Günümüzün iki önemli sorunu var. Terör ve medya özgürlüğü. Terör o kadar azgınlaştı ki başka bir şey yazamaz olduk. Ancak ben, bir "terör arası" vermek istiyorum. Çünkü bu gidişle, terörü daha çok yazacağız.
Gelelim medya özgürlüğüne...
Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, 2014 Dünya Basın Özgürlüğü Sıralaması’nda Türkiye’yi, 180 ülke içerisinde 154. sırada gösterdi. İç savaşın sürdüğü Irak bile 153. sırada üstümüzde yer alırken; Türkiye, aralarında Eritre ve Kuzey Kore'nin bulunduğu sadece 26 ülkeyi geçebildi. Korkarım 2015 yılı sıralamasında daha da alt sıralara düşeceğiz...
Bugün herkes ama herkes medyanın özgür olmadığını söylüyor, konuşuyor. Yandaşı, yoldaşı, candaşı, fotoşopçusu, paralelcisi...
Hepsi haklı...
Bana göre de medya ne özgür, ne tarafsız, ne de bağımsızdır...
Şimdi tek tek ele alalım:
1- Öncelikle "Yandaş Medya"ya bakalım. Yandaş Medya'yı iki başlıkta ele alabiliriz :
a-Havuz Medyası: Bazı iş adamları tarafından oluşturulan "havuz"da toplanan paralar ve -iktidar yanlısı olduğu için- yağmur gibi yağdırılan reklam payları ile beslenen bu medya doğaldır ki, ne bağımsız, ne tarafsız ve ne de özgürdür.Burada bırakınız iktidarı eleştirmeyi, eleştirmeyi düşünmek bile yasaktır. Hatta eleştireceğiniz kişi ve kurumları anı anına sormak zorundasınızdır. Öyle ya, bugün iktidarın eleştirdiği kurum ya da kişi yarın iktidarın dostu olabilir. Ya da tersi. Örneğin dün iktidar Cemaatle ortak olduğu için eleştirilemezken bugün baş düşman haline gelmiştir...
b- Fotoşop Medyası: Sahipleri belli olduğundan Havuz Medyası içersinde yer almayan ancak iktidara yaranmak adına fotoşop tekniğini bile kullandıkları için bu adı alırlar. Havuz Medyası için söylediklerimiz -sahiplerinin Recep Tayyip Erdoğan'a büyük bir "duygusal"lık ve aşkla bağlı olduğu- bu medya türü için de geçerlidir...
Yandaş Medya çalışanları içinde çalışanlarının hemen hepsi, iktidarın kendilerine verdiği yetkiyi sonuna kadar kullanırlar. Gazeteci değil, adeta iktidar Politbüro üyesi, propaganda elemanı gibi çalışırlar. Hatta kimileri işi daha da ileri boyuta taşıyıp, kendilerini savcı, yargıç SS subayı gibi görüp, karşıt görüşlü kişileri içeri attırmakla, ölümle tehdit edebilirler...
2- Ana Akım-Merkez(!) Medya: Bu medya türü, Havuz ve Fotoşop Medyası kadar yandaş olmamakla birlikte genellikle ticari korkuları nedeni ile fazla muhalefet yapamayan, utangaç yandaşlığı temsil ederler. İktidarın istemediği haberi yazamazlar, yazsalar da silerler. İktidarın istemediği köşe yazarlarını tek tek kurban ederler. Yani burada da iktidara "gözünün üstünde kaşın var" demek zordur. Zaman zaman tarafsız olmaya çalışsalar da ne özgür, ne bağımsız ne de tarafsızdırlar...
3- Cemaat (Paralel) Medyası: Bu medya türü Fethullah Gülen Cemaati'nin sevk ve idaresindeki medyadır. İki yıl öncesine kadar Havuz ve Fotoşop Medyası ile kolkolayken bugün "muhalif"(!) medya saflarına geçmişlerdir. Bugün kendi ayaklarına basıldığı için bol, bol "Medya Özgürlüğü ve Demokrasi" nutukları attıklarına bakmayın, "Kardeş Kavgası"ndan önce neler yazdıkları arşivlerdedir. Zaten Yandaş Medya ile Cemaat Medyası arasında büyük ölçüde geçirgenlik vardır. Bu medya türünde de Fethullah Gülen eleştirisi yapılamaz Doğal olarak bu medya türü de ne tarafsız, ne bağımsız, ne de özgürdür...
4- Candaş-Yoldaş Medya: Bu medya türü katı bir muhalif medya türüdür. Burada diğer medya türlerinin aksine muhalefet yapmak esastır. Ancak bu medya türünde de bağlı bulundukları grup ve/veya partinin eleştirisini yapamazsınız. Yaparsanız ertesi gün kapı dışarı edilirsiniz. Yani bu türler, bir nevi muhalif küçük "Havuz Medya"cıklarıdır...
İşte medyanın "Vaziyet-i Umumi"si...
Hani, "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar" derler ya. İşte bu dokuz köy, yukarıda saydığım medya gruplarının içindedir. "10. Köy" ise yoktur. Daha doğrusu "10. Köy" işsizliktir...