Ne tarafa bakarsan bak
kokuşmuş bir vaziyetteyiz.

Siyaset, spor, sanat, din…

Devlet kurumları, hastaneler,
okullar…
               ***
Canım ülkemiz son 35 yıldır
böyle zulüm böyle eziyet görmedi.

Sorgulamayan, araştırmayan,
gördüğünü görmez, duyduğunu duymaz 
insanların sayısı maalesef çoğunlukta.

Yalanlara inanan eşine dostuna ve
hatta dinine ihanet eden dangal aklarla dolu
ortalık.
 
Zeki Alasya rahmetli oldu,
“Allah cezasını versin.
Ateşi bol olsun” diye beddua edenler,
Yüce Peygamber (SAV)’in bir Yahudinin
cenazesine hürmetini görmezden
geldiler, geliyorlar.

Porno yıldızları gibi türbanlı sözde
kadınları görmeyen, adına ‘dinde yol
gösterici’ diyen çok sayıda sal ak imam,
müftü şerefsizi para yüzünden, makam
yüzünden yalanlarla dolu fetvalar
sallıyorlar…

Medyada kıçından konuşan bazı hoca
bozuntuları bugün; “Bok yemek caizdir”
deseler, emin olun küçümsenmeyecek
kadar insan bozuntusu, o boku yiyecektir.
 
Şerefsizler ‘faiz haram’ derler,
kredilerle iş peşinde koşarlar…
               ***
Daha yeni;
bilmem ne sen sözüm ona hepsi
hoca ve imam, bilmem yüzde kaç faizle
kredi veriyorlarmış.

Sonra bu tür şerefsizler,
rakı içen adama günahkar muamelesi
yapıyorlar.
               ***
Öyle bir haldeyiz ki, cemaatler,
tarikatlar, birbirlerine düşman olmuşlar.

Mezhep ayrımcılığı had safhada…
               ***
Dibe vurduk dibe…

Ahlak kalmadı, inanç kalmadı.
 
Biz bunları yazıp çizince
vatan haini oluyoruz, din düşmanı
oluyoruz.
               ***
‘Diyaneti kaldırın’ desek,
linç kampanyası başlar.

Hadi kalktı diyelim. Cemaatler,
tarikatlar bu defa; “benim dediğim doğru”
derler, kan akıtırlar.

Ne mi yapmalı?

Herkes, her kesim
kendisini toparlamalı…

Son söz;
Kullandığımız bazı ağır kelimeler için
özür dileriz.

Ne yapalım içim yanıyor içimiz…