Cumhuriyet gazetesi yazarı Çiğdem Toker bugünkü yazısında "MİT TIRLARI" olayını ilk yazan gazetenin havuzcu Akşam olduğunu yazarak yaşananlara sert tepki gösterdi.
Çiğdem Toker "Örtülü ödeneğin yasal gizliliği, iktidarın umursamazlığına kılıftı" diyerek anayasayı çiğneyerek Cumhurbaşkanı’na da örtülü ödenek verilmesine tepki gösterdi.
İşte Çiğdem Toker o yazısı;
Başbakan’a bağlı örtülü ödenek hesabındaki artışı ilk yazdığımda, takvimler 2012 Ağustosu’nu gösteriyordu.
Suriye’deki “muhaliflere yardım” iddiasının da yer aldığı haberin 1. sayfadan yayımlandığı gazetenin adı Akşam’dı.
Düzenli izlediğim örtülü ödenek gelişmeleri, süreç ilerledikçe, diğer gazetelerin ve beraberinde siyasetin de gündemine girdi.
Bir, üç değil; CHP’sinden MHP’sine, bağımsızına kadar onlarca muhalefet milletvekili, örtülü ödenek harcamalarındaki artış ile Suriye’deki “cihatçı”lara yardım arasındaki olası ilişkiyi sorguladı.
Yasama denetimin bir parçası olan soru önergeleri Meclis arşivindeki yerini aldı.
Fakat Komşu’daki iç savaşa, vergilerimizden toplanan paralarla silah yardımı yapmak gibi, hepimizi, tüm halkı ilgilendiren o ürpertici iddiayla ilgili önergelerin tamamı yanıtsız kaldı.
Örtülü ödeneğin yasal gizliliği, iktidarın umursamazlığına kılıftı.
Sanki ceplerinden harcıyorlarmış gibi, gün geçtikçe halkın parasına daha çok göz diktiler.
Anayasayı çiğneyerek Cumhurbaşkanı’na da örtülü ödenek verdiler.
Cumhuriyet’in MİT TIR’larındaki silahları belgeleyen haberinin bir sonucu da cevapsız kalan önergelerin tümüne toplu yanıt niteliği taşıması.
O silahlar yasal ticaretin konusu olsaydı; ne Başbakanlığa bağlı MİT TIR’ında taşınır, ne de ilaç kutusuyla kamufle edilirdi. Dolayısıyla bu silahların örtülü ödenekten karşılandığı, kesine yakın bir olasılıktır. Daha net olan olgu ise bu sevkıyatın süreklilik gösterdiği, dolayısıyla örtülü ödeneğe de aynı doğrultuda daha sık başvurulduğu...
Meclis’in yerine getiremediği denetim görevini Cumhuriyet’in başarması, basın özgürlüğünün ne olduğunu tüm dünyaya bir kez daha gösterdi.
Ne var ki bir kesim bu ‘dünya’ya dahil değil...
Gazeteciliğin, çok ama çok büyük bir güce hükmeden siyasi iktidarı denetlemekten başka bir şey olmadığını anlatamayacağınız belki de tek gruptur “atanmış gazeteci”ler.
Patronları büyük ihaleler alırken, onların görevi, iktidarın ömrüne endekslenmiş, ev, okul “taksitler”i, hep bir üst modeli arzulanan makam araçlarını “vatana ihanet” yalanıyla takasa sürmektir.
O yüzden nefret saçan “ihanet” manşetlerini atanlar arasında, üç yıl önce örtülü ödenek haberini 1. sayfadan yayımlayan gazetenin de bulunması, bize göründüğünden çok fazlasını anlatıyor.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...