Ve bir an geldi, daha fazla yalan söylemek istemedim, 'Ayrılalım!' dedim...

Ayşe Arman Demir Demirkan'la yaptığı röportajda Sertap Erener ayrılığının kapısını araladı...
İşte o röportajın ilgili kısmı...

Seni farklı gördüm... 

Ben de kendimi farklı hissediyorum. Beni çook eski tanıyanlar, "Oh be abi! Bildiğimiz Demir olmuşsun!" gibi laflar ediyorlar. Hoşuma gidiyor. Ben içime kapanmıştım. Şimdi öyle değilim. Mutluyum, rahatladım, hafifledim...

Nasıl bir farklılık var yeni hayatında?

Bir sürü. Bir kere artık antidepresan kullanmıyorum. Model'in 'Antidepresan Gülümsemesi' diye bir şarkısı var ya, gerçekten de doğru o. Hayal meyal yaşıyorsun hayatı, yüzünde garip bir gülümseme oluyor. Öyle değilim artık. Ben, benim. Gerçeğim. Sırtımı gerçeğe dayadım.

Nasıl yani?

Ben hayatımı, 'eski hayatım' ve 'yeni hayatım' olarak ikiye ayırıyorum. Eski hayatımda, 24 yaşında bir kadına âşık oldum. Çok güzel bir aşktı. Onunla birlikte büyüdük, geliştik. Tam 18 yıl birlikte olduk. 42'yken ondan ayrıldım. Ve ben onu bir başka kadın için terk etmekle, satmakla suçlandım. Oysa, bu doğru değil. 18 yıl uzun bir süre. Bu sürenin sonlarına doğru ben artık duygularını dışa vuramayan bir adama dönüşmüştüm. Yaşayan bir ölüydüm. Dürüst olmamak bu aslında. Kendini gizlemek, olmadığın bir adam gibi davranmak. Her şeyi içinde tuttuğun zaman, "Kimseye bir şey olmasın" dediğin zaman, sen aslında yalan söylüyorsun. Hem kendine hem birlikte olduğun insana... Durumum buydu. Ama bir kısırdöngü içindeydim, nasıl çıkacağımı bilmiyordum. Kapana kısılmış gibiydim. Ve bir an geldi, daha fazla yalan söylemek istemedim, "Ayrılalım!" dedim...  Ölüyorum sandım

Sonra ikinci hayatın mı başladı?

Evet. O kararı verdiğim andan itibaren koyverdim. Kendimi kasmaktan vazgeçtim. Fark ettim ki, kendim gibi olduğumda da beni sevmeye hazır insanlar varmış.

İyi de buna nasıl karar verdin? Bir sabah uyandığında, "Ben artık duygularımı dışa vurmak istiyorum!" mu dedin? Yeni bir hayata atlama kararını nasıl verdin?

Şöyle Ayşecim, bunu hayat bana tokat atarak öğretti! Tabii ki yaşadığım sıkıntılar, anlattıklarım kadar hafif değildi. Bundan bir buçuk yıl önce, bir restoranda toplantı yaparken çok acayip bir şey oldu. Bir anda, yer ayağımın altından kaydı sandım. Ölüyorum sandım. Yığıldım oraya. "Bitti!" dedim, "Ölüm bu... Buraya kadarmış!" Nasıl bir ağrı göğsümde... Hayat beni terk ediyor sandım. Meğer panik atak geçiriyormuşum! 
 
PEKİ NAPTIN?

Ne yapacağım? Bu defa kafa doktoruna gittim. Psikiyatra yani. Çünkü psikolojik bir şey olduğu ortaya çıktı. İnsan, kendini bir başkasına anlattıkça da tanıyor.

Anlattım, anlattım... İnsanları kırmamak için, kendimden önce başkalarını düşünen bir adam olduğum ortaya çıktı. Ben biliyordum da tescillenmiş oldu.

Ne yazık ki böyleyim. Kendimi geri planda tutan bir adamım. İş miş, sevgili, her şey ve herkes benden önemlidir! Prodüksiyon mu yapıyordum, dizi müziği filan mı?

