Çalışma Ekonomisi Doktoru Avukat Murat Özveri, “Devlet sorumlu olmamak için hukukun arkasına saklanıyor. Arkasına saklandığı hukuku da kendi koruyor”
301 madencinin can verdiği Soma, 10 işçinin öldüğü Torunlar gibi işçi katliamlarında olduğu gibi 18 madencinin yaşamını yitirdiği Ermenek iş cinayetinin ardından açılan davada da AKP’li bakanlar kamu adına çalışan iş müfettişlerinin yargılanmasına izin vermedi. Bu durumu değerlendiren Yrd. Doç. Özgür Mütüoğlu, devletin kendi sorumluluğunu gizlemek için böyle bir yöntem izlediğini söyledi. Çalışma Ekonomisi Doktoru Avukat Murat Özveri de, “Devlet sorumlu olmamak için hukukun arkasına saklanıyor. Arkasına saklandığı hukuku da kendi koruyor” dedi.
Sermayenin emek sömürüsü üzerinden acımasızca elde ettiği bir sermaye birikim sürecinin işlediğini dile getiren Özgür Müftüoğlu, “Devlet sermayenin çıkarları doğrultusunda gücünü acımasız bir şekilde kullanıyor. Sermaye dışındaki kesimlerin de can güvenliğini koruyucu mekanizmaları kurmuyor. İş cinayetleri ortaya çıktığında da, bilinçli olarak göz yumduğu işçilerin ölümlerine neden olan koşulların üzerinin örtülmesini sağlamaya çalışıyor. Bu, devletin kendini koruma mekanizması. Kamu elemanının suçlanması, devletin sorumsuzluğunu açığa çıkaracak. Bunun üzerini örten bir tavır sergiliyor” diye konuştu.
SENDİKACILIK ANLAYIŞI DEĞİŞMELİ
Tarihsel süreçlere bakıldığında burjuva devletlerin hep böyle davrandığının görüldüğüne dikkat çeken Müftüoğlu, bunun ancak sınıf mücadelesi ile tersine çevrilebileceğini dile getirdi. Bu mücadeleye işçi örgütlerinin öncülük yapması gerektiğini kaydeden Mütüoğlu, devam etti: “Sendikalar sayısal olarak zayıflar. Diğer taraftan izledikleri politikalarla, benimsedikleri sendikacılık anlayışıyla işçi sınıfının sorunlarını çözemiyor, insanca çalışma koşullarını sağlayamıyorlar. Bu nedenle devletin ve sermayenin yanı sıra sendikalar da değerlendirilmeli.”
Metal başta olmak üzere pek çok iş kolunda ve fabrikada sendika üyesi işçilerin kendi sendikalarına başkaldırdığını ve isyan ettiğini hatırlatan Müftüoğlu, “İşveren ve devlete karşı isyan etmekten önce sendikalara isyan ediyor işçiler. Bu, doğru tavırdır. Çünkü mücadele yürütmesi gereken sendikalar, devletin, iktidarın arkabahçesi haline gelmiştir ve işçilerin mücadelesini engelleyen bir rol oynuyorlar. İşçiler sermayenin sömürü düzenine karşı mücadele ederken, sınıfın önünü tıkayan sendikal yapılara karşı da mücadele etmeli” diye konuştu.
ARKASINA SAKLANDIĞI HUKUKU KORUYOR
Murat Özveri de Türkiye Cumhuriyeti devletinin sadece iş cinayeti davalarında değil, idarenin kusurlu olduğu her yerde yargılanmalara izin vermediğini söyledi. Özveri buna dayanak yapılan yasanın, 100 yıllık ve geçici yasa olduğuna dikkat çekti. Özveri şunları söyledi:
“Halen bizde idare, kusurunu tazmin etmekten kaçınıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden somut bir örnek vereyim. Norveç’te özel bir şirket petrol arıyor. Dalgıç kullanıyor. Dalgıçların vurgun yemesi üzerine Norveç devleti aleyhine dava açılıyor. Denizdeki basınç haritasını çıkartmadığı ve sağlık riskleri konusunda dalgıçları uyarmadığı için Norveç devletini kusurlu buluyor. Al bunu Soma’ya, Ermenek’e uygula. Oradaki maden arama haritalarını adam gibi çıkartıp, nerede eski maden, neresi riskli bölge diye uyarsa belki bu kaza olmayacaktı. Eğer böyle kendi memurlarını yargılatır ve sorgulatırsa iş gelip kendisine dokunacak. Devletin sorumluluğu olacak. Sağlıktan sosyal güvenliğe, pazar yeri organizasyonuna kadar hiçbir şeyi kusursuz yapamayan devletin kusurundan dolayı yargılanması halinde başına gelecekleri düşünün. Kusurlu olmadığını göstermek için direnç gösterecektir. Teknik olarak örgütlenmiş yetkin bir devlet, sorumluluktan korkmaz. Bizim gibi bir devlet, sorumlu olmamak için hukukun arkasına saklanıyor. Arkasına saklandığı hukuku da kendi koruyor.”
Devletin yüce, kutsal devlet olmadan önce; vatandaşlarının yaşama, çalışma, örgütlenme ve siyasi hakları ile temel hak ve özgürlüklerini güvenceye almış, yaşatır bir devlet olması gerektiğini ifade eden Özveri, “Bunları beceremeyen devlet, hukuku vatandaşına karşı güç olarak kullanır. Böyle bir durumda hukuk, adaletin tecellisine değil, baskının, korkunun meşru kaynağı haline dönüşür” diye konuştu.
Kaynak: Evrensel / Muzaffer Özkurt - Yasin Terzi