IŞİD militanları Türkiye üzerinden Suriye'ye geçti

24 Ağustos 2014 Pazar 15:25

IŞİD militanlarının Suriye2ye Türkiye üzerinden geçtiğini ifade eden Amerikalı gazeteci James Foley, CIA'in herşeyin farkında olduğunu söyledi

Amerikalı gazeteci James Foley’nin Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) tarafından kafası kesilerek vahşice öldürülmesi sonrası gözler Türkiye-Suriye sınırına çevrilmişken, The Independent gazetesi IŞİD’in güçlenmesini engellemenin ilk adımının çok açık olduğunu yazdı: ‘Cihatçı otoyolu’ olarak anılan Türkiye-Suriye sınırındaki önlemlerin en üst seviyeye çıkarılması.

Gazetenin deneyimli Ortadoğu muhabiri Patrick Cockburn, Foley’yi öldüren IŞİD militanının Britanya kökenli olduğunun anlaşılması sonrası İngiliz siyasetçilerin ülkelerinden cihada katılımı önlemenin yollarını aradığını ama çözümün çok basi olduğunu yazdı. Cockburn şu ifadeleri kullandı:

”Cihatçıların en iyi tanımlanıp durdurulacağı yer Britanya veya Avrupa değil, Türkiye’den Suriye’ye geçtikleri noktalar. Türklerin Suriye’yle yaklaşık 911 kilometrelik bir sınırı var ve sadece IŞİD’e değil, diğer gruplara da hizmetlerini sunmak için geçmek zorunda oldukları yer burası. Irak’a gidenler de, Türkiyeli gazetecilerin ‘Cihatçı otoyolu’ diye andığı, Türkiye’yle Suriye arasındaki bu yol ağını kullanmak zorunda.”

‘Irak, Ürdün ve Lübnan’dan gidemiyorlar’

Cockburn, ilk bakışta cihatçıların Suriye ve Irak’a gitmek için başka yollar da bulabileceğinin sanıldığını fakat Irak veya Ürdün sınırlarının kullanılmadığını; özellikle de Suriye-Lübnan sınırındaki stratejik Kusayr kasabasının geçen yıl Esad yönetimine geçmesi sonrası tek uygun yolun Türkiye olduğunu yazdı.

Cockburn Türkiye-Suriye sınırında yaşananları, Afganistan-Pakistan sınırının Taliban rejimin ayakta kalması konusunda oynadığı role benzetti. Independent yazarı, Iraklı istihbarat yetkililerinin yakalanan cihatçılardan aldıkları bilgilere dayanarak şu iddiaları yazdı:

‘Güvenli evlerde kaldılar’

* Suriye’deki iç savaşın ilk iki yılında yabancı savaşçıların geçişine müdahale edilmedi;

* Savaşçılar İstanbul veya Ankara’daki havalimanlarına gelip güvenli evlere yerleşti; ardından araba ya da otobüsle Suriye sınırına gitti;

* Çoğunlukla Katar ve Körfez’deki bağışçılar tarafından ödemesi yapılan silah ve cephane, aynı rotadan Suriye’ye gitti;

* CIA, bütün tedarik operasyonunu denetledi ve bir noktaya kadar da bizzat örgütledi.

* Yabancı ülkeler, Suriye’deki silahlı muhalif gruplarda hakimiyetin cihatçılara geçtiğini ancak 2013 ortasında anladı.

Cockburn yazısında, sorunu şöyle teşhis ediyor: ‘‘ABD, Britanya, Türkiye, Suudi Arabistan ve diğerleri, Esad’ı devirmeye gücü yetecek, kuvvetli ve cihatçı olmayan bir muhalefeti destekliyormuş gibi davranıyordu. Sınırın en azından kısmen açık tutulmasına gösterilen gerekçe buydu. Fakat muhalifler arasında IŞİD, (El Kaide’nin ‘resmi’ kolu) El Nusra, Ahrar ül Şam ve diğer cihatçılar hakim durumda.”

‘Erdoğan hatalı olduğunu hala kabul etmedi’

Independent yazarı, ”Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Esad’dan cihatçıları destekleyerek kurtulma girişiminin yanlış ve başarısız olduğuna hala tam olarak inanmıyor. ABD ve Britanya’ysa bu politikaya fazla uzun bir süre uyarak IŞİD’in yükselişine büyük katkı sağladıklarını ve sınırın şimdi kapatılmasının çok zor olduğunu itiraf etmeye isteksiz’‘ diye yazdı.

Cockburn, IŞİD’in dünya çapına yayılmasını engellemenin en etkili yolunun sınıra güvenlik gücü yerleştirilmesi için Türkiye’ye baskı yapması olduğunu yazdı. ‘Suriye savaşının yayılacağı‘na dair uyarıların yeterince dikkate alınmadığına dikkat çeken Cockburn, bu nedenle Türkiye dahil bölge halklarının ağır bedel ödediğini belirtti. Cockburn şu çarpıcı ifadeleri kullandı:

”Suriye’nin 14 vilayetinin 13′ünde başkentlerin kontrolü hükümetin, 14′üncüsü olan Rakka da IŞİD’in kontrolünde. Esad hiçbir zaman gönüllü olarak görevini bırakmayacaktı; muhalifler de onu bunu yapmak zorunda bırakacak kadar güçlenemeyecekti. Tek müzakere konusu olarak Esad’ın gidişini talep etmek, savaşın devam etmesinin reçetesi oldu.” (AKK)