Çok çok iyi olması için üç gün uyumuyordum. Kahve üstüne kahve içiyordum. Tabii telef oluyordum. Belki böyle yapmasam da, o müzik iyi olurdu ama işte insanlar hep benden bir şey daha bekliyordu, bir şey daha, bir şey daha...

Bu sevgilim için de geçerliydi, dostlarım için de. Hep benden önce geldiler. Ama onların suçu yok, benim hatam. Uzun süre devam ettiği zaman da başka bir şeye dönüşüyor... 

Neye?

Kıyakçılığın sonu ayakçılık gibi bir şeye! Ben sonunda Sertab'ın nesi olduğumu bilemez hale gelmiştim, sevgilisi miyim, iş arkadaşı mıyım, ortağı mıyım, çalışanı mıyım, elemanı mıyım...

Demir öyle yapar, Demir eder... Tamam eyvallah da, gün geliyor, verecek kanın kalmıyor ve sen ölüyorsun! Bu, olmuş bana meğer. Bilinçaltım bana, "Oğlum kendine gel!" deyip bir tokat indirmiş. Daha kötüsü de olabilirdi. Bütün o panik ataklarımın sebebi, olduğum beni sevmiyor olmam, kendi özümden uzaklaşmış olmam, başkalarının hayatını yaşıyor olmam... İşte o zaman karar verdim, kendim olmak istedim.

Seninki aslında "Ben de varım!" çığlığı, öyle mi? 

"Bu zamana kadar yaptıklarımı gördün. Bir de benim yapmak istediklerim var. Onları da kimse kale almıyorsa, ben öleyim bari!" çığlığı. 

N'oldu sonra o panik ataklar?

Kendim için yaşamaya karar verdikten sonra kesildi. Allah'a şükür şimdi iyiyim. Özetle sana bir önceki hayatımın bana iyi gelmediğini söyleyebilirim. Ama bunu, kendime itiraf etmem bile çok uzun zaman aldı. Uzun süre suçluluğunu yaşadım. "Hayır böyle olamaz! Bu ilişki böyle bitemez!" dedim, kendimi baskıladım. Ama sonra bilinçaltı bu meseleye el koydu.
 
Yani başına gelen neydi? Özgürlük talebi mi, âşık olmak mı?

Ölüm korkusu. Başıma gelen buydu, bildiğin ölüm korkusu! Ben o hayatın bana iyi gelmediğini, onun değişmesi gerektiğini anladım. İnisiyatifimi kullanıp bu adımları atmasaydım, bana çok daha kötü bir şey olacaktı, kimseye de faydam olmayacaktı. Belki de mesele bu: Ben hep faydalı olmaya çalıştım. Sonunda da bu beni öldürür hale geldi!

Bunları kimseyle paylaşamadın mı?

Bana çok yakın insanlarla paylaştım. Bir de şimdi sana anlatıyorum. Çünkü bunu en iyi sen yazarsın. Onu da biliyorum. Sen bunu kullanmazsın, adam gibi yazarsın. 

Peki eski hayatındaki insanlar sana sırt mı çevirdi?

Evet, bir saflaşma oldu. Sertab'ı sattım gibi değerlendirdiler. Bir şekilde taraf olmak zorunda hissetti bazı insanlar. Başka bir arkadaş kitlem var artık.

Bunları Sertab'a adam gibi anlatmadın mı? Bunları anlamayacak biri değil ki... 

İşte en büyük hatam bu! Yapamadım bunu. Dışarıya renk vermemek için, her şeyi kendi içimde yaşadım. Bu renk vermemek rezil bir şey. Acayip kanıyor ortalık, yıkılıyor, gök gürlüyor, şimşekler var ama dışarıda her şey güllük gülistanlık. Güneş açıyor, kuşlar uçuyor, bir adam gülümsüyor... 

RÖPORTAJIN TAMAMINI OKUMAK İÇİN YIKLAYINIZ...

    :

    :

    :

    :

    "Ve bir an geldi, daha fazla yalan söylemek istemedim, 'Ayrılalım!' dedim..." hakkında Tweetler

    DİĞER MAGAZİN HABERLERİ

    KARŞI VİDEO
    https://twitter.com/KarsiGazete