ODTÜ’de 28 yıldır düzenlenen Uluslararası Bahar Şenliği iptal edildi.
Konuyu herkes biliyor artık. Haber duyulduğu andan itibaren sosyal medyada söylenmedik söz kalmadı. Çoğunluk bu duruma isyan etti. Ama şenliğin son yıllarda iyice
‘zıvanadan çıktığı’ şeklinde yorumlar da vardı.
KENDİ KENDİNİ Mİ BİTİRDİ?
Kimileri şenliği düzenleyen Uluslararası Gençlik Topluluğu’nun yanında durdu, kimileri de topluluğu uzlaşmacı davranmamakla suçladı. Bazıları bunun siyasi bir karar olduğunu söylerken, bazıları da bir tüketim organizasyonuna dönüşen şenliğin kendi kendini bitirdiğini ileri sürdü.
ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar
“Çevreyi rahatsız ediyor, dışarıdan da katılım olduğu için güvenlik önlemlerimiz yetersiz kalıyordu. Amacımız şenliğin kaldırılması değil, sürdürülebilir olması” dedi.
Peki Uluslararası Gençlik Topluluğu (UGT) bu konuda ne düşünüyor?
Topluluğun başkanı Emre Kara’ya süreç boyunca yaşananları ve yöneltilen eleştiriler konusundaki düşüncelerini sordum. İşte Emre Kara’nın cevaplarıyla Uluslararası Bahar Şenliği’nin iptaline giden süreç.
UGT olarak süreci anlatan bir basın bildirisi yayınladınız. Rektörlüğün böyle bir yaklaşımını ilk olarak ne zaman ve nasıl hissettiniz?
Geçen sene de rektörlük tarafından şenlik içindeki bazı noktalara ciddi sınırlandırmalar getirilmeye çalışıldı. Her ne kadar istemesek de, şenliğin gerçekleşebilmesi için belli noktalarda rektörlükle uzlaştık ancak geçen sene, rektörlüğün şenliğe müdahalesinin başlangıcı oldu.
Sonrasında bu seneki görüşmelerde bu müdahaleler devam etti. Biz
Uluslararası Gençlik Topluluğu olarak her sene rektörlükle o seneki şenliği konuşmak amacıyla toplantı yapıyoruz. Bu seneki ilk toplantıda
(ki toplantı tarihi bizim toplantı taleplerimizden haftalar sonraya verildi) bize rektör yardımcıları ve ilgili yetkililer tarafından şenliğin iki gün yapılacağı, rektörlüğün kararının bu yönde olduğu söylendi.
Rektörlüğün diğer talepleri de sıralandı, hiçbir şekilde fikrimiz sorulmadı ve toplantı herhangi bir şekilde herhangi bir nokta hakkında detaylı konuşulamadan,
hızlıca bitirildi. Bu tutum bize önümüzdeki sürecin kolay olmayacağının sinyallerini vermişti.
Çokça söylenen bir söz var: "Rektörlük sadece sürede indirim istedi, iki güne çekelim dedi ama UGT uzlaşmacı davranmadı. Sırf muhalefet olsun diye dört günde ısrar ettiler. Oysa iki güne inebilir ve protestolar şenlik sırasında yapılabilirdi." Bu yorumlara ne diyeceksin? İki gün önerisini neden kabul etmediniz?
Öncelikle rektörlüğün bizden gün sayısında indirim gibi bir şey talep etmediği konusunu netleştirmek gerek. Bize herhangi bir şey önerilmedi, doğrudan şenlik iki gün olacak gibi bir dayatmayla karşılaştık. Öne sürülen sebeplerse kampüsün yorulması, alınan güvenlik önlemlerinin yetersiz kalması ve aşırı tüketim olmasıydı. Biz öncelikle şenliği iki güne indirmenin bu sorunların hiçbirine çözüm olamayacağını belirttik.
Ardından bu sorunlara bulduğumuz çözümleri bir dosya haline getirip rektörlüğe sunduk. Bu dosyamız incelendikten sonra bize yapılan geri dönüşte iki gün olması şartı ile şenliği istediğimiz şekilde yapabileceğimiz söylendi. Biz rektörlükten uzlaşmacı bir tavır göremedik.
Kaldı ki bu şenlik 11 gün olarak başlamış ve zaten kırpıla kırpıla dört güne indirilmiş, 28 yıldır süregelmiş bir gelenek. İki güne indirilmesi demek çok değil belki bir beş sene sonra unutulup gidecek bir gelenek demek. Biz de bu dayatmalara boyun eğip şenliği iki gün olarak yapmaktansa bu sene şenlik yapmamayı tercih ettik.
Aşırı alkol tüketimi başta olmak üzere rektörlüğün iddiaları için ne diyeceksin? Gerçekten de sakatlanmalar, yaralanmalar olacak kadar ciddi ölçüde alkol mü tüketiliyor şenlikte?
Şenlikte alkol tüketildiği bizim topluluğumuz tarafından da kabul edilen bir gerçek. Ancak bunun rektörlüğün belirttiği gibi yaralanmalara sakatlanmalara yol açacak kadar abartılı düzeyde olmadığı görüşündeyiz. Ancak elbette şenlik sürecinde oluşan sorunların çözümü için uğraşıyoruz, çeşitli çözüm önerileri geliştiriyoruz.
Her şeyden önemlisi dört gün boyunca 200'den fazla etkinlik yapılan Uluslararası Bahar Şenliği’nin yalnızca "Öğrenciler şenlikte alkol alıyorlar" düzeyine indirgenmesini doğru bulmuyoruz.
