Türkiye'de komedi filmlerindeki 'küfrü' ve 'tuvalet mizahı'na bir yakın plan yaptık. Her şey kararında mı, yoksa film yapanlar izleyiciyi güldürmek adına biraz kolaya mı kaçıyor?
Sosyal hayatta elimizi çok korkak alıştırmadığımız küfür ve şiddet meselesine sinema salonlarda biraz daha mesafeliyiz. Beyazperdedeki küfür hem ilgi hem tepki çekiyor!
Cem Yılmaz’ın son filmi 'Ali Baba ve 7 Cüceler’in filmindeki ‘küfürlü diyaloglar’ ve ‘tuvalet mizahı’ da bu eleştirilerden nasibini aldı.
Peki işi Yılmaz’ın filminden çıkarıp ele aldığımızda tepkimizde samimi miyiz? Erkekler dillleirnden bir şeyler düşürüp ekrana koyarken egemen dilin muhatabı kadınlar ne düşünüyor? Bu pipisi olanların olmayanlara karşı uyguladığı fütursuz bir şiddet mi, yoksa ‘iki küfrü’ çok mu abartıyoruz? Sinema salonunda biraz yorgunluk biraz stres atmak güzel de beyazperdede üstüne doğru yellenen karakterin kenarına gülücüğü konduran izleyici aklına da: “Yıl olmuş 2015 biz hâlâ osuruğa gülüyoruz” şerhini konduruyor mu?
Hepsini konuştuk! Sinema yazarı Alin Taşçıyan, karikatürist Metin Üstündağ, Hürriyet yazarı Cengiz Semercioğlu, sinema yazarı Olkan Özyurt karikatürist Piyale Madra ile...
HERKES, HER ŞEY, HER YER MİZAHIN KONUSU OLABİLİR
Mizah konusunda bir çerçeve çizme ihtiyacı doğunca Metin Üstündağ’ın görüşlerine başvuruyoruz. Üstündağ, “Hayatın her alanı, herkes, her şey, her yer mizah konusu olabilir” diyor. Üstada, göre mahremiyeti ve cinselliği çağrıştıran tuvaletler de buna dahil. “Meşhur, ‘Keşanlı Ali Destanı’ oyunu, kocaman bir tuvalet sahnesi ile başlar mesela” diyor met üst. “Mizah, her alanı kullanabilir, önemli olan hüner, kalite, niyet ve hikâyeye kattığı şeyler. Küfür, cinsellik güldürmek için en kolay yollardandır. İşin bir kolaycılık tarafı da var tabii.“
BİRAZ ERGEN KAFASI BİR YAKLAŞIM
Söz gene Üstündağ'da: "Gerekli mi, gereksiz mi? Yeri geldiğinde, yerine başka kelime değil de illa 'o' gerekiyorsa tamam. Tabii bize has bir durum da değil bu. Bir sürü yabancı filmde de var. Küfürlerin çoğunda da erkek egemen dil hakim. Küfürleri reel olarak düşündüğünüz zaman çok saçma oluyor aslında. Biraz çocuk zekasına hitap eden biraz ergen kafası bir yaklaşım ama çok yetenekli birisinin elinde bu yolla, çok iyi sosyoloji de psikoloji de yapılabilir.”
KÜFÜR KEMAL SUNAL’DA DA VAR
“Küfür Kemal Sunal’da da var, ‘Salako, Hanzo’, neredeyse film isimleri bile küfre gidiyor ama biraz ciddi incelendiği zaman filmler, ‘sahte kabadayılığa, sahte kahramanlığa, eğitime eleştiri’ de kendini gösterir, hiç fark etmezsin, rahatsız da olmazsın. Filmin hepsi küfürden ibaretse fark edilir ve rahatsız eder.” Üstündağ mevzuuyla ilgili başka bir yönteme işaret ediyor: “Mizah dergilerinde cinsel organlar değişik isimlerle ve farklı deyimlerle anlatılır. Mesela ben, hep ilişkiler üstüne çizdim ama müstehcen olmamaya çalışarak daha çok ilişkiler üzerinden sosyoloji, psikoloji ve memleket meselesi anlatmaya çalıştım. Burada lümpen bakış açısı rahatsız ediyor. Biri küfrü bambaşka bir hale çevirir şiir gibi olur, biri küfürsüz bile anlatsa bir şeyi, kaba kaçabilir.
