AKP, seçimleri kazansa da kaybetse de hükümete yakın medya organlarında büyük bir tasfiye operasyonu yapılacak.
7 Haziran seçimlerinin kaybedeni şimdiden belli oldu. AKP, seçimleri kazansa da kaybetse de hükümete yakın medya organlarında büyük bir tasfiye operasyonu yapılacak ve bir çok kişi işini kaybedecek. Bir çok kişi de “ballı maaşından” veya “koltuğundan” olacak. Yandaş mahalledeki tasfiyenin ayrıntıları şöyle:
Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Abdülkadir Selvi’nin, “Yiğit Bulut” ve “Ethem Sancak”a yönelik eleştirileri üzerine başlayan kavga, aslında yandaş mahallede bir süredir devam eden gerilimin bir anlamda patlamasına yol açtı. Gerilimin başlangıcı 3-4 yıl öncesine dayanıyor.
BULUT MALİ İŞLERDEN UZAK TUTULDU
Ciner Grubu’ndan ayrılan Yiğit Bulut, Başbakanlık kanalı ile Star Medya Grubu’nun tepe yöneticisi olarak atandı. Mahallenin ağır ağabeyleri ise bunu asla kabul etmedi. İlk etapta, Bulut mali işlerden uzak tutuldu. Başarısız olması için her türlü yöntem denendi. Ancak, bu engellemeler Bulut’u durdurmayı yetmedi. Bulut, önce Başbakanlık ardından da Cumhur-başkanlığı “baş danışmanı” oldu. Bulut yapılanları unutmadı…
Yiğit Bulut, Star Medya Grubu’nda çalıştığı dönemde kendisinin gruptan ayrılması için yapılanları unutmadı. Bu esnada Star Medya’nın patronu Ethem Sancak ile Yiğit Bulut, birlikte hareket ederek, mahallenin ağır ağabeylerini bir gecede tasfiye etti. Mustafa Karaailoğlu, Mehmet Ocaktan ve Yusuf Ziya Cömert’ten oluşan ekip, gece yarısı operasyonu ile görevlerinden alındılar.
YİĞİT BULUT VE ETHEM SANCAK'A KİN DUYULUYOR
Haliyle, mahallenin eskileri bu operasyonu hiçbir zaman kabullenemedi. Hatta o dönemde Elif Çakır, Hakan Albayrak görevden almalara tepki olarak çalıştıkları gazetelerden ayrıldılar. Dolaysıyla, yandaş mahallede bir “Yiğit Bulut”a ve “Ethem Sancak”a karşı büyük bir kin duyuluyor. En küçük bir kıvılcım da, bu kinin ortaya çıkmasına yol açıyor. 4 eğilim var…
Yandaş mahalledeki yazarlar ve yöneticiler 4’e ayrılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “gönülden” bağlı isimler. Bu isimlerin büyük kısmı Sabah ve Star Medya Grubu’nda çalışan kişilerden oluşuyor. Örneğin, Yiğit Bulut, Cem Küçük, Mehmet Barlas, Mahmut Övür, gibi isimler kayıtsız şartsız Cumhurbaşkanı’na bağlı kişiler olarak biliniyor. Bir de dengeci yandaş yazarlar bulunuyor.
Bu kişiler ise, hem Cumhurbaşkanı’na hem de Başbakan’a yakın olarak hareket ediyor. Ciner Grubu, Doğuş Grubu, Yeni Şafak ve Türkiye Grubu’ndaki yazalarlar daha çok bu gruba giriyorlar. Her iki tarafla da iyi geçinip, koltuklarını koruyamaya çalışıyorlar. Bir de alt grup olarak, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ekibi olarak anılan yazar ve gazeteciler var.
Fidan’ın, geri dönmesi ile birlikte artık “Yenimahalle” ekibi olarak nitelendirilen grup gözden düştü. Fidan’ın, adaylık sürecinde yaşadıkları, teşkilatta da büyük kırılmaya yol açtı. Bu kırılma, hükümete yakın medyada bu gruptan bezlenen yazarları ve muhabirleri de olumsuz etkiledi. Yalçın Akdoğan ise, “süreci dengede” götürmeye çalışan medya grupları üzerindeki etkisi devam ediyor. yeniden yapılandırılacakLAR Hükümete yakın medya kuruluşları, bu gelişmeler nedeniyle seçime moralsiz ve dağınık giriyor.
Seçimlerden sonra ise büyük bir tasfiye operasyonu gerçekleştirilecek. Sabah ve Star Medya Grubu yeniden yapılandırma programı hazırladı. Söz konusu program kapsamında, bazı gazetelerin bürolarının kapatılması ve birleştirilmesi planlanıyor. Örneğin Akşam Grubu ile Star Medya Grubu’nun aynı binada hizmet vermesi ve aynı havuzdan beslenmesi öngörülüyor. Sabah Grubu’nda da, buna benzer operasyonlar yapılacak. Bu çerçevede bir çok yazar ve gazetecinin de işine son verilecek. Bu plan, AKP seçimleri kazansa da kaybetse de uygulanacak.
BİR TÖVBE BİN GÜNAHA YETER Mİ?
Öte yandan son günlerde yandaş mahallede “AKP”ye eleştirme modası başladı. 7 Haziran seçimlere 13 gün kala yapılan bu eleştiriler, yandaş medyanın 13 yıllık günahlarının da sorgulanmasına yol açtı.
Uzun yıllar bu kuruluşlarda çalışmış bir kişi olarak ben de sormak istiyorum: “Başbakanlık ve AKP yöneticileri ile yaptığınız ‘medya planlaması’ toplantılarında, muhalif medya organlarına gözdağı verilmesi tavsiyelerinde bulunduğunuz günleri unuttunuz mu? Şu yazar veya şu gazeteciye “biraz gözdağı verilse iyi olur” dediğiniz günleri hatırlıyor musunuz?
Size karşı gelen veya yazılarından hoşlanmadığınız gazetecileri “içeri” attırmakla tehdit ettiğiniz günleri ne çabuk unuttunuz? “411 el kaosa kalktı” manşetinin hesabını sorarken, “Kabataş gelinini”nin söylediklerinin yalan olduğunu bile bile niye manşet attınız? Daha kurduğunuz reklam şirketlerinin TRT’den aldığı programları, fasıl gecelerini hiç katmıyorum…
AKP’li belediyelerin personeline “seminer” vererek kazandığınız binlerce liralık gelirleri de saymıyorum… Görüyorsunuz, düşününce ne kadar çok hata çıkıyor, değil mi?
Kaynak: Hüseyin Özay / Taraf