Türkiye’de son 8 yılda 183 kişi polis kurşunuyla yaşamını yitirdi. AKP’nin muhalif sesleri susturmak için hazırladığı, TBMM’de görüşülen
“İç Güvenlik Paketi” yasalaşırsa, bu sayı katlanarak artacak.
Tıpkı Haziran 2007’de, 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nda (PVSK) yapılan değişiklikte olduğu gibi... PVSK değişikliği onlarca polis memurunu, bebekler, çocuklar dahil çok sayıda yargısız infaz davasının faili yaptı.
PVSK’deki değişiklik polise
“kendi öngörüsü ve takdiri ile zor ve silah kullanma” serbestisi getirmişti. Uluslararası standartlar göz önüne alınmadan yapılan değişiklik, bir asayiş yasasından öte, toplumla mücadele yasası olarak hayatımıza yansıdı. Bireylerin hak ve özgürlükleri sık sık askıya alındı.
Keyfi uygulamaların önü açılırken, polisler de çok sayıda yargısız infaz davasında, bebekler, çocuklar dahil çok sayıda olayın faili olarak hâkim önüne çıktı. Davalar, sembolik veya
“ertelenen cezalarla” sonuçlanırken, öldürme olaylarının faili olan polislerin çoğu görevlerine devam etti. Cinayet delili olan silahları bile mahkeme eliyle polislere iade edildi.
İzmir’de “dur” ihtarına uymadığı iddiasıyla aracının içerisinde polis tarafından vurularak öldürülen Baran Tursun adına kurulan Baran Tursun Vakfı’nın başkanı baba Mehmet Tursun, PVSK yürürlüğe girdiği günden bugüne dek, polisin öngörüsü veya soyut kavramlara dayalı makul şüphesi sonucu 183 kişinin yaşam haklarının ihlal edildiğini anımsattı.
Tursun
“Devleti korumak ve kollamak adına işlenen bu cinayetler, insan hakları ve hukuk ihlalleri, devletin bekasının her şeyin önüne geçtiği Türkiye’de olağandan sayılmaktadır” dedi. Faili polis olan cinayetlerde yargının açıkça taraf olduğunu kaydeden Tursun, şöyle devam etti:
“Yargının bu tarafgir müsamahası sonucunda, polisin öldürme gücü artmış, hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği kadar yükselmiş ve seri cinayetler haline dönüşmesi teşvik edilmiştir. Geniş yetkiler yerine yetki kısıtlanması gerekiyor.”
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi