Tahir Elçi’nin kızı: ‘Adalet yerini bulacak’ demek çocukluk!

Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin ailesi 28 Kasım 2015’ten bu yana bir kabusu yaşıyor… Onun öldürüldüğü gün, ‘baba’ çığlığıyla tanıdığımız 18 yaşındaki kızı Nazenin Elçi, yaşadıklarını ve düşüncelerini anlattı.
İşte T 24'ten Hazal Özvarış'ın röportajı...

- Seninle babanı son yolculuğuna uğurlarkenki feryadınla tanıştık. Adını da çığlığınla birlikte öğrendik. Ama şu soruların cevaplarını bilemedik; ne demek Nazenin, hikâyesi ne?


İsmimi annem koydu, annem edebiyatı çok sever. Nazenin ismi de divan edebiyatında çok geçiyormuş. Bir gün bir şiirde görüp karar vermiş. Farsçadan geliyor, narin yapılı, nazik endamlı demek. İsmimi seviyorum ama ‘narin’ veya ‘kırılgan’ olmak istemem açıkçası. Başka bir adım daha var; Pahiz. Kürtçede sonbahar demekmiş. Bu ismimi de babam koydu.

- Tahir Bey’in ölümü ardından anlatılanlardan hem 1998’de, hem 1993’te JİTEM merkezinde işkence gördüğünü öğrendik. Bu anılar sen büyürken duyduğun, evde anlatılan hikâyelerden miydi?

Hayır. Bir yerlerden biliyordum, ama bunu hiçbir zaman evde açıkça konuşmadık. Beni uzak tutmaya çalışıyorlardı. Çok küçükken bir gün babamın bürosunda, kitaplarının arasında bir bilgilendirme kitapçığı görmüştüm, içinde işkence görmüş insanların resimleri vardı. Onu görünce şok olmuştum. Küçüktüm, ama ne olduğunu anlamıştım. O kitabı karıştırdığımı görünce babam çok üzülmüştü.

"ACIYI YAŞAMAK AYRI"

- 1992’den itibaren bölgede insan hakları avukatlığı yapan, katliamları, faili meçhulleri ortaya çıkarmaya çalışan bir babanın çocuğu olmak ne demek; büyürken başka nelere tanık oldun?

Annem ve babam her zaman davaları konuşurlardı. Anlatılanlar ne kadar trajik olursa olsun başka hayatlarla ilgiliydi. Bana farkındalık kattı, ama acıyı kendin yaşamakla aynı değil. 

- Çocukluğunu da gözümüzde canlandırabilmemiz için anlatır mısın; baban seni nasıl güldürür, nelerle kızdırırdı?

Annem ve babam, her zaman çok iyi anne ve babalardı. Ben babamı bildim bileli sadece beni mutlu etmeye çalıştı. Her anne baba çocuğunun iyiliğini ister ama onun ekstradan bir çabası vardı. Bana yeni şeyler öğretmek istiyordu, büyümemde yardımcı olacağını düşündüğü her şeyi paylaşmaya çalışıyordu. Örneğin, Türkiye’de olanları anlamak zor, ben sürekli haberleri takip ederdim, anlamadığımda “Peki baba, bu neden oldu” diye sorardım, o da kendi bakış açısından açıklamaya çalışırdı.

- “Sürekli haber takip ediyordum”, bölgede yaşamayan akranlarının sık kurmayacağı bir cümle. 

İstanbul’a gelip de Diyarbakır’dan uzak kalmakla ilgili bence. Orada bir şeyler oluyor ve ne olduğunu öğrenmek için haberlere bakıyorum. Mesela, 40’ı aşkın kişinin öldüğü 6-8 Ekim Kobanê olaylarında... O zaman yurtta kalıyordum ve çok farklı bir dünya vardı. Herkes dersleriyle, sosyal hayatlarıyla ilgileniyordu. Ben de bunun parçasıydım. Ama bu durum bana acı geliyordu; insanlar ne olduğunun farkında değildi. Çocukluğumu geçirdiğim sokaklarda insanlar birbirlerini öldürüyordu. İkide bir haberleri açıp ne oldu, ne bitti diye bakıyordum.

- Arkadaşların ne yapıyordu?

Kötü durumda olduğumu görüyorlardı.

- Tepkileri bununla mı sınırlı kalıyordu?

Kişiden kişiye çok değişiyor. Yine ilgilenen var, ama genel olarak orada yaşanan gerçekleri bilmeme hali var. Fakat diğer okullardakine kıyasla bizim okulda insanlar biraz daha ilgili ve duyarlı.

“Her zaman Kürt olduğumu biliyordum”

- Sen Kürt olduğunu ne zaman fark ettin? Bu yüzden ayrımcılığa uğradığın oldu mu?

Fark etmek gibi bir durum yoktu, her zaman Kürt olduğumu biliyordum. Evet rahatsızlık verici tepkilerle karşılaştım.

- Ne gibi?

İlk söylediğimde Kürt olduğuma inanmamaları gibi. İnanınca da önyargılı bakışlarla ve sözlerle karşılaştım.

RÖPORTAJIN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...

    :

    :

    :

    :

    "Tahir Elçi’nin kızı: ‘Adalet yerini bulacak’ demek çocukluk!" hakkında Tweetler

    DİĞER GÜNDEM HABERLERİ

    KARŞI VİDEO
    https://twitter.com/KarsiGazete