İKİYÜZLÜLÜK
Semercioğlu seyircinin küfür tepkisinde ‘samimi’ olmadığını düşünüyor: “Sevgilisini bıçaklayan, çocuğunu döven, sokakta kavga eden…
Kadın-erkek demeden önüne gelene küfreden, ağzını her açtığında güzel söz yerine hakaret yağdıran…
Gerginlikten-kavgadan beslenen bir toplumun sinema perdesinde işittiği iki küfrü bu kadar tartışması iki yüzlülüktenbaşka bir şey değildir…
Biz en çok suratımıza ayna tutulmasından nefret ederiz…
Cem Yılmaz’ın filminde de yoğun bir küfür bombardımanı, belaltı espriler yok…
Beni rahatsız eden bir sahne olmadı…
Filmlerde küfür mevzusu neden bu kadar tartışılıyor anlamış değilim…”
SADECE SEKSİZME DAYALI MİZAH ETİK DEĞİL
Alin Taşçıyan meseleye ‘etik ölçülerle’ bir sınır konması gerektiğini düşünüyor. Taşçıyan, “Sinemada elbette her şey yer var. Yaratıcılığa etik ölçüler içinde kalındığı sürece kısıtlama getirilmemesi gerektiği taraftarıyım. Sadece seksizme dayalı mizah üretilmesi hangi etik anlayışa sığar? Seksizm ya da küfür, erkeğin, erkek olmayana şiddetini yansıtmaktan başka bir şey değil. Bunun olumlanmadığı sürece filmde gerçekçi ya da mizahi olmak için küfür de kullanılabilir ama şiddeti körükleyen bir anlayışı tasvip etmiyorum.”
ALİ BABA VE 7 CÜCELER SIRTINI TUVALET MİZAHINA YASLAYAN BİR FİLM DEĞİL
Olkan Özyurt seyircinin eleştirisini dikkate almakla beraber Cem Yılmaz’ın filminin küfür ve tuvalet mizahından beslenmediğini söylüyor: “Bir seyirci çıkıp filmde kullanılan küfürden rahatsız oldum diyorsa, rahatsız olmuştur. Haklı olarak bunu eleştirebilir. Buna bir şey diyemeyiz. Ama “Ali Baba ve 7 Cüceler” tamamen sırtını küfür ya da tuvalet mizahına yaslayan bir film değil. Filmdeki en kritik komedi sahneleri küfür ya da tuvalet mizahı üzerinden tasarlanmamış. Cem Yılmaz da küfürlerin altını kalın kalın çizmiyor”
TUVALET MİZAHININ TAVAN YAPTIĞI BAZI FİLMLERİ BAĞRIMIZA BASIYORUZ!
Özyurt bu tartışmanın bir kısır döngüye dönüştüğü görüşünde: “Filmlerdeki küfür kullanımıyla ilgili zaman zaman tekrarlanan bana kalırsa da kısır döngüye dönüşen tartışmalarda yıllardan beri bir arpa boyu yol alamamamız da şaşırtıcı. Nedense küfür kullanımıyla ilgili tartışmalar bizde uzun zamandır maalesef sadece filmlerle sınırlı kalıyor. Toplumsal olarak aynı duyarlığı hayatın içinde küfürle karşılaştığımız zaman gösteremiyoruz. Doğal olarak küfrü hayatımızın içinden atamıyoruz. Sadece filmlerde karşımıza gelince konuşur oluyoruz. Ki küfür ve tuvalet mizahının tavan yaptığı kimi filmleri bağrımıza bastığımız da oluyor.”
SON DERECE İTİCİ BULUYORUM
Karikatürist Piyale Madra konuya en mesafeli yaklaşanlardan: “Son derece itici buluyorum. Bir takım küfürlerle ve galiz sözlerle güldürme amaçlı - mizah diyemeyeceğim - kadınları dışarıda tutan erkek hegemonyasına hitap eden bir tarz. En çok kullanılan ve içinde "ana" sözcüğü geçene ise zaten diyecek hiçbir şey bulamıyorum.”
Kaynak: Ümit Buget | Radikal