmadılar.
Sürecin adını Kürt açılımı, demokratik açılım, milli birlik projesi, barış süreci ve çözüm süreci gibi daha adını bile koyamadılar.
Gizli angajmanlara girdiler, kamuoyundan sakladılar ne söz verdiler bilemiyoruz. “Öcalan’a 12 kanallı bir televizyon, jimnastik saatlerini artırmak, dostlarıyla sohbet saatlerini artırmak karşılığında çözdük” diye anlattılar. Biz de dedik ki bu kadar basit değil. Bunları vererek bu sorunu çözemezsiniz. Siz başka ne verdiniz terör örgütüne? Bunların açıklanmasından korkuyorlar.
Başkanlık pazarlığı mı, Öcalan’ın salıverilme pazarlığını mı yaptılar? Bunların hiçbirini bilmiyoruz. Her gün fakir fukara çocuğumuz ölüyor. Onun umurunda değil. Bunları eleştirdiğimizde, ‘yanlış yapıyorsunuz’ dediğimizde, ‘kandan beslenenler’ dediler bize. ‘Analar ağlasın mı istiyorsunuz’ dediler. “Biz barış ve kardeşlik istiyoruz ama siz milleti kandırıyorsunuz” dedik. Cemaatle işbirliği yaptı ‘cemaat beni kandırdı’ dedi. PKK ile aynı masaya oturdu ‘PKK beni kandırdı’ dedi.
EN İYİSİ, ŞİDDET YERİNE MİZAH
Bütün diktatörler sokaklarda fanatik eylemler yapılmasını ister. Cam çerçeve indirilip silah kullanılmasını ister. Neden ister biliyor musunuz? Çünkü diktatörlerin elinde daha büyük silahlı güç olduğu için. Onları daha büyük bir şiddetle bastırabilirler. Oyununa gelmemek lazım. Şiddet kullanmamak lazım. Şiddetin yerine mizahı kullanmak lazım. Tavsiyem şiddetten uzak durulsun. Yürüyün, protesto edin, bütün demokratik haklarınızı kullanın ama elinizde silah, taş ve sopa olmasın.
TÜRGEV’E KİMLER PARA BAĞIŞLIYOR?
Olur olmaz yerde soruşturma açan savcılara sesleniyorum; Sizin yüreğiniz varsa Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetiminde olduğu TÜRGEV’e kimler taşınmaz ve nakit para bağışladı, bunları bulun. Yine savcılara sesleniyorum; Tayyip Erdoğan’ın oğlunun gemilerinin bandıralarını bulun. Hangi ülke bandıralı bunlar. Merak ediyorum doğrusu. Savcılar bunu merak etmiyor mu? Türkiye’de yargı ve hukuk Erdoğan’ın iktidarını perçinleştirme ve önünü açma üzerine kurulmuş bir oyundur. Gazetelere soruşturma açan ve terörist gibi göstermeye çalışan o savcılara şunu söyledim: “Bir gün aşağıda sanıkların olduğu yerde oturacaksınız.” Bana soruşturma açtılar. Haklı çıktım, savcılar kaçtı, benim fezlekelerim duruyor.
Kaynak: Yalçın Bel | Sözcü