Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Ukrayna’da ve Suriye’de milyonlarca insanın evinden edilmesinin, yüz binlerce insanın ölmesinin önemli sorumluluğu Rusya’nın omzundadır. Suriye’de 300 bini aşkın insan ölmüş, 5 milyona yakın insan mülteci olmuştur. Rusya bombardımana devam edip daha çok insanı mülteci kılmak ve Türkiye üzerinden de AB’ye baskı uygulamaya çalışıyor” dedi.

Davutoğlu, Ukrayna’da Başbakan Arseniy Yatsenyuk ile ortak basın toplantısı düzenledi. Ukrayna’nın Türkiye için sadece komşu bir ülke değil, stratejik bir ortak da olduğunu söyleyen Davutoğlu, şöyle konuştu:

“Ukrayna, bütün Avrasya’nın istikrarı için omurga ülkelerden biridir, Ukrayna’nın istikrarı ve toprak bütünlüğü Türkiye’nin en önemli ilkeleri arasında yer almaktadır. Birçok konuda ortak perspektife sahip olduğumuzu görmekten büyük memnuniyet duyuyorum. Türkiye, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü tanımakta, Kırım’ın ilhakını ise kesinlikle reddetmektedir. 1944’te zalimce Stalin tarafından trene bindirilen Kırım Tatarlarının haklarını savunuyor olmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Ukrayna, Kırım Tatarlarının asli yurdudur. Ayrıca bugün Rusya’nın gerek Kırım’a, gerek Ukrayna’ya, gerekse Suriye’de ortaya koyduğu saldırgan tutumuna karşı ortak bir tavrı benimsiyoruz. Maalesef Suriye’de sivil halka dönük barbarca saldırılar devam ediyor, hem rejim, hem Rusya, hem de terör örgütleri tarafından. Biz bu görüşmeleri sürdürürken dahi, Rusya balistik füzeyle Azez’de okul ve hastaneyi vurdu, çok sayıda çocuk ve sivil hayatını kaybetti. Suriye rejimi ve rejimi destekleyen diğer ülkeler, YPG başta olmak üzere terör örgütleri bugün Suriye’de birçok insanlık suçuna sebebiyet veriyorlar. Görüşme önce alanda kazanım için uluslararası hukuku açık bir şekilde ihlal ediyorlar. Biz, Ukrayna ve Suriye halklarının yanında olmaya devam edeceğiz. Bugün bütün bu gelişmeleri birlikte değerlendirmekten duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum. İkili ilişkilerimiz bağlamında Türkiye ile Ukrayna arasında sadece iyi ilişkiler değil; birbirinin ekonomilerinin, kültürel ve sosyal aktivitelerinin entegre olduğu yeni bir ilişki biçimi düşünüyoruz. Bunun için 6 bakan ve çok geniş bir heyetle buraya geldik. Çok da güzel görüşmeler gerçekleştirdik.”

-“RUSYA’NIN NİYETİ DAHA ÇOK SİVİL ÖLDÜREREK SURİYE REJİMİNİ YAŞATMAK”-

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Davutoğlu, Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın “ateşkes sağlansa bile Halep’e saldırıların devam edeceği” açıklamasını şöyle değerlendirdi:

“Bu açıklama, Rusya’nın niyetini ortaya koymaktadır. Zaten son Cenevre toplantısından bugüne geçen kısa sürede ortaya çıkan gelişmeler de bu niyetin tezahürüdür. BM Güvenlik Konseyi kararları gereğince, insani yardımların sürmesi ve ateşkesin sağlanması gerekiyordu. Ama Cenevre görüşmeleri maalesef başarısızlıkla sonuçlandı. O günden bugüne de Suriye’de Rusya hava saldırılarını Halep’e, Azez’e yöneltti ve Türkiye-Halep arsındaki insani lojistik koridoru rejim güçleri ve YPG ile birlikte kapattı. Münih’te varılan anlaşmaya rağmen, bu açıklamanın yapılması, Rusya’nın niyetinin ateşkes ya da barış değil, daha çok sivil öldürerek, daha çok katliam yaparak Suriye rejimini yaşatmak olduğudur. Rusya’nın açıklaması karşısında uluslararası toplumun tepkisini takip edeceğiz. Biz Türkiye olarak her halükarda Suriyeli, Halepli kardeşlerimizin yanında olacağız, onlara insan, yardım göndermeye devam edeceğiz. Rusya bu açıklamayla Münih Anlaşması’nın içini boşaltmıştır.”

-“RUSYA’NIN YAPMASI GEREKEN ÜLKELERİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNE SAYGI GÖSTERMEK”-

Davutoğlu, Rusya’nın son zamanlarda yayılmacı ve saldırgan bir politikayı tercih ettiğini belirterek, şöyle devam etti:

“Gürcistan’da başlayan süreç bu bağlamda Kırım’ın ilhakıyla yayılmacı bir şekilde devam ediyor. Bugün aslında 3 ülke toprak bütünlüğü konusunda Rusya’nın tehdidi altındadır; Gürcistan, Ukrayna ve Suriye. Ermenistan’a verilen destek dolayısıyla Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü de fiilen Rusya’nın tehdidi altında. Ukrayna’da ve Suriye’de milyonlarca insanın evinden edilmesinin, yüz binlerce insanın ölmesinin önemli sorumluluğu Rusya’nın omzundadır. Suriye’de 300 bini aşkın insan ölmüş, 5 milyona yakın insan mülteci olmuştur. Bu tablo karşısında Rusya bombardımana devam edip daha çok insanı mülteci kılmak ve Türkiye üzerinden de AB’ye baskı uygulamaya çalışıyor. Rus yetkililere ifade etmek isteriz ki, Sovyetler Birliği Dönemi 25 yıl önce bitmiştir. Bu dönemi tekrar canlandırmaya çalışmak Rusya için de olumlu sonuçlar doğurmaz. BM’deki veto kartına güvenerek bu tür maceralara yönelmek Rus halkının da benimsemeyeceği bir husustur. Rusya’nın yapması gereken ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı göstermek ve Suriye şehirlerine varil bombaları atmak yerine, Suriye halkına saygı göstermektir.”