Bir de altyapı sorunları meselesi var? Nedir bu konu? Bu sene mi çıktı altyapı sorunları?
ODTÜ'nün altyapı sorunlarını açarsak en önemlisi personel yetersizliği ve bundan kaynaklanan güvenlik, çevre temizliği ve trafik sorunlarıdır. Şenlik sürecinde kampüse ODTÜ öğrencisi dışında bir çok insan girdiğini ve bu kalabalığa kampüsün imkanlarının yetmediğini ifade eden Rektörlük daha 2014 yılı Bahar Şenliği’nde "
Her öğrenci bir misafirini beraberinde getirebilir" uygulamasıyla kampüsün nüfusunu dolaylı olarak neredeyse iki katına çıkartmıştır.
Kaldı ki belirtilen bu sorunların çözümü pratikte personel sayısı artırılarak veya vardiya sistemi tekrar düzenlenerek mümkündür. ODTÜ'de mezunlar günü ve mezuniyet töreni de geniş bir katılımla gerçekleşirken görevli personelin her zamanki özverili çalışmasıyla kısa sürede kampüs normal seyrine dönmektedir.
Biz de UGT üyeleri olarak şenlikte görevli iç hizmetler personeline yardımcı olmak adına elimizden geleni yapmaktayız. Özellikle çevre temizliği ve geri dönüşüm konusunda okuldaki diğer öğrenci toplulukları ve Genç TEMA ile birlikte bir çok hazırlık yaptık ve belirtilen sorunların çözümü için somut adımlar attık. Ancak attığımız adımlar yapıcı, akılcı ve çözüm odaklı olduğunu savunan rektörlük tarafından dikkate alınmadı.
Üniversite şenlikleri son yıllarda sponsorların yarışı haline dönmedi mi? Şenlikler, ticari bir platforma dönüşüyor? Bağımsız bir ruha beklemek boşuna mı artık?
ODTÜ Uluslararası Bahar Şenliği’nin diğer şenliklerden farklı olduğunu vurgulamak isteriz. 28 yıllık geleneğin en büyük özelliği hala öğrenci şenliği olmasıdır. Belki de bu baştan sona öğrencilerin düzenlediği tek şenliktir. ODTÜ Uluslararası Bahar Şenliği 28 yıllık tarihi itibariyle hiçbir şekilde herhangi bir sponsora bağlı kalmamıştır ve bu özellik şenliğimizi özgür kılan en büyük özelliklerden biridir.
Bu yüzden şunu açıkça söyleyebiliriz ki ODTÜ Uluslararası Bahar Şenliği bağımsız bir öğrenci şenliğidir ve bu ruhun devam etmesi için gereken bütün çabaları göstermeye devam edeceğiz.
28 yıldır yapılan bir şenliğin iptali önemli bir konu. İptal kararının altında imzası bulunan ekibin başkanı olmak da zorlu bir durum. İki gündür nasıl tepkiler aldınız?
Bu kararı vermek topluluğumuz için hiç kolay olmadı. 28 senedir bahar şenliğinin organizasyonunu üstlenmiş bir topluluk olarak bu etkinliğin bizim için anlamı çok büyük. Biz rektörlükten gelen tüm baskılara rağmen bu şenliği gelenekselleştiği hali ile sürdürmek istediğimiz için bu radikal sonuca varmak zorunda kaldık.
İki gündür aldığımız tepkiler radikal kararımızın ne kadar yerinde olduğunu bize gösterdi çünkü ODTÜ içinde ve dışında rektörlük baskılarına dair ciddi bir farkındalık yaratıldı. Artık herkes bu şenliği senelerdir nelere rağmen ve ne amaçla sürdürdüğümüzün bilincinde.
Şimdi ne olacak?
Bu sürecin devamında ne olacağı konusunda net bir şey söylemek zor aslında. Biz Uluslararası Gençlik Topluluğu olarak rektörlüğün yaptığı baskı ve dayatmalara karşı bir duruş sergiliyoruz ve bu duruşumuzun da sonuna kadar arkasındayız. Çoğu ODTÜ öğrencisinden de öğrenci topluluklarından da bu duruşumuza destek alıyoruz.
Bizim bu sene şenlik yapmama kararı almamız topluluk olarak bu etkinlikten tamamen vazgeçtiğimizi göstermez; bu karar aksine geleneğimizi sürdürebilmek çabasıyla verdiğimiz tepkiyi ortaya koyan bir karardır. UGT bu köklü geleneğin sürdürülebilmesi için elinden geleni yapmaya devam edecektir.
Sizce bu siyasi bir karar mı?
Rektörlüğün şenliği dört değil iki gün yapmamızı istemesinin ardında birçok farklı sebep yatıyor olabilir ve bizce siyasi baskılar da önemli sebeplerden biridir. Yaşadığımız zorlukların tek sebebi bu olmasa da, ülkedeki siyasi iklimin gerginliği ve üniversitelere yönelik baskıcı tutum maalesef bahar şenliklerini de etkilemiş bulunmaktadır.
İşte Emre Kara’nın ağzından UGT’nin açıklamaları böyle. Elbette bu konuda rektörlüğün de açıklamaları olacak. Rektör Prof. Dr. Ahmet Acar’ın “Amacımız şenliğin kaldırılması değil, sürdürülebilir olması,” açıklaması önemli ve bu konuda atılacak adımlar da merakla beklenecek.
Bekleyeceğiz. Bekleyeceğiz ve göreceğiz.
Kaynak: Radikal / Yekta Kopan