Kabataş’ın aynısını yaşadım!

12 Mart 2015 - 3:58
Geçen haftaki
perşembe günüydü…
 
Edirnekapı’dan Fatih merkeze doğru
yürüyordum. Vefa Stadyumu’nu geçmeden
bir kaldırım taşı var.
Hani yanından yol
geçiyor. Kedinin miyavladığı yer canım.

Hah işte orası…

Hatta geçen yaz karıncanın
biri yere düşen çekirdek kabuğunu
ağzına koyduğu yer var ya, oradan söz ediyorum.
 
Tamam Tamam kızmayın
meseleye geliyorum.
 
O kaldırım taşına tam basıyordum ki,
Türbanlı bir kadın, bana tokadı yapıştırmaz mı?
 

“Allah Allah ne oluyor yahu?” Demeye kalmadan,
başka bir türbanlı kadın, cep telefonun kabıyla
kafama vurmaz mı?
Sonra başka bir kadın
daha geldi. Sonra başka başka derken,
etrafımı türbanlı kadınlar sarmaz mı?

Kaçamadım…

Biri tutuyor biri yüzüme tükürüyor.
Biri kulağımı ısırdı. Az kalsın kopuyordu.
Gözümün altını tırmaladı mavi başörtülü olan.
Dudağında neredeyse 1 kilo oje,
af edersiniz ruj olanı sağ elimi ağzıyla tuttu
bırakmıyor, Allah’tan pembe ayakkabılı gelip,
saçımı çekti de elim kolumda kaldı.


Hafif tombul yeşil başörtülü, giydiği
kot poposuna yapışan yok mu, tekme attı.
Neye uğradığımı anlamaya çalıştığım sırada
meme uçları giydiği ince elbiseden belli olan
sarı baş örtülü bana;
“Sen bittin oğlum.
Sana bu dünyada rahat yok” diye bağırdı.

Yüzlerine baktım. Gözleri vardı.
Burunları vardı. Kulakları da vardır mutlaka
ama ben başörtüsünden göremedim.
                           
***
Aşağı yukarı 100 kişiydiler.

Slogan ata ata ortadan kayboldular.
                           
***
Hemen oradaki iş yerlerinden birine girdim.
“Ayıp değil mi saldırıya uğradım bana biriniz
sahip çıkmadınız”
dedim.
İçerdekiler,
“Nerede ne zaman” diye sormazlar mı?

“Sizin kapının önünde be mübarek” diye
çıkıştım. Hiç tepki yok adamlarda.

Yandaki dükkana girdim.
“Az önce beni neden korumadınız en azından
hop hop hanımlar ne istiyorsunuz bu adamdan?”

diyebilirdiniz.
 
Baba oğul olduklarını tahmin ettiğim kişiler;
“Yahu kardeşim dalga mı geçiyorsun”
demezler mi?

Haydaaa!
                            ***
O anda bir polis ekip otosu,
tam bana saldırdıkları yerde durmaz mı?
Hemen koştum. “Memur bey tam burada
100 kadar türbanlı kadının saldırısına uğradım.
Bu iş yeri sahipleri hepsi gördü. Ama görmediklerini
söylediler. Ne olur kameralara el koyun.”
Diye
yalvardım.

Hatta 1 kilo ruj süren elimi ağzıyla tutan
kadının bıraktığı izi gösterdim. 50 yaşlarındaki
memur gülümseyerek; “Ne güzel sevgilin elini öpmüş.
Yeme bizi”
dedi.

“Bakın memur Bey ben ülkede tanınan
birçok ismin özel dostuyum. Lütfen görevinizi
yapın bana saldıranları bulun”
dedim.
1 dakika sonra,
meslekte yeni olduğu heyecanından
belli olan polis hızlı adımlarla bize doğru geldi.
“Amirim kamera kayıtlarına baktım
herhangi bir olumsuzluk yok”
dedi.

“Nasıl olur” dedim ve çıldırdım.
                            ***
Hep birlikte o dükkana girdik
kameralara baktık.

Hakikaten de kayıt yoktu.

Polisleri olayın olduğu yere götürdüm.
Karşıya baktık. Banka gördük. ‘Oradaki
kameralara da bakalım’
dedim.

“Yahu kardeşim izin almak lazım.
Böyle kafamıza göre kameralara bakamayız”

dediler.

Ben de; “Bakacaksınız kardeşim
bakacaksınız.”
dedim.

Benim delirdiğimi görünce kabul ettiler.
Gittik bankanın kameralarına da baktık.
Saldırıya uğradığım yer net bir şekilde
görülüyordu.
Dakikaları saniye saniye izledik.

Görüntü yine yoktu…
                            ***
Bankada bağırıp çağırmaya başladım.
“İyi de kardeşim elimdeki ruj, saçımdaki ve
yüzümdeki tükürük, kaval kemiğimdeki morluk,
gözümdeki tırmık izinin izahını nasıl
yapacaksınız?”
dedim.
 
Orada bulunanlar hep bir ağızdan;
“Beyefendi elinde ruj, yüzünde ve saçında
tükürük, kaval kemiğinde morluk yok.
Bu kadar insan sana yalan mı söyleyecek?”


Sonra hemen, 50 yaşlarındaki polise
döndüm dedim ki,  “Ya Abi sana az önce elimi
gösterdim. Sen de gördün. Hatta bana sevgilin
elini öpmüş dedin.”


Polis; “Takıldım sana” demez mi?

Harbiden çılgına dönmüştüm.
Bir anda sessizlik oluştu. Ak saçlı ak sakallı
bir amca bana doğru gelmeye başladı.
Elindeki bardağı bana doğru tutup;
“Al iç evladım” dedi.

Elimi bardağa uzattığımda kendimi
çekyattan aşağı düşmüş buldum…

    :

    :

    :

    :

    "Kabataş’ın aynısını yaşadım!" hakkında Tweetler
    YAZARIN DİĞER YAZILARI